Do not go there перевод на турецкий
296 параллельный перевод
Do not go there, the sea is boiling because of the lava.
Oradan kaçamayız, liman lavlarla kaynıyor!
Please, Mr. Barnard, do not go there...
Lütfen Bay Barnard, oraya girmeyin...
Do not go there, Nicholas.
Lütfen oraya gitme, Nicholas.
- Do not go there! No! No!
- Oraya gitmeyin!
Do not go there!
Oraya gitme!
James, do not go there!
James, dur!
Stephen, do not go there!
Stephen, gitme oraya!
We just wanted... Do not go there. He smells bad.
ama aslında... yaklaşma ona, çok kötü kokuyor
For this reason, we respect the mountain and do not go there.
Bu nedenle dağa saygı gösterir ve oraya gitmeyiz.
Do not go there.
Sakın bunu düşünme.
Do not go there now.
Şimdi o konuya girmeyelim.
I warn you fairly Aeryn, do not go there.
Seni uyarıyorum Aeryn, o kadar ileri gitme.
- Colonel, do not go there!
- Albay, oraya varma!
Do not go to Paris, there are so many prying eyes.
Paris'e gitme, orası meraklı gözlerle dolu.
There are lots of nice things to do in the dark but let's not go rowing in Central Park.
Karanlıkta yapacak hoş şeyler çok oluyor ama Central Park'ta kürek çekmekle olmuyor.
I do not know whether there's anything... peculiarly exciting about the air... of this particular part of Hertfordshire... but the number of engagements that go on seem to me... to be considerably above the proper average... that statistics have laid down for our guidance.
Hertfordshire'in bu tarafındaki havadan mı kaynaklanıyor bilemiyorum ama bana sanki nişanlılık sayısı istatisliklerin bize bildirdiği ortalamanın oldukça üzerindeymiş gibi geliyor.
I will not go back where I came from because I do not like it there
Geldiğim yere dönmeyecem ben çünkü orayı sevmiyorum.
Do you go in to turn the bed down at night whether he's there or not?
Gece yatakta olup olmadığına bakmak için odasına girer misin?
What do you mean coming ton my place telling me I'm not to go in there?
Sen nasıl benim mekanıma gelip oraya gitmemem için beni uyarırsın ha.
With all my heart, sir, I tell you... do not go back there.
Size bütün içtenliğimle söylüyorum bayım oraya dönmeyin.
Do not go back there.
Oraya geri dönmeyin.
Now you do not go to the first Church that you find and you leave her there...
Şimdiyse bulduğun ilk kiliseye git ve bebeği orada bırak.
They said "Guys, do not go to the bridge the army is there"
"Arkadaşlar, köprünün oraya gitmeyin, orada ordu var" dediler.
Does she go... Or does she lie there quiet and not do anything at all?
O böyle ses çıkarıyor muydu yoksa sessiz yatıp, bekliyor muydu?
My mother is really, she really lives in a lot of pain because she's sure I'm going to go to hell and there's nothing I can do to tell her that there is, that it just does not exist for me.
Annem... o gerçekten, çok acı çekmiş. çünkü başımı derde sokacağımdan falan emin ve bu konuda yapabileceğim hiçbirşey yok.
Do not go in there!
Girme oraya!
Do not go there!
Yapmayacağım!
Do not stand there like idiots, let's go for it!
Öylece bakmayın hadi! , Gidip arayalım!
I do not want you to go there.
Oraya tekrar gitmeni istemiyorum.
- They are not aware there are people ready to do everything, even to go the opera!
Her şeyi yapmaya hazır birilerinin olabileceğini düşünemediler.
Wait there and you shall receive a sign, but do not go inside.
Orada bekle. Bir işaret alacaksın. Ama içeri girme.
Go there, go there, do not be disgraced.
Hadi hadi, utanma.
And when you're somewhere you ought to be there because... it's not about how long you stay in a place, but what you do while you're there, and, when you go, is that place any better for you having been there.
Ve eğer biryerde isen tam anlamıyla orada olmalısın çünkü bu orada ne kadar kaldığınla ilgili değil oradayken yaptıklarınla ilgili, ve oradan ayrıldığında o yer sen orada bulunduğun için daha iyi bir yer oldu mu?
I don't mean go to school, because you'll not get it there. It means you have to develop an independent mind and work on it. That's extremely hard to do alone.
Teknoloji sayesinde ilk kez dünyada birçok noktadan canlı yayın yapabiliyor.
Even if we go to the car and they're not there how do we know they're not hiding?
Oraya gittiğimizde, arabanın başında olmasalar bile saklanmadıklarını nereden bileceğiz?
Do not go in there.
Oraya sakın girmeyin!
I was there I know it please, do not let her go
Gitmesine izin verme.
Do not pass go, do not collect $ 200, go directly to the nearest rehab and stay there until you've dried out.
Kaçıp gitme, 200 $ toplama, en yakın rehabilitasyon merkezine gidip... iliğini sömürene kadar orada kal.
Do not go in there!
Oraya girme!
Do not go in there.
Oraya girme.
No, not if you go in there busting heads like you usually do.
Hayır, eğer sen genellikle yaptığın gibi oraya gider ve kafaları kırarsan olmaz.
There's always a door... you do not want to open... or a place you don't wanna go... or a question you don't wanna answer... or one word... that you just don't wanna hear.
Her zaman açmak istemediğiniz bir kapı veya gitmek istemediğiniz bir yer ya da cevaplamak istemediğiniz bir soru veya duymak istemediğiniz bir kelime vardır.
Mike, do not go in there, please.
Evin içinde. Mike, oraya girme lütfen.
Do not tell me that you go to school there.
- O okula gittiğini söyleme sakın.
But we do know that they will pay us to haul cargo, which they're not going to do if you go in there doing your John Wayne impression.
Ama taşıdığımız kargoya ödeme yapacaklarını biliyoruz. Tabi orada'John Wayne'taklidi yaparsan ödeme yapmazlar.
You do not have to go down there, Your Flatulence.
Sen gitmek zorunda değilsin, Mide Gazı Hazretleri.
You do not go out there!
Oraya gidemezsiniz.
Do not go over there.
Oraya gitmemelisin.
Go ahead. You do not want to see what's in there.
Orada ne olduğunu görmek istemezsin.
He is very reluctant to take part in fuzzy political discourse and there's the difference between the pragmatist who wants to work with concrete stuff and not let the steam go out through his ears, like we used to do in the 1960's.
o da, kuralları belirlediği bir alanla radikal olabilir bizim 60'lardaki halimiz gibi
But I am begging you, please do not make me go back down there... because that guy is boring.
Ama sana yalvarıyorum, lütfen, lütfen beni oraya geri götürme. Çünkü o adam çok sıkıcı.
do not disturb 82
do not enter 22
do not touch 30
do not be afraid 137
do not engage 63
do not 407
do not stop 42
do not touch me 90
do not say 25
do not move 334
do not enter 22
do not touch 30
do not be afraid 137
do not engage 63
do not 407
do not stop 42
do not touch me 90
do not say 25
do not move 334
do not cry 56
do not panic 50
do not fear 30
do not forget 37
do not lie to me 46
do not worry 517
do nothing 111
do not know 60
do not do it 54
do not you 30
do not panic 50
do not fear 30
do not forget 37
do not lie to me 46
do not worry 517
do nothing 111
do not know 60
do not do it 54
do not you 30