Fell перевод на турецкий
23,077 параллельный перевод
I fell for all his easy flattery.
Onun basit iltifatlarına kandım.
Pacie must have fell out.
Pacie düşmüş olmalı.
I fell behind a great deal cause of your selfishness.
Senin bencilliğin yüzünden sırtım deli gibi ağrıyor.
At the birth of humanity, she fell in love with a man.
İnsanlığın doğuşunda, bir erkeğe aşık oldu.
I fell. My legs just gave out.
Düştüm, artık bacaklarımı kıpırdatamıyorum.
He, uh, fell to the floor.
Yere düşmüş.
Did you, uh, hit your head when you fell?
Düşünce kafanı çarptın mı?
No. I did have a couple drinks, though, before I fell... just in case that makes a difference.
Hayır, düşmeden önce birkaç bira içmiştim.
Uh, no, I fe... I fell off my bike last week.
Hayır, geçen hafta bisikletten düşmüştüm.
We fell hard and fast, but I want to stand by her.
Çok çabuk aşık olup evlendik ama yanında olmak istiyorum.
I nearly fell off the scaffolding.
Neredeyse iskeleden düşüyordum.
But that all fell apart a little bit when we was at the hostel, but I'm not gonna give up.
Biz şu yurtta kalırken her şey darmadağın oldu, ama vazgeçmeyeceğim.
Oh, babe, one of the tiles just fell off the wall in the bathroom where I was cleaning it.
Ay, bebeğim banyo fayanslarından biri yere düştü, ben temizlerken.
My shoes fell apart.
Ayakkabılarım yırtıldı.
- They fell apart again?
- Yine mi yırtıldı?
A building fell on her, and it fell on you, and you... you should be dead.
Üzerine bir bina çöktü ve sen de altında kaldın ve sen... ölmüş olmalıydın.
Before the roof fell in, Marigold said, "He's here. We have to go."
Çatı çökmeden önce, Marigold, "O burada.Gitmeliyiz" dedi.
I told the doctors I fell.
Doktorlara düştüğümü söyledim.
And we had planned to have an annulment, but once we fell more in love, we thought that it might be wonderful to reveal it to our families after we were married again.
Fesih etmeyi de düşündük ama birbirimize daha çok aşık olunca bir kez daha evlendikten sonra ailelerimize duyurmanın harika olacağını düşündük.
And you said that you fell in love with me because of me wanting to help other people.
Sen de başkalarına yardım etmek istediğimden dolayı bana aşık olduğunu söylemiştin.
You were that same empathetic, brilliant man that I fell in love with.
Aşık olduğum zeki ve empatik adam gibiydin.
The job fell through.
- İş suya düştü.
"I fell asleep, we had guests", and... stuff like that.
Yok "Uyuyakaldım, yok" Eve misafir geldi, kabul etmiyorum.
I fell asleep.
Uyuyakalmışım.
We already fell into it. She played us.
Zaten tuzağa düştük.Bizimle oynadı.
Hey, guys. What do you think would happen if you fell from this height?
Arkadaşlar, bu yükseklikten düşersek ne olur sizce?
It fell apart before it even started.
Daha başlamadan bitti.
I'm sorry that mess fell in your lap.
Sana denk geldiğine üzüldüm.
I don't care if she fell off a rainbow with a pot of gold, pizza in each hand, legs spread, beer coming out her arse.
Gökkuşağından düşmüş altın bir amı olsa bile umrumda değil, Bacaklarının arasından bira fışkırırken ellerinde pizza olsa bile.
What if you fell?
Aşağı düşsen ne olacaktı?
The tears fell down down down his cheekbones
Gözyaşları süzüldü süzüldü süzüldü elmacık kemiklerinden ~
You remember why you fell in love with them in the first place, but that usually comes with time.
İlk başta neden aşık olduğunu hatırlarsın ama bu genellikle zamanla olur.
And then I met your dad, had you... and everything just kind of fell into place.
Sonra babanla tanıştım. Her şey bir anda tepa taklak oldu.
- I heard a gunshot. - He fell in?
Silah sesi duydum.
You're the one that fell, not me.
Ama yere sen düştün, ben değil.
Rose and I were 19, both skaters and she fell hard for him.
Rose ve ben 19 yaşındaydık, ikimiz de patenciydik ve Rose, Mickey'e aşık oldu.
Let me guess, he fell for you.
Dur tahmin edeyim, o da sana aşık oldu.
When I fell, I fell hard.
Ben hissedersem, sapına kadar hissederim.
Gloria had a terrible dream where you fell from a great height and died.
Gloria rüyasında, senin çok yüksek bir yerden düşüp öldüğünü görmüş.
So when I came out here, I sort of fell in love with the silence.
O yüzden buraya geldiğimde sessizliğe âşık oldum.
They fell in love.
Âşık olurlardı.
She fell asleep at the wheel, driving home from set at 5 : 00 in the morning.
Sabaha karşı beşte eve giderken direksiyon başında uyuya kalmış
The crew member who fell asleep at the wheel driving home after Jordan kept the crew shooting all night?
Jordan geç saatlere kadar çalıştırdıktan sonra eve dönerken uyuya kalan çalışan mı?
Who fell asleep at the wheel after Jordan kept the crew working all night.
Jordan ekibi tüm gece tuttuktan sonra kim direksiyon başında uyuya kaldı?
I was really young. And then I fell into the foster system, then I bounced around here and there for a bit until Siobhan adopted me.
Sonra koruyucu aile sistemine dahil oldum ve oradan oraya atlayıp durdum ta ki Siobhan beni evlat edinene kadar.
You fell down the stairs and bumped your head.
Merdivenlerden düşüp kafanı çarptın.
One night, the nurse fell asleep, so we snuck out of the ward.
Bir gece, hemşire uyuyakaldı. Biz de koğuştan kaçtık.
Oh, we were celebrating, and I fell asleep.
Kutlama yapıyorduk ve uyuyakalmışım.
Shiva - - she fell into one of the concrete moats in her exhibit.
Shiva, teshir yerindeki beton hendeklerden birine dusmustu.
Sis fell behind on points, so I asked her to marry me.
Kiz kardesi puan toplamada geri kaldi, ben de ondan benimle evlenmesini istedim.
I fell.
Düştüm.