As you call it перевод на турецкий
461 параллельный перевод
I believe in this monster, as you call it.
Sizin tabirinizle bu "canavara" inanıyorum.
Well, Eliza, you've had a bit of your own back now, as you call it.
Eliza, senin de dediğin gibi sırtından yük kalktı.
You know very well that I can't go back to the gutter, as you call it, and that I have no real friends in the world but you and the Colonel.
Senin deyiminle bataklığa geri dönemeyeceğimi ve şu koca dünyada senden ve Albay'dan başka dostum olmadığını çok iyi biliyorsun.
Do you realize what this slander, as you call it, implies?
İftira olarak adlandırdığın bahsin ne olduğunun farkında mısın?
You actually think you had no intention to kill... that it was all a "sporting stalk," as you call it.
Aslında, öldürmek istemediğini düşünüyorsun senin dediğin gibi''sportif yaklaşım " dı.
I haven't gone in for fun, as you call it.
Bunu eğlence için yapmadım.
It's just my defensive mechanism, as you call it.
Senin hep söylediğin gibi bu, benim savunma mekanizmam.
I suppose I'm under arrest for being out of bounds, as you call it?
Herhalde haddimi aştığım için tutuklanmış olmalıyım, değil mi?
This carrot, as you call it, has constructed an aircraft capable of flying millions of miles propelled by a force as yet unknown to us.
Havuç dediğiniz bu şey milyonlarca kilometre uçabilen bir uçak yapmış henüz bilinmeyen bir gücün etkisiyle.
This Bunburying, as you call it... has not been a great success for you.
Senin deyiminle bu Bunburyleme işinin, kendin açısından pek başarılı olduğu söylenemez.
"Up in the blue," as you call it.
"Maviliğin üzerinde," diyebilirsin.
Suppose I guarantee your exit, as you call it.
Dediğiniz gibi, çıkışı garanti ediyorum.
Can you "come out," as you call it, whenever you want to?
Çıkmak diye tanımladınız, her istediğinizde dışarı çıkabilir misiniz?
But most of all, not to be buried in this farm, as you call it.
Yaşamının geri kalanını huzur içinde geçirebileceğin bir yer.
I wasn't necking, as you call it.
- Senin deyiminle, koklamıyordum.
But the atomic device, as you call it, is already, obviously, in this country.
Ama atomik cihaz, senin deyişinle, zaten, belli ki, bu ülkede.
There's no radio or wireless, as you call it, in this hut that I know of.
Bildiğim kadarıyla bu barakada bir telsiz yok.
At our time of life, sir, we have no desire for a gas, as you call it.
Zamanımızda, efendim, dediğiniz anlamda gazlamaya gerek yok.
We can travel anywhere and everywhere in that old box as you call it!
Eski kulübe dediğin şeyle, istediğimiz her yere gidebiliriz.
If you should decide not to continue with the... The farce, as you call it that, of course, is entirely up to you.
Kendi deyiminle, bu komediye devam etmeme kararı tamamen senin vereceğin bir karar.
But if I were, my dandyism, as you call it, would be too easy... lacking any heroism whatsoever.
Ancak olsaydım da senin tabirinle züppeliğimde herhangi bir kahramanlık falan yatmazdı.
Evil, as you call it.
Senin dediğin gibi, şeytanca.
Unfortunately, I can't supply you with "sure proof", as you call it.
Maalesef, istediğin gibi bir kanıt bulamam.
When that happens, you just need to think of it as me taking a phone call.
Böyle olduğunda acil bir telefona cevap verdiğimi düşün.
Should trouble come, I shall call Russia to arms anew and if you stand idly by, I shall strike you mercilessly as long as I am alive, and after it will be the duty of my sons!
Eğer bela yine gelirse, ben de Rusya'yı yeniden savaşa çağıracağım. Eğer yaşıyorsam, kendim savaşacağım. Eğer ölmüşsem, oğullarıma söz verdirteceğim!
I hear you come from up north in the woods, or down north, as we call it here.
Yukarı Kuzey ormanlarından geldiğinizi duydum, yada aşağı kuzey, biz öle diyoruz.
Everything happened exactly as it did but without the bundle, and I got the phone call, not you.
Her seyi oldugu gibi anlat... ama paketten bahsetme. Telefonu açan da benim, sen degilsin.
Sergeant York, as Commander-in-Chief of the American Expeditionary Forces, it is my pleasure to confer upon you the United States Congressional Medal of Honor for heroism beyond the call of duty.
Çavuş York, buradaki Amerikan kuvvetlerinin başkomutanı olarak bu olağanüstü kahramanlığınız nedeniyle size Birleşik Devletler Şeref Madalyası'nı vermek benim için bir zevktir.
At the end of two days, if they have not been found you call your police, tell them as much of the truth it is safe for you to say.
İki günün sonunda, bulunmazlarsa polisi arayıp onlara.. ... söyleyebildiğiniz kadar doğruyu söyleyin ki güvende olasınız.
No, but I'll do it now and call you as soon as I have them.
