Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ F ] / For every

For every перевод на турецкий

14,785 параллельный перевод
If I don't have that seal back in my possession by the time the last of these railroad ties hit the ground, it's gonna be 50 lashes for every single one of you.
Son kütük yere düştüğünde o mühür bana hala gelmemiş olursa her biriniz 50 kırbaç yiyeceksiniz.
Delicious. I ate them for every meal.
Her öğünde onlardan yemiştim.
Maybe, I'll, uh... I could get one of those, like, teardrop tattoos for every person I've killed.
Veya belki öldürdüğüm her adam başına bir tane şu gözyaşı dövmelerinden yaptırabilirim.
Am I to blame for every misfortune on this earth?
Bu dünyadaki her talihsizlik yüzünden ben suçlanacak mıyım?
I got it on my Ascension Day, a circle for every Natblida that died
Kumandan olma günümde yapıldı. Kumandan beni seçtiğinde her ölen NightBlood için bir çember.
We gonna have to fight for every step.
Her kilometresi için savaşmamız gerek.
CALLAHAN : Not before I see the papers for every nigger in here.
Buradaki her zencinin belgesini görmeden gitmiyoruz.
For every runaway confined to the Georgia County Jail or delivered to the Macon Plantation, a reward of $ 1,000 plus reasonable expenses will be promptly paid.
Georgia hapishanesine ya da Macon Çiftliğine teslim edilecek her bir köle için ödül 1000 dolar artı masraflar anında ödenecektir.
Lexa had markings on her back for every life she took at her conclave,
Lexa'nın konseyde aldığı her can için sırtında bir dövme vardı.
For every professional clown, there's 100 hacks with a red nose and a wig waiting to do the job.
Her profesyonel palyaço için dışarıda iş bekleyen 100 tane korsan kırmızı burun ve peruk var.
For every action, there is a ripple sent through time.
Her eylemin zamana yolladığı bir dalgacık var.
He's got fake student IDs for every high-end college in town.
Şehirdeki her üniversite için sahte öğrenci kimlikleri var.
I mean, pieces of paper going missing every once in a while? For the most part, they turned up.
Tamam, arada bir bazı evraklar kayboluyordu ama çoğunlukla ortaya çıkıyorlardı.
Your rules have changed every time it was convenient for you.
Kurallarınızı her seferinde işinize yarayacak şekilde değiştirdiniz.
I've got teams in every woods within 50 searching for the bastard that took him.
80 km içindeki her ağaçlıkta onu alıkoyan piçin arayan ekipler var.
Every day... for over seven years, to be specific.
Her gün tam olarak yedi yıldan fazla.
These hooks are gonna be ready for a quick run, every night.
Bu kancalar her gece hızlı bir git gel için burada olacak.
It's not every day we find A poet of this category, in our house. For me, it was a miracle.
Evimizde her gün bu tarzda bir şair bulamıyoruz.
Every Redhat in the bloc is about to come gunning for us.
Bloktaki tüm kızıl bereliler bizi aramaya başlamıştır.
I cut every board, drove every nail, lived there for five years.
Her tahtasını kestim. Her çivisini çaktım ve 5 yıl boyunca orada yaşadım.
I did this every weekday for three years.
Üç yıl boyunca her hafta sonum böyle geçti.
I want you checking every blade of grass for evidence.
Her cam parçacığının kanıt için kontrol edilmesini istiyorum.
I want every badge in this city looking for him.
Şehirdeki her polisin onu aramasını istiyorum.
There comes a time in every Rodeo Bull's life when it's time for him to acknowledge that he's now just a no-good, worthless piece of dog meat.
Her rodeo boğasının belli bir zaman geçtikten sonra artık işe yaramayan ve değersiz bir et parçasından farksız olduğunu kabul etmesi gereken bir zaman gelir.
How is it possible to lie with a man every night for years and not know who he is?
Yıllardır beraber olduğun bir adamın ne olduğunu nasıl bilmezsin?
- Hmm. - But for some reason, every time I go out for those roles, man, I never get'em.
Ama nedense o rollerin hiçbiri bana düşmüyor.
