Fix her перевод на турецкий
1,506 параллельный перевод
Can someone fix her ribbon?
Birisi, onun kurdelesini düzeltebilir mi?
She asked me to fix her dress.
- Elbisesini düzeltmemi istedi.
Bring her in. We'll fix her.
Onu buraya getir.
Bring her in. We'll fix her.
Biz hallederiz.
Jesse James, you're gonna have to fix her - clean it, dress it.
Jesse James, onu düzeltmek zorundasın. Temizleyip giydireceksin.
I promised my wife I'll do everything I can to fix her.
Karıma onu iyileştirmek için her şeyi yapacağıma söz verdim.
If she wants to outlive Castro, we need to fix her heart.
Kastro'dan daha fazla yaşamak istiyorsa, kalbini düzeltmemiz lazım.
I HAVE HALF A MIND TO FIX HER UP WITH MY TRAINER.
Onu antrenörüme ayarlamayı düşünüyorum.
Just fix her up with someone she'll hate, someone totally wrong for her.
Ona hiç uymayan, ondan nefret edeceği, tamamen yanlış birini ayarla.
That you agreed to fix her friend for free?
Onun arkadaşını bedava ameliyat etmeyi kabul ettiğini!
One woman, she asked the Host to fix her necklace, it almost broke her neck.
Bir kadın, Hizmetkar'dan kolyesini tamir etmesini istemiş. Neredeyse boynunu kırıyormuş.
She came to fix her cell phone.
Cep telefonunu yaptırmaya getirmişti.
when a woman tells a man about her feelings, She doesn't want him to fix her.
Bir kadın bir erkeğe hislerinden bahsettiğinde, kendisine yardım etmesini istemez.
Quit trying to fix her up with Fly Mutant.
Ona Mutant Sinek'i ayarlamaya çalışmayı kes artık.
She was hurt so bad, they couldn't fix her.
Çok kötü yaralanmış ve onu iyileştirememişler.
Rose finally came to fix her hair!
Seferberlik vakti ; Rose saçını yaptıracak. Her şeye ara verin!
You can't fix everything out there.
Her şeyi düzeltemezsin.
Don't try and fix this, Betty. I lost her. I'm not trying to fix it.
Daniel'ın ofisinin önünden geçip dururken görüştüğün şu adamla planların olduğundan bahsediyorsun.
I used to think that if I could just understand absolutely everything there is to know about schizophrenia, then I'd somehow be able to fix it.
Şizofreni hakkında bilinebilecek her şeyi öğrenirsem,.. ... bir şekilde tedavi edebileceğime inanırdım.
Now stop it.You can't fix everything.
Artık kes şunu. Her şeyi düzeltemezsin.
So fix her leg.
O yüzden ayağını düzeltin.
I can fix everything that's broken.
Bozduğum her şeyi düzeltebilirim.
jenny, fix my dress, and all is forgiven.
Jenny. Elbisemi tamir et, her şey unutulsun.
Do you think you can fix her?
Sence onu tedavi edebilir misin?
Fix what you've done to me!
Bana her ne yaptıysan düzelt şunu!
We always fix it.
Her zaman halletmeyiz.
We're going to have a location fix on him any second.
Nerede olduğunu her an tespit edebiliriz.
Maybe if we work together, we could fix it, you know?
Belki beraber çalışırsak, her şeyi düzeltebiliriz.
- It's Mikey instigating it anyway. Fix it with Mikey.
- Her ne yapıyorsa onu Mikey kışkırtıyor.Mikey ile konuş.
I don't need you to fix everything?
Her şeyi düzeltmeye çalışman gerekmez.
FIRST TIME SHE GOT HER HEART BROKEN. FIX IT.
İlk kez kalbi kırıldığı zamanda hazırlıklı değildim.
Yeah, but now I'm gonna have to hear Audrey gloat about her fix-up success.
Evet, ama şimdi de Audrey'nin çöpçatanlık başarısı hakkında böbürlenmesini dinlemek zorunda kalacağım.
I left the garage unlocked, and I've tried like crazy to fix things, but now it's up to you.
Ama düzeltmek için çok çalıştım. Artık her şey sana bağlı!
He / she has to return and to fix it, ok?
Gidip her şeyi kendiniz düzeltmeniz gerekiyor tamam mı?
We can fix everything
Geri kalan her şeyi halledebiliriz.
Champ, when I figure that out, maybe I can fix it.
Şampiyon, bunu bir bilsem belki her şeyi yoluna koyacağım.
He only stayed around long enough to leave her mom in a fix.
Kızın annesini zor durumda bırakmak için orada yeterince uzun kalmış.
Any jackass can fix that thing.
O şeyi her aptal tamir edebilir.
All right, if you're supposed to help me, if you're supposed to impart some great wisdom that's gonna help me fix everything please do it now.
Pekâlâ, eğer bana yardım edeceksen eğer her şeyi yoluna sokacak, bana yardım edecek engin bir irfanın varsa... Lütfen şimdi göster.
He can fix most anything.
Her şeyi tamir edebiliyor.
A baby is not going to fix everything.
- Sen de... - Bebek her şeyi halletmez.
Because when he lost his job, she thought, maybe with the severance he gets, he could help her fix up the hotel and all.
İşini kaybettiğinde, Latife alacağı tazminatla oteli toparlamasına yardım edeceğini düşünmüştür.
Oh, well, fix it for her.
Sen de ona sapla.
The truth may not always lead us down the path we want but it's the only way to fix this place.
Gerçek bizi her zaman istediğimiz yoldan götürmeyebilir ancak burayı düzeltmenin tek yolu o.
I'm gonna fix it.
Her şeyi düzelteceğim.
But they say you lot can fix anything.
Ama onlar senin her şeyi düzelteceğini söylediler.
That would fix everything, huh?
Her şeyi düzeltecek mi?
I told her I'd fix it.
Tamir edeceğimi söylemiştim.
- Sir, is everything okay? You need to fix this!
- Bayım, her şey yolunda mı?
And you fix everything.
Ve sen her şeyi düzeltirsin.
I don't need youto fix every boo-boo.
Yaptığım her hatayı düzeltmek için sana ihtiyacım yok.
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
hero 275
heroine 19
hers 94
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
hero 275
heroine 19
hers 94
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here we are 2264
here it is 2313
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here we are 2264
here it is 2313