Hayır, ama hemen imzalatacağım ve sizi arayacağım.
If you don't call, I wonder why, so it works out as an interruption either way.
Hayır, ara. Aramazsan, nedenini merak ederim, bu da çalışmamı kesintiye uğratır.
I knew it was you as soon as I heard someone call "Liyan." Zhang Zhichen!
Birinin seslendiğini duyar duymaz senin olduğunu anlamıştım.
But don't call on me for help as I shall not give it to you.
Ama yardım için beni arama. Çünkü sana yardım etmeyeceğim.
And will you call me as soon as it's finished?
Sonucu aldığınızda beni arar mısınız?
I'll call you just as soon as it's repaired.
Tekrar açıldığında ben sizi arar haber veririm.
Although, as you can see, it isn't exactly what you'd call new.
Sizin de görebileceğiniz üzere, her ne kadar tam olarak yeni olmasa da.
Well, his name is... Cinque, Charlie Cinque, but they call him Charlie Five because... "cinq" means five in French... and you can hit on him for $ 5 if you really need it.
Asıl adı Cinque, Charlie Cinque, ama Charlie Beş diyorlar çünkü "cinq" Fransızca "beş" demek bir de gerçekten ihtiyacın varsa ona beş dolara asılabilirsin.
You think it would be too much of an infraction of the rules if you were to call me Judge or Dan or something?
Sence tüm bu resmiyeti biraz aşıp..... bana hakim, Dan veya başka birşey desen iyi olmaz mı?
Now, when a phone call comes in, you get to the girl it's for as quickly as you can so she can answer it, have her conversation, hang up, so then it'll be available for others.
Telefon geldiğinde, kızı olabildiğince çabuk çağır. O cevaplayabilir, kapatır ve başkaları da yararlanabilir.
Try to call me by 8 : 30. As soon as you find out whatever it is they want you to do.
Ya da yapmanı istedikleri şeyin ne olduğunu anlar anlamaz.
As far as I'm concerned, whether you call me blind or crippled, I won't object because it's the truth.
Bu konuda endişeliyim ki, kör ya da kötürüm deyip demeyeceğinize, karşı çıkamayacağım, çünkü bu doğru.
Call it "pay as you go."
Bunun adına "para peşin kırmızı meşin" de.
Read her the P.S. That's got what you might call buckshot in it.
Notu da oku. Asıl bombayı oraya yazmış.
I do not give one damn about anything, certainly not my work, as you so touchingly and ingenuously call it.
Hiç bir şey umrumda değil, o kadar duygulandırıcı ve safdil bir şekilde işim olduğunu söylediğiniz şey en başta olmak üzere tabii.
As you can see we've mounted a... canopy, I'd call it.
Buraya bir de şey kurduk, gökkubbe diyorum ben.
You and your class have given in, as you rightly call it...'cause this country's religion means nothing to you at all.
Sen ve senin sınıfın, demin dediğin gibi boyun eğdiniz... çünkü bu ülkenin dini sizin için bir şey ifade etmiyor.
Well, your Vulcan metabolism is so low it can hardly be measured and as for the pressure, that green ice water you call blood...
Metabolizman o kadar yavaş ki ölçmek bile imkansız. O kan diye tarif ettiğin yeşil sıvı...
He'll call you. As for the Party, it's all above board.
Parti'ye gelecek olursak, tehlike geçti.
And if it isn't, we can always call Washington and you tell them your stoty and we'll tell them ours. lt's as simple as that.
Değilse, Washington'u arayıp hikayeyi, sen kendi açından, biz de kendi açımızdan anlatırız. Bu kadar basit.
Mind you, um... medically speaking, of course, it's a very interesting condition, uh, syndrome, as we call it.
Bakın... tıbbi durumlar gerçekten sandığınızdan da hassastırlar... başka bir hastalığın belirtisi de olabilir.
You with so many, as you call,''screwings''shall please tell me the truth of it.
Senin deneyimin var bu konuda, "düzüşme" ... bana gerçeği söyler misiniz?
as you wish 846
as you know 1680
as you requested 56
as you can see 1468
as you can imagine 154
as you were 223
as you may know 70
as you want 26
as you like 91
as you say 390
as you know 1680
as you requested 56
as you can see 1468
as you can imagine 154
as you were 223
as you may know 70
as you want 26
as you like 91
as you say 390
as you are aware 22
as you command 52
as your attorney 28
as you may recall 29
as you may have noticed 26
as you probably know 36
as you can tell 29
as you see 194
as you said 191
as you may have heard 27
as you command 52
as your attorney 28
as you may recall 29
as you may have noticed 26
as you probably know 36
as you can tell 29
as you see 194
as you said 191
as you may have heard 27
as you are 36
as you please 44
as you well know 135
as you do 33
as your friend 86
as you 43
as you put it 48
as your doctor 24
as your father 16
as your lawyer 31
as you please 44
as you well know 135
as you do 33
as your friend 86
as you 43
as you put it 48
as your doctor 24
as your father 16
as your lawyer 31