Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ G ] / Go on through

Go on through перевод на турецкий

763 параллельный перевод
I think you mean you simply don't love me enough to go on through with it.
Sanırım beni benimle olacak kadar sevmediğini anlatmaya çalışıyorsun.
Very well, sir. Go on through.
- Peki efendim, Geçebilirsiniz
Okay, drop in and go on through there, friends.
Tamam arkadaşlar, içeri girin ve kafanıza göre takılın.
We all decided to go on through.
Kasabadan geçmeye karar verdik.
Go to the offices on the first floor, then down through the ceiling.
Birinci kattan ofise gir, sonra da aşağı in.
Then go out through the front.
Ön kapıdan çıkın o zaman.
You took this on for our cause and you've got to go through with it.
Davamızı kabul ettin, sonuna kadar sürdürmen gerekir.
I'll go through life with you on one suitcase, if you give me the chance.
Eğer bana o şansı verirsen tek bir valizle seninle hayatımı geçiririm.
When I get through with you, you'll go back to your packing case on the city dump and relish it.
Seninle işim bittiğinde... şehir çöplüğündeki sandığına dönüp oranın keyfini çıkartacaksın.
We'll follow our original plan and go through the front.
Planımıza sadık kalacağız. ve ön tarafa geçeceğiz.
Do you want me to go through life remembering that I ran out... on one of my two best friends?
Hayatımı, en iyi iki dostumdan birini yüz üstü bıraktığımı... hatırlayarak sürdürmemi ister misin?
If two people wanted to go on honeymoon, they could take the boat to New Orleans... and motor right up through the South to our home.
İki kişi balayına çıkacaksa New Orleans'a kadar gemiyle gelip oradan güneye arabayla gelmeli.
I got to be the first to go down and congratulate the cowboys... on getting through to Abilene.
Abilene'e geldikleri için kovboyları ilk kutlayan... ilk ben olacağım.
In case that bonus doesn't go through... he wanted me to persuade you to give him at least an advance on his monthly check.
Bu bonusun kuruldan geçmeme ihtimaline karşın aylık maaşının yanında bir avans vermeniz için sizi ikna etmemi istedi.
No more than a symbol of the greed and cruelty and lust for power that have set men at each other's throats down through the centuries and the struggle will go on, Watson for a pearl, kingdom,
Açgözlülük, acımasızlık ve güç tutkusu simgesinden başka bir şey değil. Bunlar insanların yüzyıllarca birbirlerinin boğazlarına sarılmalarının nedeni. Ve bu mücadele sürecek, Watson, bir inci için, krallık için, belki dünyaya egemen olmak için.
So from now on, you are Don Sebastian, and you have to go through with it.
Yani, şu andan itibaren, sen Don Sebastian'sın ve gereken her şeyi yapacaksın.
It's something everyone has to go through on their own.
Herkesin kendi hayatında yapması gereken bir şeyler vardır.
Hold on. You can't go through.
Giremezsiniz.
And on a pretext like that, you go through the joint... handle the gun, collect or steal anything you can... and finally get around to calling us.
Böyle bir mazeretin olunca da mekana dalabiliyor silaha dokunup, canının istediğini alıyor yahut çalıyor sonunda da bizi arıyorsun.
Through the long night the strenuous work goes on. Up and down go the nets... up and down... until dawn breaks over the hills.
Kayıklar Capo Mulini'den dönene kadar ağlar bükülerek ve düzelerek gelip gidiyorlar.
Go on like this and you'll be through in 100 years!
Böyle devam ederseniz 100 senede bitirirsiniz.
You sure you want to go through with this? Come on!
Bunu tekrar etmek istediğine emin misin?
"After I got her on the lake, I couldn't go through with it."
"Onunla göle açıldıktan sonra düşündüğümü yapamadım."
We have a thousand photos to go through... and from here on in, it's anybody's guess.
Bakılacak 1000'e yakın resim var... Sonrasını kimse bilemez.
You can't go through life on Wheaties alone.
Mısır gevreğiyle yaşanmaz.
We go out to the left, and we come back through Post Six on the right.
Sola doğru çıkacağız ve sağdaki 6 nolu mevkiden geri döneceğiz. - 6ncı mevkide her şey yolunda mı?
