Bring her out перевод на турецкий
419 параллельный перевод
Yes, do bring her out Captain Renaulte.
Evet, dışarı çıkarın yüzbaşı Rinaldi.
Yes. Bring her out here at 8 : 00.
Evet. 8.00'de buraya getirin.
Doctor, do you think that seeing the man she loves might bring her out of it?
Doktor, sizce gencimiz kızın kendine gelmesine yardımcı olabilir mi?
A sock in the kisser is the only thing that'll bring her out of it.
Ancak yüzüne bir yumruk atılınca kendine gelebiliyor.
All right, bring her out.
Tamam. Onu da çıkart.
I had to bring her out here. He wouldn't come to town.
Onu buraya getirmek zorunda kaldım.
Hey, bring her out!
Hey, getirin onu buraya!
- Bring her out here!
- Getirin onu buraya!
I'll bring her out of it.
Onu hipnozdan çıkarayım.
Lloyd, you couldn't expect us to bring her out here.
Lloyd, onu buraya getirmemizi nasıl beklersin.
I think I can bring her out without any violence.
Onu şiddet kullanılmadan alabileceğimi düşünüyorum.
Three measly little quarters buys you a chance to see the little girlie, and I'm gonna bring her out right now.
Sadece üç çeyreğe küçük kızı görme şansını elde edeceksiniz ve şimdi onu dışarı çıkartacağım.
Strat, bring her out.
Strat, onu dışarıya çıkar.
I can bring her out of it with adrenaline.
Adrenalin ile onu kendine getiririm.
I'd like to bring her out myself.
Onu evden ben çkartmak istiyorum.
Yeah, bring her out, Jim.
Evet, çıkar onu Jim.
- You can bring her out now.
Onu çıkarabilirsiniz.
We might not have found her on our own so we pretend to be poisoned and let you bring her out
Ama onu daha kolay bulabilmek için Bayıldı taklidi yapıp, ortaya çıkmanızı sağladık
Billy, bring her out.
Billy, çıkart onu.
Tomorrow they'll bring her out and hang her.
Yarın onu götürüp asacaklar.
Mr. Will, he bring her out later with the ship's...
Bay Will, sonra onu getirecek. Geminin...
He bring her out later.
Onu sonra getirecek.
Hide there and never bring her out until I come for you.
Orada saklan ve ben sizi almaya gelene kadar onu dışarı çıkarma.
My little girl has been in a coma for two weeks, and you have not been able to bring her out.
Küçük kızım iki haftadır komada ve siz çıkarmayı başaramadınız.
If I take my compass out, it's just an ordinary compass that you use any day, I take one of these rocks and bring it up to it, you see, if you look carefully, that the needle deflects a bit.
Eğer pusulamı çıkarırsam kendisi sıradan bir pusula, her gün kullandıklarınızdan ve bu taşlardan birini alıp, pusulaya yaklaştırırsam görüyorsunuz ya ; eğer dikkatlice bakarsanız iğnenin biraz oynuyor.
I was gonna bring her right in here. I had all my old pillows out.
Onu buraya getirecektim.
We bring one out every year
Her sene bir tane getiririz.
I'm going out to the tack room and bring her in.
Depoya gidip Lizzie'yi buraya getiriyorum.
Tonight as each night at the same time we bring you Prof. Platoff! Today's subject : "Work it out yourself."
Her akşam bu saatte olduğu gibi, bu gece de Profesör Platov'un programı "Yeniden Düşünme Zamanı" başlıyor.
They just bring'em out every 20 years.
Evet, her yirmi yılda bir gün ışığına çıkarıyorlar.
Tell her that things are rough out here and to bring lots of gifts for the senior servicemen.
Ona burada hayatın çok zor olduğunu ve gelirken üst devrelerime bolca hediye getirmesini yazın.
After all, don't you think you should bring a lady something when you beg to take her out?
Bir hanımefendiye, onu çıkarmak için... yalvardıktan sonra, bir şey getirmen gerektiğini düşünmüyor musun?
She said that she is very glad that you took the time out to come up and bring her the mail, and that if in any way she can show her appreciation, please do call on her.
Postayı getirmeye vakit ayırdığına sevindi. Ne kadar memnun olduğunu görmek için onu çağırabilirmişsin.
You certainly bring out the woman in her.
Kesinlikle onun içindeki kadını ortaya çıkarıyorsun.
Why don't you bring Chloe out here and show her to him?
Neden Chloe'yi getirip Ona göstermiyorsun?
All right, now, everybody go out, get one German each, bring him back here before dawn.
Pekala, herkes dışarı çıksın. Her biriniz şafak sökmeden birer tane Alman getirin.
It will be dark when the lights go out and whoever took the things will bring them back and not the other way around!
Her yer karanlık olacak ışıklar kapanınca o şeyleri kim aldıysa geri getirecek, bu kadar basit.
Bring her on out!
Çıkarın onları dışarı!
You better hope that your luck holds out because your first assignment is to go back to your outfit and bring back everything you took.
Daha iyisini ümit et ki şansın sürsün çünkü ilk ataman birliğine geri dönmek olur ve kazandığın her şeyi geri götürür.
You can bring him oranges on Sunday and in five years... you'll be right there when he comes out.
Her pazar ona portakal götürürsün. Ve beş yıl sonra çıkışta kavuşursunuz.
Weddings bring out the best in everybody.
Düğünler, her insanın içindeki güzelliği çıkartır.
Look that each time we go on strike, it's not only the owner who loses out it's also us who don't bring home any money...
Greve her çıkışımızda, sadece patron kaybetmiyor. Bizler de evlerimize hiç para götüremiyoruz.
All I gotta do is find out where they've got her and bring her home.
Yapmam gereken tek şey onu bulup sana getirmek.
Why the hell did he bring her out?
Neden onu buraya sürüklemiş ki?
We give her a shot and bring her here until the doctors fix up her leg, then we take her right out.
Onu uyutup buraya öyle getirdik. Bacağı iyileşinceye kadar burada kalacak, sonra çıkartacağız.
In their delivery of each word, they bring out its full meaning.
Her sözcüğü söylerken, tüm anlamını ortaya çıkarırlar.
Put up the irons, put up the poles, pour wine, bring out the jug for her.
Demirleri ve direkleri ödünç verin, şarap koyun, onun için testiyi getirin.
I tried to bring her to the brook, it just didn't work out.
Denedim bunu. Onu dereye getirmek istedim. İsteyerek olmadı.
Miss Aurora asked me to bring her a box of chalk. She ran out.
Bayan Aurora bir kutu tebeşir getirmemi istedi, tebeşirleri bitmiş.
I need 2 more glasses for the girls... and also, bring a pitcher of beer... every seven minutes till somebody passes out.
Kızlara iki bira daha ver ve her yedi dakikada bir biri bayılana kadar, birayı sürahiyle getir.
We want to get Switcher's mannequin out of the store and bring her here, secretly of course.
Switcher'ın mankenini mağazadan alıp buraya getirmek istiyoruz. Gizlice olacak elbette.
bring her 47
bring her to me 58
bring her back 80
bring her up 22
bring her here 52
bring her in 128
bring her home 16
bring her down 17
outside 883
outer 19
bring her to me 58
bring her back 80
bring her up 22
bring her here 52
bring her in 128
bring her home 16
bring her down 17
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
out of my sight 38
outside of work 17
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
out of my sight 38
outside of work 17
out of respect 50
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of love 16
out of time 18
out of the way 896
out here 191
outta here 19
out like a light 17
out of my house 22
out of mind 55
out of love 16
out of time 18
out of the way 896
out here 191
outta here 19