Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ E ] / Enough

Enough перевод на турецкий

146,152 параллельный перевод
- I-I got enough. I got enough.
- Yeter, yeter anlıyorum.
It was enough time to know that I loved him.
Onu sevdiğimi anlamam için yeteri kadar vaktim oldu.
Fair enough.
Anlıyorum.
I've kept you to myself long enough.
Senin yanında çok fazla kaldım.
We're never gonna have enough.
Yeteri kadar toplayamayacağız.
Enough of this crap.
Bu kadar yeter.
I think we've heard enough.
Bence yeterince konuştuk.
Well, it took you long enough.
Bayağı uzun sürdü.
What have you got against Michael Farmer, except him being retarded enough for you to frame?
Michael Farmer'a karşı neler buldun, onun çarmıha gerilmesini saplayacak deliller dışında?
I cannot emphasise confidentiality enough.
Gizliliği yeterince vurgulayamıyorum galiba.
Funnily enough, that's what we've all been doing, Sarge.
Şu anda hepimizin yaptığı şey bu, Çavuş.
Enough, the both of you.
İkiniz de susun.
Except him being retarded enough for you to frame!
Onun, suçlanamayacak kadar geri zekâlı olması dışında, hiç bir şey!
It's bad enough the kids being on another planet...
Çocukların başka bir gezegende olması yeterince kötü...
The last recorded position was Tim's flat, so whoever took it was smart enough to switch it off.
En son kaydedilen pozisyon Tim'in evi, bu yüzden kimin aldıysa onu kapatacak kadar akıllıymış.
What have you got against Michael Farmer, except him being retarded enough for you to frame?
Onu suçlayacak kadar geri zekalı olması dışında... Michael Farmer aleyhine ne gibi delillerin var?
The wounds could have been superficial enough to have healed by the time we charged her, or she might have mistakenly assumed her DNA had contaminated the body.
Yaralar onu tutukladığımız zamana kadar iyileşmiş... olacak kadar yüzeysel olabilir ya da... yanlışlıkla, DNA'sının Tim'in vücudunu kirlettiğini varsaymış olabilir.
What have you got against Michael Farmer, except him being retarded enough for you to frame?
Michael Farmer'a karşı ne buldun, onu çarmıha germenin dışında? !
- Well, fair enough.
- Pekala, yeterince adil.
- I've heard enough.
- Daha fazla dinlemeyeceğim.
That's a good enough place as any to start.
Başlamak için yeterli olur şimdilik.
What happened to me and my family gives me enough fucking cause.
Benim ve ailemin başına gelenler bana yeteri kadar sebep sunuyor amına koyayım.
Alvez and Rossi figure the shooter was sober enough to maintain self-control throughout.
Alvez ve Rossi'ye göre tetikçi otokontrol sağlayacak kadar ayıkmış.
Maybe the unsubs were arrogant or desperate enough to cash a check.
Belki de şüpheliler çeki bozduracak kadar çaresiz ya da kibirlidir.
Look, we hit enough of these houses.
Yeterince ev soyduk.
He's probably using prepaid cell phones, which means we have to keep him on the line long enough to triangulate the signal.
Muhtemelen kullan at telefon kullanıyor, yani sinyali tespit için uzun süre konuşturmamız lazım. Senden öndeyiz. Başka?
Ah. Enough with the small talk.
Bu kadar muhabbet yeter.
She also had someone else's blood on her, enough to run a sample through CODIS and we were able to confirm that it belongs to Yates.
Üstünde birinin kanı daha varmış, örnek alıp Yates'e ait olduğunu onayladık.
That's when I realized that none of these places were close enough.
Ama sonra o yerlerin yeterince yakın olmadığını anladım.
Now, agents Prentiss and Walker were kind enough to, um, hold on to this for me.
Ajanlar Prentiss ve Walker bunu benim için saklama nezaketi gösterdiler.
Okay, enough.
Tamam, yeter.
Steely enough that I'm dreading having to pee.
O kadar demirdi ki işemeye korkuyorum.
Dawn, enough with the fucking crank calls.
Dawn, telefon şakalarına son ver.
She says I don't take her out enough.
Yeterince dışarı çıkarmıyormuşum.
Thinks I don't pay enough attention to her.
Yeterince ilgilenmiyormuşum.
She thinks I don't give enough pleasure with mouth.
Ağzımla ona yeterince zevk vermediğimi düşünüyor.
And then the Russian guy at the desk was kind enough to invite me to the live girl-on-girl wrestling match starring daytime television's former Laura Morgan.
Ve kapıdaki Rus adam, beni içerideki, gündüz televizyon kuşağı eskisi Laura Morgan'ın katıldığı canlı kadın güreşi maçına davet edecek kadar kibardı.
But I'll leave enough room around the sides of the stage so, I can get in with the handheld, so, we can feel the struggle, the drama, the victory, the defeat.
Ama sahnenin etrafında el kamerasıyla gezip mücadeleyi, dramı, zaferi, yenilgiyi hissetmemiz için yeterli boşluk bırakacağım.
We'll do a car wash every day until we raise enough money, until every car in this state is shining.
Parayı toplayana kadar, her araba parlayana kadar her gün araba yıkarız.
If we believe in something strongly enough, we all have the power to change our fate.
Bir şeye yeterince inanırsak, hepimiz kaderimizi değiştirme gücüne sahip oluruz.
Enough talking.
Bu kadar konuşmak yeter.
You don't think I'm strong enough.
Yeterince güçlü olduğumu düşünmüyorsun.
I'm not... good enough.
Ben yeterince iyi değilim.
My father always said, "Believe hard enough in something and you can change your fate."
Babam her zaman şöyle derdi, "Bir şeye yeterince inanırsan... kaderini değiştirebilirsin."
If we believe in something strongly enough, we all have the power to change our fate.
Bir şeye yeterince inanırsak, hepimiz... kaderimizi değiştirme gücüne sahip oluruz.
I just wasn't brave enough to follow it.
Sadece aynısını yapacak kadar cesur değildim.
Tonight's gonna be hard enough already.
Bu gece şimdiden zor olacak gözüküyor.
Too many blazers, not enough boys.
Bir sürü düğmeli ceket ve az sayıda erkek.
That's almost enough for every woman to get one every other day.
Bu neredeyse her birinin Günde bir tane almasına ancak yeter.
Well, she's 31 weeks, which isn't completely to term, but it's... it's far enough along for survival.
Daha 31 haftalık, Daha sure tamamlanmadı, Ama ama yaşamaması için bir neden yok.
Not long, just... enough to learn what you can do, what we can do, together.
Uzun sürmeyecek... Sadece neler yapabileceğini öğrenene dek. Beraber neler yapabileceğimizi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]