If you're through in town, go on back to Ladder.
Ladder'a geri dönebilirsin.
Go right on through'em.
Üzerlerine sür.
Go through the double doors to the first door on your left.
Çift kapıdan geçerek soldaki ilk kapıdan girin.
My mother would always go through my pockets and... my pants were on the bed that night... so she came in and swiped the money...'cause the next day it was gone
Annem hep ceplerimi kontrol ederdi. O gece pantolonumu yatağın üzerine bırakmıştım. Tabii o da odama girip parayı aşırdı çünkü ertesi gün parayı bulamadım.
Temper like that, and one of these days you'll find yourself riding through town with your belly to the sun, your best suit on, and no place to go but hell.
Bu sinirle bir gün kendini... sokakta üstün başın dağılmış halde... saklanacak delik ararken bulacaksın.
Go through on your side.
Yanlamasına geçeriz.
Come on, go run through the house!
Hadi, evin her köşesini dolaş!
" He's learned through the years how to go on manipulating the situation.
Artık dava konusunda iyice kaşarlandı, dedi.
Go straight through town till you see a little hotel on your left.
Şehrin içinden solunuzda küçük bir otel göerene kadar gidin.
I could go through this dirt here like the bit on an end of an auger.
Ben bu toprağı matkabı kuma dayamış gibi delebilirim.
You can't gear a country's economy for war for 20 years then slam on the brakes and expect the transition to go like grease through a goose.
Yirmi yıldan beri savaş ekonomisi ile... yönetilen bir ülkede, ekonominin frenlerine bastığın zaman bütün geçişin... tereyağından kıl çeker gibi olmasını bekleyemezsin.
He believes that when we die... our souls go on until they're reborn again through love.
Öldüğümüzde yalnızca aşktan oluşan bir varlık oluncaya kadar ruhlarımızın tekrar tekrar dünyaya geleceğine inanır.
It seems I never get a chance to go through them at the office Oh Catchin'up on your readin', then, huh?
Onları burada gözden geçirme fırsatım olmamıştı Okuyamadığın zamanı mı telafi ediyordun?
And now he has ordered my first prefect Kittler, under threats, to go with the other choir, and left me to learn of it through this Krause, whom he wants to impose on me with force as first prefect.
Ve şimdi Başkan Kittler beni tehdit ediyor, ve başkan olmasından güç alarak bana bir şeyler dayatan Başkan Krause'nin emri altında diğer koroyla çalışmaya zorluyor.
Come up to my office and go out through the front of the house.
Ofisime gel ve ön taraftan çık.
A dame quits on you... and you go through all this trouble for her.
O işi bırakıyor, ve sen de bunca zahmete mi giriyorsun?
You saw how the black man has waited... to go through the appropriate legislation or wait on your existing government, as you say.
Ne kadar beklediğini gördünüz.
Walk on the sides of the road if you're going to walk through here. Let's go.
Buraya gelecekseniz yolların kenarlarından yürüyün.
- Go on through.
- Geçin.
I want to go skiing, go dancing, go to the beach, ride through Europe on a motorcycle.
Kayak yapmak, dans etmek, sahile gitmek, Avrupa'yı motorsikletle gezmek istiyorum.
( man ) Salerno, if you go in on a boat, you look at the mountains that hem you in and the passes through which you go.
Salerno'ya bir bot içinde gidiyorsanız sizi ve geçeceğini geçitleri kuşatmış dağları görürdünüz.
I'm judging only on part of today, but if this is how you go about your work. - - I'd say you'd be lucky to get through a whole day.
Bu geceye bakarak fikir yürütüyorum ama isinizi böyle yapyorsanz, bence günün sonunda hala yasyor olabilmeniz bir mucize.
- Down the road, the pub's on the right, and I go through the manor house gates, to the end of the lane.
- Evet, yolda gelirken gördüm. Belki de yolun sonundaki kapıyı kullansam daha iyi olur değil mi? Evet.
We go through a harder way... because you have to do it on a human body.
Biz daha zor bir yoldan gidiyoruz çünkü bunu insan vücudunda yapıyoruz.
You go up the stairs, sir... and through the first door on your right.
Merdivenlerden çıkın bayım... ve sağınızdaki ilk kapıdan girin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]