Cr перевод на турецкий
407 параллельный перевод
Irving Radovich, CR Photo Service.
Irving Radovich, CR Photo Service.
But it's a cross, you're breaking a cr -
O sadece bir haç, sen haçı bozuyor...
To WP Hazeltine, home office, Atlanta, from CR MacNamara, Berlin branch.
Wendell P. Hazeltine'a, merkez ofis, Atlanta, Georgia. C.R. MacNamara'dan, Berlin şubesi.
With a CR plate.
CR plakalı.
- That's cr...
- Bu çıl...
Now, let's take a look at what you gentlemen have cr eated.
Bakalım, ne eserler yaratmış.
- She's really a cr...
- O gerçekten...
Tell him... ( CROOCQ continues TO CR Y OUT )
Söyle ona... Durmasını söyle.
Isn't that a very big organised cr...?
Bu büyük bir organizasyon değil mi?
Geoffrey, I've come... cr - crawling back.
Geoffrey, Geoffrey! Sürüne - sürüne döndüm sana.
I'll make you a bagel, lox, and cr eam cheese, and you can take it up to your room.
Odana götürmen için sana yiyecek bir şeyler hazırlayayım.
HE'''S THINKING ABOUT THAT RUBBE DIAPER THEY GIVE HIM TO WEAR, WONDERING IF HE'''S GONNA CR AP ALL OVER HIMSELF WHEN I JUICE HIM IN A COUPLE MINUTES.
Ona giydirdikleri bebek bezini düşünüyor, bir iki dakika sonra ona elektrik verdiğimde boka bulanıp, bulanmayacağını merak ediyor.
- A cr - crazy madman.
- Deli bir adam.
Unless... If there's a foreign body inside her that's producing these changes, something like a viral cr? che.
Ama... içinde bu değişimleri yaratan yabancı bir beden, bir viral kreş gibi bir şey yoksa elbet.
My mouth's watering. If you would like our cr · me souffl · for dessert, it would be a good idea to order now.
Tatlı olarak sufle almak isterseniz şimdiden sipariş etmeniz iyi olur.
She's the cr · me de la cr · me.
Bu işin en iyisidir.
only the cr me de Ia cr me need apply.
İhtiyacın olan tek şey "cr me de la cr me".
Cr I could fill these out.
Ben de doldururum.
- They're just blowing their tops.
- Kan beyinlerine sıçrıyor.
That's the third time you've jumped up.
Üçtür yerinden sıçrıyorsun.
The boy in the grey flannel suit is bouncing'back and forth like a tennis ball.
Gri fanila takımlı adam tenis topu gibi bir öne bir arkaya sıçrıyor.
Now bounding with glee.
"Önce neşeyle sıçrıyorsun"
Jumping every time the mail came, or a phone call.
Her posta gelişinde ya da telefon çalışında sıçrıyorsun.
His line was strong and made for heavy fish and he held it until it was so taut that beads of water were jumping from it.
Misinası sağlamdı ve büyük balıklar için yapılmıştı. Misinasını öyle gerginleştirmişti ki üzerinden su damlaları sıçrıyordu.
Then he spears this hot line drive, runs over and touches second... then dives over and tags the runner sliding in.
Sonra blok yapıp koşuyor ve ikinci depara dokunuyor, sıçrıyor... koşucuya topla dokunup depar dışı bırakıyor.
Water was splashing in the bathroom.
Banyoda su sıçrıyordu.
Jumping.
Sıçrıyor.
Jumping, leaping.
Zıplıyorlardı, sıçrıyorlardı.
Blood's splashing everywhere!
Her yere kan sıçrıyor!
My blood boils when I hear their name.
Onların adını duyduğumda kanım beynime sıçrıyor.
I got all hot under the collar.
Kan beynime sıçrıyordu resmen.
The only thing is, I come blood. And blood went all over the place!
Yalnız, kan geliyorum ve kan her tarafa sıçrıyor.
It's spitting.
Sıçrıyor.
You take the ball, you jump up, and put it in the basket.
Topu alıyorsun, sıçrıyorsun ve potaya bırakıyorsun.
Water fell down her, bouncing off her breasts.
Su kızın vücudundan aşağı iniyor, göğüslerine çarpıp geri sıçrıyordu.
She's bucking like a bronco.
Vahşi bir at gibi sıçrıyor.
Why are you hopping up and down?
- Neden yukarı aşağı sıçrıyorsun?
The water falls on your hat and splashes on my shirt. - You have 5 seconds to let me in.
Su şapkanın üzerine yağıyor..... ve benim gömleğimin üzerine sıçrıyor.
They just jumped every which way.
Her yana sıçrıyorlardı.
She leaps catlike at the swallow..... switching her broom through the dusty stars like a palm tree in the sirocco.
Kedi misali sıçrıyor kelebeğe! Çiçeği sürüklenir tozlu yıldızlar arasından... Sirocco'daki bir palmiye ağacı misali...
You know,
Bud, lütfen, sivilcen üzerime sıçrıyor.
Jesus, it's spreading!
Olamaz, etrafa sıçrıyor.
We were getting hit by sweat!
Üstümüze ter sıçrıyordu!
- The waves are bouncing.
- Bilirsin ya, dalgalar sıçrıyor...
I've got a pumper!
Kanı çok sıçrıyor!
Look at them cavort and caper.
Bak hoplayıp sıçrıyorlar.
Now, by heaven, my blood begins my safer guides to rule.
Artık öfke beynime sıçrıyor.
- Those awards really bounce.
- Ödüller sıçrıyormuş.
One day you're eating turkey, the next thing you know Iords are a-leaping and geese are a-laying.
Bir gün Noel'de hindi yersiniz, sonraki gün biliyorsunuz Lord'lar sıçrıyor * ve kazlar yumurtluyor.
The wormhole is fixed in the Alpha Quadrant, but in the Delta Quadrant, it jumps around.
Solucan deliği Alfa Sistemi'nde sabit durumda,... fakat Delta Sistemi'nde oradan oraya sıçrıyor.
We're getting food all over.
Her yere yemek sıçrıyor