Every woman wishes for a husband like this... but very few have the courage to love such a man
Her kadına böyle bir koca nasip olması dileğiyle. Ama böyle adamları sevmeye çok az kişi cesaret eder.
I just wanna tell you that I'm gonna be getting drunk here every night for the rest of my life.
Bundan böyle hayatımın her gecesini burada sarhoş olarak geçireceğim.
You can take these every 8 hours for the pain.
Ağrı için sekiz saatte bir alabilirsin.
Every man is a junkie for something.
Her erkek bir şeye bağımlıdır.
Oh, do you know how many people walk in here every day looking for just such a thing?
Buraya bunun için hergün ne kadar insan geliyor haberin var mı? Eminim onlarcadır.
No,'cause someone's been borrowing it every day for two weeks.
Hayır. Çünkü biri, iki haftadır her gün benim diş macunumu kullanıyor.
Every elementary school for 50 miles used to come here for field trips.
80 kilometre çapındaki tüm ilkokullar eğitim gezisine buraya gelirmiş eskiden.
Those windows up there let us see for miles in every direction.
Yukarıdaki pencerelerden her yönü, kilometrelerce görebiliyoruz.
Every day I don't bring charges, we lose leverage, and the deal gets better for him.
Ona suçlamada bulunmadığım her gün bizim aleyhimize ve onun da lehine işliyor.
The innocent timecard-punching factory employees humping it out of bed every day for their families.
Kartlarıyla giriş çıkışlarını basan, masum fabrika işçilerini.. .. her gün aileleri için yatakalarından sürünerek çıkanları..
I will pray for you every day.
Senin için her gün dua edeceğim.
Hugo, I'm calling in every favor for this fight.
Hugo, bu dövüş için elimden geleni yapıyorum.
He would waltz in here every week for rusty's diabetes shot and he would hold rusty high over his head and he would talk about his two sons, yeah.
O her hafta burada Rusty'nin diabete aşısı için..... vals yapardı. O Rutsy'i başının üstünde tutardı. O'nun iki çocuğu hakkında konuşurdu, elbette.
Take her out for a ride every single day.
Her gün çıkartıp sürüyorum.
That's it, kind of like killing every man, woman, and child in Mount Weather was best for yours.
- Evet, tıpkı Weather Dağı'nda kadın, çocuk demeden herkesi öldürdüğünüz gibi.
Every station had a pulsed inductive thruster for maneuvering.
Her istasyonda manevra için darbeyle harekete geçen itici vardı.
It's chops and spuds for breakfast every day now, old man.
Artık her gün kahvaltıda pirzola ve patates yenecek ihtiyar.
Unlike many of the other mammalians, and rather remarkably, members of the vulpes genre are found on every continent, save for Antarctica.
Diğer pek çok memelinin aksine bu tilki türü dikkat çekecek ölçüde Antarktika hariç her kıtada bulunur.
So, I am grateful to each and every one of you for coming out and showing your support today.
Bugün buraya gelip bana desteğini gösteren herkese minnettarım.
But her mother knows, because in every atom of their body, they know what's right for their children and for their families.
Ama anneler anlıyor. Çünkü vücutlarında her atom zerresi çocukları ve ailesi için neyin en iyi olduğunu biliyor.
He visited you every single day for four years.
O dört yıldır her gün sizi ziyaret eder.
We know how your army cowered in the canyons for weeks, surrounded by the Chagataids and how you cried for help in every direction.
Ordunun haftalarca, Çağataylarca kuşatılmış vaziyette kanyonlara pustuğunu ve her tarafa yardım için nasıl ağlandığını biliyoruz.
The House of Ögödei has lorded the favors it's bestowed on every house represented here... for generations.
Ögeday Hanesi, burada temsil edilen her haneye nesiller boyunca iyilik etti.
Every day he sits by the shrine in the hope... that one day, she'd pass by and feel sorry for him.
Her gün umutla mabedinin başına oturuyor ve bir gün Sultan'a böyle üzülürken ölüp gidecek.
That's why we need to formulate a proper plan to catch him, not just... chase down every hunch you get and hope for the best.
İşe bu yüzden onu yakalamak için uygun bir plan hazırlamalıyız. Sadece her önsezinin peşinden gidip en iyisini ummamalıyız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]