Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ E ] / Except her

Except her перевод на турецкий

2,408 параллельный перевод
And nobody knew about it, except her sister.
Kız kardeşi dışında kimse bilmiyordu.
Except every four years when the World Cup comes around.
Her dört yılda bir Dünya Kupası olduğu zaman hariç.
I feel like Brad and Angelina Jolie, except I don't have her tits or vagina.
Brad ve Angelina Jolie olmuşuz gibi geliyor. Ama bende göğüs veya vajina yok.
I mean, she's perfect in every single way, Except this very, very disturbing little quirk.
Bu rahatsız edici ilginç alışkanlığı dışında her yönden kusursuz bir kadın.
Every inch covered except for the eyes, the nose, the mouth.
Göz, burun, ağız dşında her yeri kapatır.
Come and visit anytime. Except Wednesdays.
Bizi her zaman ziyaret edebilirsin.
You thought you'd factored in everything... it was a perfect market... except there was one thing that you failed to take into account.
Her şeyi hesaba kattığınızı düşündünüz. Mükemmel bir piyasaydı,... ancak hesaba katmayı unuttuğunuz bir şey vardı :
Yeah, except she's dying to get away from her mum.
Evet, annesinden kaçabilmeyi delicesine istemesi dışında.
Everyone was fair game except for her.
O hariç herkes kolay lokmaydı.
- Yeah, except for I have to introduce her.
- Evet, ama onu ben takdim etmek zorundayım.
We agreed on everything except for one-timers and escalators.
Tek seferlik ödemeler ve basamakları tırmanması * haricinde her konuda anlaştık.
Mum, topped every class except for hip-hop, but like that counts.
Anneciğim, hip-hop hariç her derste birinciyim. Ama pek önemli değil.
I've got every issue of The Legendary Iron Shadow except for number 46, it's my white whale.
Bende Efsanevi Demir Gölge'nin her sayısı var 46. sayısı hariç- - O sayı da nazarlık olsun.
Except it wasn't as easy as all that, because even with the best microscopes this is all they could see,
Ama her şey bu kadar kolay değildi çünkü en iyi mikroskoplarla bile görebildikleri tek şey buydu.
You know, I agreed with your dad on just about everything except that you were a schmuck.
Sana ahmak diye hitap etmesi konusu hariç babana her konuda katılıyordum.
Sometimes everybody says things they wish they hadn't, except, of course, for Lucinda, who always says things we wish she hadn't.
Herkes bazen söylemek istemediği şeyleri söyler. Tabii Lucinda hariç. O her zaman bizim söylemesini istemediğimiz şeyleri söylüyor.
If the universe rotates on its axis and you somehow remain perfectly still, it would be possible to go to any time and place in the universe - - an exciting discovery, except that we now know that the universe does not rotate.
Eğer evren kendi ekseninde dönerse ve siz her nasılsa öylece kalırsanız, evrende istediğiniz yere gitmek mümkün olurdu. Ve mükemmel bir keşif, evrenin dönmeyeceğini bilmemiz haricinde.
I think of her like Moby-Dick and I'm ahab, except successful.
Onu Moby Dick olarak düşünüyorum. Ben de Kaptan Ahab'im ama onun aksine başarılı olacağım.
Okay, Sophie, you can let everybody go except Hannity, and I want her angry.
Tamam, Sophie, Hannity hariç herkesi çıkarabilirsin. Onun kızgın olmasını istiyorum.
From every movie except that one.
Her film Gönderen birinin dışında.
Everything that ever mattered in my life is gone now, except the Warehouse.
Hayatımdaki önem verdiğim her şey gitti Depo hariç.
It's all totally possible, except for the polygamy thing.
- Şu "çok eşlilik" zırvalığı hariç diğer her şey mümkün.
Except in my version, the wife waited almost 18 years to complete her first education.
Yalnız benimkisinde karısı 18 yıldır başladığı eğitimi bitirmek için bekliyor.
Everything that ever mattered in my life is gone now, except the Warehouse.
Hayatımdaki değer verdiğim her şey artık gitti Depo hariç.
Except... maybe they weren't in her year or even at the university.
Belki de o yıl üniversite'de bile olmayabilir.
But to Mum, to Robin, to me, to everyone except you, cos they don't think that you want to talk about her, but they miss her too.
