Far enough перевод на турецкий
1,478 параллельный перевод
- ls that far enough?
- Emin misin?
- ls that far enough, you think?
Sence bu kadar iyi mi? - Evet.
That should get me far enough away.
Yeterince uzaklaşmamı sağlar.
We're far enough away.
Yeterince uzaktayız.
No one's far enough away. What about the fallout?
Kimse yeterince uzakta değil.
I've hacked far enough into the Clock Tower to tell... she's using it to hijack every televised broadcasting New Gotham.
Sistemi bozmak için saat kulesinin çok uzağındayım. Gotham'ın tüm televizyon yayınlarına girmiş.
- Far enough.
- Yeteri kadar.
Far enough to see the funny in everything.
Herşeydeki eğlenceyi görebilecek kadar geriye.
They may eventually discover they haven't travelled far enough.
Yeterince uzağa gitmezlerse sonunda onları bulabilirler.
You guys have come far enough.
Siz çocuklar yeterince yaklaştınız.
It's in a great area, just far enough away from anything major... so there's not a lot of noise, but still not in Siberia.
Bir sürü çimen var. Harika bir yerde. Kalabalıktan uzakta.
All right, that's far enough.
Evet, işin bitti artık, Psiren.
- Her jaw won't open far enough.
- Çenesi yeterince açılmıyor.
Oh everybody knows that doesn't go far enough.
Oh herkes o kadar ileri gitmeyeceğini biliyor.
Goin'too far will get you fired. Not goin'far enough will get you killed.
Çok ileri gidersen kovulursun, yeteri kadar gitmezsen öldürülürsün.
He flew out far enough to cover your tracks... and then he took a little skydive.
İzlerinizi kaybettirecek Bir mesafeye kadar uçtu ve sonra uçaktan ayrıldı.
Far enough!
Yeterince uzak!
All right, that's far enough.
Pekala, bu yeterince uzak.
This has gone far enough.
Bu iş yeterince uzadı.
If we recalibrate the gravity generator to full negative... and reroute it through the transmission dish... We could extend the ship's force field out... far enough to encapsulate the drone horde...
Yerçekimi jeneratörünü tam tersine ayarlayıp güzergahını iletim çanağının içinden geçecek şekilde değiştirirsek geminin güç alanını, asalak sürüsünü içine alacak kadar genişletebiliriz.
Actually, he hasn't gone far enough.
Aslında bence fazla ileri gitmedi.
That's far enough, Aziz.
Bu mesafe yeter, Aziz.
- That's far enough.
- Orası yeterince yakın.
And if you don't get yourself far enough away from their house, you're gonna be in violation of the restraining order they filed against you.
Ve kendini onların evinden yeternce uzak tutmazsan, sana karşı çıkarttıkları uzaklaştırma emrini bozmuş olacaksın.
You can run to the ends of the earth, you coward but you'll never run far enough!
Dünyanın sonuna kadar kaçabilirsin, korkak! Ama yeterince uzağa gidemeyeceksin!
This has gone far enough.
Yeter bu kadar.
You could go to the University of Mars and it still wouldn't be far enough.
Mars üniversitesine bile gidebilirsin ama hala yeteri kadar uzak olamazsın.
I know someplace far enough.
Yeterince uzak bir yer biliyorum.
Good, but not far enough.
İyi ama yeterince uzak değil.
Savard, wait'til I'm far enough.
Savard. Ben uzaklaşana dek bekle.
- You think we didn't drag him far enough?
- Sence onu yeterince sürüklemedik mi?
All right, that's far enough.
Pekâlâ, burası yeterince uzak.
Not far enough.
- Yeterince uzağa değil.
I guess that it just won't go back far enough, will it?
Sanırım yeteri kadar geriye gidemeyecek, değil mi?
But you take it too far Enough is enough
Fakat sen çok ileri gidiyorsun. Yeteri kadarı yeterlidir.
That's gone far enough...
Bu kadarı yeter....
Far enough. / There's the spike in the EKG right there.
Yeter. EKG grafiği şurada birden fırlıyor.
Not far enough. I need more! More what?
Değil yeterince. l daha fazla ihtiyacımız var!
That's far enough.
Orada dur...
You're gonna be tempted to run just a little bit faster, to throw the ball... just far enough to win every game.
Her oyunu kazanmak için biraz daha hızlı koşmayı, topu biraz daha uzağa atmayı canın isteyecek.
Clark we didn't get far enough to gauge the potential side effects.
Clark potansiyel yan etkilerini aşamadık.
Far enough.
- Epeyce oldu.
But this one fits my back perfectly so I don't get tired... and the light is right... and it's just far enough from anything busy... so that the noise level is perfect... and it's quiet but not Unabomber, "and..."
- Kampusta milyonlarca ağaç var. - Ama burası tam sırtıma göre. Işık doğru.
And as far as working in Metropolis this job is putting enough strain on my family as it is.
Metropolis'de çalışmaya gelince bu iş ailem içinde yeteri kadar sorun çıkarıyor zaten.
Boss Daddy's not taking you far enough?
Boss Daddy, seni yeteri kadar uçuramıyor mu?
That far enough?
Avustralya'ya gideriz.
This is far out enough.
Ne de olsa fazla uzak değil.
We need a box big enough for a person to fit into. As far as turning it on- -
Bir insanın içine girebileceği kadar büyük bir kutuya ihtiyacımız var.
I was still far from having enough to make the change
Değişiklik yapmaktan hala çok uzaktaydım.
Do not we suffered enough? They have gone too far!
Yeterince acı çekmedik mi?
And, when you do, even that guy's not going to be good enough, as far as I'm concerned.
Ve bulduğunda, Hatta o adam benim için yeteri kadar iyi olmasa bile sorun yok.