Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ A ] / At least you tried

At least you tried перевод на турецкий

117 параллельный перевод
At least you tried.
En azından denedin.
At least you tried!
Hiç olmazsa denedin!
- At least you tried
- En azından denedin.
At least you tried to seduce her.
En azından onu ayartmayı denedin.
At least you tried.
En azından denediniz.
Well, at least you tried, dear.
En azından denedin canım.
At least you tried, Doc.
En azından denediniz doktor.
Well, sugar, at least you tried.
Eh, şekerim, en azından denedin.
- At least you tried something new.
- En azından yeni bir şey denemiş olursun.
I mean at least you tried.
Yani en azından denedin.
Well, then at least you tried.
En azından denemiş olursun.
Well, at least you tried.
En azından denedin.
at least you tried.
- en azından denedin.
At least you tried. It's the thought that counts.
En azından denediniz, bu da bir şeydir.
- At least you tried.
- En azından denedin.
If that happens, I should like you to go to Ethne... and tell her that at least I tried to put right... the shame and humiliation that I caused her.
Bu olursa, Ethne'ye gidip... en azından sebep olduğum utanç ve aşağılanmayı... düzeltmeye çalıştığımı söylemenizi istiyorum.
Trudy told me what you done for her, at least, what you tried to do.
Trudy, onun için ne yaptığını anlattı en azından ne yapmaya çalıştığını.
I tried my best to make them keep her in reception, at least until you returned, but...
En azından sen dönene kadar ana binada kalmasını sağlamaya çalıştım ama...
This woman, destined by divine providence to have her faith and Christian patience tried by lifelong misfortune - at least now she can look down upon you from above.
Bu kadın, Tanrının yazdığı alın yazısıyla sadakat ve sabrını, ömür boyu süren kötü talihiyle test ederek yaşadı en azından, artık yukarıdan bizlere bakıp, görebilecek.
At least not until you've tried it, huh?
En azından bir dene ve sonra.
But when you get a letter like this, it makes you feel as if - well, you at least tried.
Fakat böyle bir mektup aldığında, en azından denediğini düşünüyorsun.
I've tried to find at least something human in you...
İçindeki insanı keşfetmeye çalışıyorum...
Now, I explained that to you, Charlie, at least I tried.
Şimdi, sana açıkladım, Charlie, en azından denedim.
I tried to call you at least a dozen times.
Defalarca sana ulaşmaya çalıştım.
- Yeah, but I'm not in jail... and at least I tried. - Well, then you're out.
- Ama hiçbir kazancın olmayacak.
I don't think I would have accepted it if you hadn't at least tried.
En azından, yardımların olmasaydı onun ölümünü kabul etmem imkansız olacaktı.
Well, do you at least feel better that you tried the list?
Listeyi denediğin için hiç değilse kendini biraz iyi hissediyor musun?
You could at least have tried a few more positions.
En azından birkaç pozisyon daha deneyebilirdiniz.
Appish-snay. You could have at least tried to be sympathetic!
En azından sempatik olmaya çalışabilirdin.
At least they got to be in France. - You've never tried.
Hiç değilse o adamlar Fransa'daydı.
You could've at least tried to get along with my father.
Biraz babamla zaman gecirip ona alısabilirsin.
You know I think is so interesting there was six sisters who are tried to save dad or at least help him die without feeling any pain.
Altı hemşirenin yatağın başında toplanıp babanın daha fazla yaşaması ya da en azından acı çekmeden ölmesi için uğraşması ilginç aslında.
At least you know you tried.
En azından denediğini biliyordum.
At least you'll have tried.
En azından denemiş olacaksın.
You tried to be, at least, and that counts for something.
En azından denedin, bu da birşeydir.
Or at least tried it with a girl to know that you don't like it with girls.
Ya da kızlardan hoşlanmadığını anlamak için bir kızla birlikte olmadıysan.
I want to ask you something. At least, you tried.
Sana bir soru soracağım Sadık, sen hiç olmazsa denedin.
At least I've tried lots of stuff. I trained to be a seamstress. And all you do is haul around carpets.
Ben en azından bir sürü şey denedim, terzilik öğrendim sense sadece oradan oraya halı taşıyorsun.
You might have at least tried to thrash him.
En azından onunla kavga edebilirdin.
Fuck you. At least we tried, man.
En azından denedik işte.
Though... we may die in the battle but at least you'd tried and if we can make it we'll make it worth
Bakın belki savaşta ölürüz ama en azından mücadele etmiş oluruz ve başarırsak itibarımız artar.
That way, even if she rejects you, at least you know you tried.
Böylece seni reddetse bile, en azından denediğini bileceksin.
- I know. Please listen and if you still don't wanna let me in, at least I'll know I tried.
Ama lütfen beni bir dinlerseniz ve hala beni kabul etmek istemezseniz, en azından denediğimi bilmiş olurum.
Now, I'm not saying that what you did wasn't wrong, it's just that I've been so busy worrying about Conor and Annie, and you at least tried to do something about Matt.
Yaptıklarının yanlış olmadığını söylemiyorum. Ben sadece Conor ve Annie için üzülmekle meşguldüm, hiç olmazsa Matt konusunda sen bir şeyler yapmayı denedin.
At least make me believe that you tried.
En azından denediğine beni inandır.
If you guys don't want to use it, then at least I tried.
Bunu kullanmak istemiyorsanız, en azından ben denedim.
That way, when you fail, you can always say, "Well, at least I tried."
Böylece, başarısız olduğun zaman, "en azından denedim" diyebilirsin.
At least I tried to get him.Where were you?
En azından onu yakalamaya çalıştım. Sen nerelerdeydin?
I mean, you at least tried it.
Demek istediğim en azından denemişsindir.
They may have tried to shut you down, but at least they wouldn't exterminate you.
Sizi durdurmaya çalışmış olabilirler, ama en azından sizi yok etmediler.
But you should have at least tried to know what really happened.
En azından gerçekleri öğrenmeye çalışmalıydın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]