Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ G ] / Give it to him

Give it to him перевод на турецкий

2,494 параллельный перевод
" If you see Fergus first, please give it to him – nobody else.
" Fergus'u ilk gördüğünde bunu ona verirsin.
If he wants Belgian water give it to him.
- Hayır. - Bırak Belçika suyunu içsin. - Teşekkürler, Ruben.
Let's give it to him.
Verelim madem.
Give it to him.
Ver hadi.
And I'm inclined to give it to him. Rathborne has killed five that we know of, including the mother of one of my people.
Rathborne, aralarında bizim elemanlarımızdan birinin annesinin de olduğu beş kişinin katili.
Why don't we just give it to him?
Neden kitabı ona vermiyoruz ki?
- Wait, why did you give it to him?
Neden ona verdin?
Why don't you give it to him?
Neden siz vermiyorsunuz?
What happens if I don't give it to him?
Bunu ona vermezsem ne olur?
Can I give it to him?
Verebilir miyim?
Please give it to him before he finishes that speech.
Lütfen konuşmasını bitirmeden önce ver.
He's going to flip when I give it to him for his birthday.
Doğum gününde onu verince aklını oynatacak.
Give it to him.
Silahını ona ver.
Give it to him!
- Silahını ona ver.
Don't give it to him.
Ona verme.
Give it to him.
Bunu ona ver.
If Marvellous Mervyn wants the next big thing, then we have to give it to him.
Eger muhtis Mercin yeni bombanin pesindeyse, ona bunu vermeliyiz.
We are here to give it to him.
Onu vermeye geldik.
There's enough there for a tip, but careful when you give it to him.
Orada bahşişe de yetecek kadar var verirken dikkatli ol.
Just give it to him.
- Ver.
Just give it to him.
Ver.
You'Il...? You'll give it to him?
Ona verir misin?
Give it to him, baby!
Yapıştır bir tane, bebeğim!
Give it to him.
CD ver ona.
Laxmi, give it to him.
- Laxmi, ver şunu ona.
Give it to him.
Ona verebilirsin.
If Molesley deserves the first prize for his flowers the judges will give it to him.
Molesley, çiçekleri için ödülü hak ediyorsa, hakemler ona verir. - Cüret edemezlerdi.
Just give it to him.
Ver gitsin.
Give it back to him.
Bunu ona geri götür.
Somehow, Father got that ring, and it must've been a sign that he intended to give the King, but they silenced him before that could happen.
Bir şekilde o yüzük babamın eline geçmiş ve bence bu, Kral'a ulaştırması gereken bir kanıttı ama bunu engellemek için onu susturdular.
I'll just give him a kiss to see the noise it makes.
I'll just give him a kiss to see the noise it makes.
Then I thought to give and make calls is it possible with your girls want to come to him.
Ben de seni aramayı düşündüm belki kızlarla gelip bir daha bakmak istersiniz.
Well, maybe it's God's will I give SAMCRO a ring-up, and tell'em the boy's gone'cause the priest gave him away to a pair of loving arms.
Belki de Tanrı, SAMCRO'ya telefon açıp rahibin, çocuğu bir çift sevecen kucağa verdiğini söylememi ister.
Well, if this all works out, I promise i'll give it back to him as soon as possible.
Eğer bu iş sonuçlanırsa, ona hemen geri vereceğime söz veriyorum.
If you give him the order, if you tell him to kill perry, he'll do it.
Eğer senden gelirse ona Perry'yi öldürme emrini sen verirsen, bunu yapacaktır.
We'll give it to him.
Biz veririz.
So now he wants his pound of flesh, and you don't have it to give him.
Yani, şimdi kendi payını istiyor ve sende ona verecek para yok.
What I would give to fight him once... seeing as how it's impossible without a time slip or something.
Önünle bir kez olsun dövüşmek isterdim... Fakat, zaman yolculuğu vb. şeyler imkânsız olduğuna göre...
He asked me to promote the show for him, to give him a quote for a press release, to send it to my mailing list, to post it on my website, and really, to validate what he was doing.
Benden serginin reklamını yapmamı istedi. Basın bildirisinde benim sözlerime yer vermeyi istedi. E-posta listemdekilere göndermemi ve web sitemde yayınlamamı istedi.
48 hours in the box, I never got him to give it up.
48 saat sorguladım, konuşturamadım.
So, I pushed down what my gut said, I give him a cream puff 18 months, banged it down to time served.
Bu durumda, içimdeki sesi dinledim, ona rahat ve gözlerden uzak geçirebileceği 18 ay ceza verdim.
And even if we did manage to keep him alive, it's unlikely that we could give him any kind of normal life.
Ve onu yaşatmayı başarsak da ona hiçbir şekilde normal bir hayat veremeyiz.
I mean, if i give him to you guys, It's still my baby,
Eğer onu size verirsem o hala benim bebeğim olacak.
It's OK to give him this much medicine when we don't know what's wrong?
ilaç vermenin doğru olduğundan emin misiniz?
Blew through it right in front of me, so I had to hit the blue tops, give him a ticket.
Tam önümde kırmızı ışıkta geçti. Sireni yakıp cezasını kestim.
Prentiss wouldn't even give him a chance to make it square.
Prentiss kendisini kanıtlaması için ona bir şans bile vermemiş.
But then I came here, and I did well, and I didn't want to give it up, so I told him no... and he married someone else.
Ama sonra buraya geldim ve iyiydim ve işi bırakmak istemedim, böylece ona hayır dedim ve o başkasıyla evlendi.
But it wouldn't be until 1887 at the Case School of Applied Science in Cleveland, Ohio, that Michelson would finally build a machine sensitive enough to give him some definitive answers.
Fizik dünyasında meşhur olacak deneylerden birini yönetmek için
Understanding why it appealed to him helps give us an insight into how he managed to solve this great problem.
Onu neyin cezbettiğini anlamak, onun bu büyük problemi çözmeyi nasıl becerdiğini anlamamıza yardım edecek.
Give him the address to my old cover apartment at echo park, but I need a few days to set it up.
Ona, Echo parktaki eski gizli dairemin adresini ver ama ayarlama için bir kaç güne ihtiyacım var.
Look, I was trying to give him some time to tell mom, and he hasn't done it.
Söylemesi için biraz zaman verdim ama söylememiş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]