Annem, Robin, ben, senin dışında herkes bunu kabul ediyor,... ama onun hakkında konuşmuyorlar. Rita'yı çok özlüyorlar.
None of this would have happened except for you.
Bu... Sen olmasaydın bunların hiçbiri olmayacaktı. Her şeyi mahvettin.
The lucky pig wins everything except the wedding gifts.
Şanslı domuz düğün hediyeleri dışında her şeyi alır.
Every bit of it... ooh, except for these peep-toe pumps.
Her bir parçası... Bu burnu açık ayakkabılar hariç.
I got everything you said except for the part about Chet.
Söylediğin her şeyi anladım, Chet'le ilgili kısım hariç.
Except that I went to her house, the woman who left the dead-drop, and she's gone.
Onun evine gittim. Gizli değişim yapan kadının, gitmişti.
I feel like I'm dropping off my prom date... except this is my house, and my wife is dead, and I have no idea where Lumen fits into my world, and this is all so weird...
Balodaki kız arkadaşımı eve bırakıyormuşum gibi hissediyorum. Tabii burası benim evim ve karım öldü. Ayrıca Lumen'ın hayatımın hangi kısmında yer aldığını hiç bilmiyorum ve her şey çok garip.
Explains everything except the fact that it's not.
Öyle olmadığı gerçeği dışında her şeyi açıklar.
I mean, it would've been really funny, except we were talking about her the whole time, and...
Yani, bu gerçekten eğlenceli olabilirdi. Tabi tüm bu zaman boyunca gerçekten konuşuyor olsaydık ve...
Everything's recorded 24-7, and no one has entered or left the compound since last night except residents.
Her şey 7-24 kaydediliyor, dün gece orada yaşayanlar dışında giren çıkan olmamış.
YES, EXCEPT THAT SHE CRASHED ONTO MY BALCONY AFTER YOU LAUNCHED HER INTO THE AIR!
BALKONUMA DÜŞMÜŞ OLMASI DIŞINDA SEN ONU HAVAYA FIRLATTIKTAN SONRA!
I know everything, except how you got her to say yes.
Ona nasıl evet dedirttiğinin dışında her şeyi biliyorum.
I can resist everything except temptation. "
Her şeye karşı koyabilirim ama ayartılmaya asla. "
And I want to end it with, " I can resist everything except temptation.
Sonuna şu eklenmeli " Her şeye karşı koyabilirim ama ayartılmaya asla.
"Forget about everything except right now."
"Şu an haricinde her şeyi unut."
If there was an anti-me made out of antimatter, that person, in principle, could look exactly like me... same personality quirks, same everything, except, of course, when I decide to shake his hand.
Aynı kişilik, her şeyiyle aynı ben. Tek bir farkla, o da, el şıkışmaya kalkıştığımda.. ... her ikimiz de devasa bir nükleer patlama yaratarak parçacıklara dağılacaktık.
AII of them except Natali.
Natali haricinde her şey...
After you learned you were going overseas, you forgot everything else except about shopping at the duty free shops, right?
Yurtdışına gideceğini öğrendikten sonra vergisiz satış mağazalarında alışveriş yapmak haricinde, her şeyi unuttun değil mi?
Yeah, my wife and I used to come here every Valentine's Day, but... Well, except tonight.
Karım ve ben eskiden her Sevgililer Günü'nde buraya gelirdik ama bu gece hariç.
Hurricane knocked down everything on that street except that church.
Fırtına, kilise hariç o sokaktaki her şeyi yerle bir etmişti.
Yeah, Jezebel, too. Except she earned her spot in the section called "Provisions"!
Evet.. dahil o da.
his nephew resembled him in all respects. Except in one.
yeğeni her bakımdan ona benziyordu biri hariç.
Yeah, well, I shut everything down except for my sense of taste the minute Skylar set this thing off.
Skylar o şeyi açmadan önce tat duyusu dışında her şeyi engelledim.
Well, except for her, but she's not really a friend so I guess that doesn't count.
Bu hariç, ama o da aslında arkadaşım değil, o yüzden sanırım sayılmaz.
I sat down with my life coach and I cleared out everything except for you.
Yaşam koçumla oturdum. Her şeyimden kurtuldum. Sen hariç.
You can borrow anything of mine except for this.
Bunun dışında istediğin her şeyi ödünç alabilirsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]