Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ H ] / He goes

He goes перевод на турецкий

8,358 параллельный перевод
And there he goes.
Ve işte gidiyor.
And then the DA offers a plea, and he takes it, and he goes to jail, not because you lied, but because he's guilty.
Narkotik ona anlaşma önerir, o da anlaşmayı kabul eder ve hapishaneyi boylar ama sen yalan söyledin diye değil kendisi suçlu olduğu için.
And he goes this awful colour and he just spews everywhere.
Sonra bu korkunç renge döndü ve her yere kustu.
Yeah, there he goes!
Evet, işte orada!
There he-There he goes.
Orada... Uçuyor.
Where I go, he goes.
Ben nereye gidersem o da gelir.
He goes to the office.
Ofise gidiyor.
He went to see where he goes.
Görmeye gitti. Hep oraya gider.
So he goes into the kitchen, and instead of looking in the refrigerator for his usual, you know, after-school treat, he helps himself to his father's sawed-off shotgun.
Bu yüzden, mutfağa.. ... buzdolabına bakmak yerine.. ... bilirsiniz, okuldaki tehditler için sakladığı..
He goes out every day, comes back every night.
Her sabah açılıyor, her gece de geri dönüyor.
He goes with the tide.
Akıntıya göre hareket ediyor.
Okay, then your theory is that he gets up at 6 : 30, and he goes to Lippitt Park, and he goes up to a total stranger, and he drops poison in the juice of a total stranger.
Yani, senin teorine göre 6 : 30'da kalkıyor, Lippitt Park'a gidiyor ve hiç tanımadığı bir yabancıya yaklaşıyor ve hiç tanımadığı bir yabancının meyve suyuna zehir katıyor.
He goes to mass every day.
Her gün ayine gidiyor.
And there he goes.
İlerliyor.
He goes for Rees.
Rees'e yöneldi.
He is one of those boxers who, uh, has no doubt at all in his mind when he goes into the ring, that he's going to be the dominant character.
O aklında hiç soru işareti olmayan boksörlerden biri baskın karakter olacağını biliyor.
He goes down in the first to a straight right hard, and we're sort of metres away. You sort of hear the "thup", you go "thup". Down he went, and we just went...
Neredeyse ilk düz vuruşta yere düştü biz metreler ilerideydik neredeyse düşme sesini duyduk, şaşkına döndük, yere düşmüştü...
Wherever he goes, I want you to go.
Nereye giderse gitsin, ı gitmek istiyorum.
He goes, he dies.
Giderse ölecek.
If he goes, they won't let him come back.
Giderse, geri gelmesine izin vermezler.
He goes to school and he looks like the devil's inside his body.
Okula gittiğinde tam bir canavara dönüşüyor.
Who's gonna notice if he goes missing?
Kaybolursa kim fark eder?
She says all right, and she goes into the bath and he is waiting.
Kadın "Peki" der ve banyoya girer. Adam beklemeye başlar.
Jack Nicholson's nose was wacked but he goes to the wife and says
Jack Nicholson'un burnu fena dağılıyor ama o gidip adamın karısına şöyle diyor.
Be as provocative as you can. So, he goes crazy.
Elinizden geldiğince tahrik edici yazın ki kafayı yesin.
That almost every evening he goes out walking... and if he comes across a fallen woman he stops and talks to her and gives her money.
Neredeyse her gece dışarı çıkıp yürürmüş ve bir hayat kadınıyla karşılaşırsa, durup onunla konuşur ve ona para verirmiş.
He goes with you.
Bu da seninle geliyor.
"Crime and Punishment"... the guilt eats away at him until he goes cray,
"Suç ve Ceza". Aklını kaçırana kadar suçluluk onu yiyip bitiriyordu...
He goes, "I only weigh about 80 pounds, and you're strong, you could do it."
"36 kilo falanım ve sen de güçlüsün. Yapabilirsin." dedi.
Likes to talk things through before he goes to bed.
Yatmadan önce olayları iyice konuşmayı sever.
Let's wait for a while, sir. There he goes again, sir.
efendim.
He goes away, someone's gonna come look for him.
Ortadan kaybolursa, birileri onu aramaya başlar.
The story goes that he'd watch every execution he'd ordered.
Söylenene göre kararını verdiği her idamı seyredermiş.
He comes and goes ;
Sürekli gelip gidiyor.
If everything goes right, he'll fly over the street and land on this 1 5-story building here.
Her şey yolunda giderse sokağın üstünden uçup bu 15 katlı binaya inecek.
But this man, he... He takes away Ivar's pain, and the boy goes back to sleep.
Lakin bu adam Ivar'ın acılarını dindiriyor ardından bebek tekrar uyuyor.
How about our son goes to school in the neighborhood he lives in?
Peki ya çocuğumuz mahallemizdeki okula gitse ne dersin?
Lord Wellington goes wherever he is needed.
Lord Wellington nerede ihtiyaç varsa oraya gider.
He breaks free. He almost goes down.
Sıyrıldı ve ayakta kaldı.
Right, and business goes as usual, - he just runs it from that jail.
- İş aynen devam edecek, hapisten yönetmeye devam edecek.
When Pablo goes down, and he will go down... you'll hear a knock at your door, and it'll be me.
Pablo yenildiğinde, ve yenilecek kapının çalındığını duyacaksın ve karşındaki ben olacağım.
Well, I tried to ask Jeeves but I don't think he's around anymore or else he just goes by Ask.
Aslında, Jeeves'a sormayı düşünmüştüm fakat pek kullanıldığını sanmıyorum, artık onun yerine Ask kullanılıyor.
Tomorrow's Thursday, so Jules bleaches her cute little'stache, Ellie gives Stan his weekly hug, and Travis says he's going to the gym but actually goes to the doughnut shop.
Yarın Perşembe, yani Jules minik sevimli bıyıklarının rengini açacak Ellie, Stan'e haftalık olarak sarılacak ve Travis spora gidiyorum deyip aslında donut almaya gidecek.
Well, let me know how it goes,'cause he seems really great.
Tamam bana nasıl gittiğini haber ver. Çünkü gerçekten mükemmel birine benziyor.
And if you don't give him the space to at least see where this goes, he's gonna hate you forever and you'll hate yourself.
Ve eğer bunun nereye gideceğini görmesi için ona fırsat vermezsen senden nefret edecek ve sen de kendinden nefret edeceksin.
Before he died, Nomar told me he was stabbed by Lobos's New York distributor who we believe goes by the street name "Ghost."
Ölmeden önce Nomar bana kendisini bıçaklayanın Lobos'un New York dağıtıcısı olduğunu söyledi sokaktaki adıyla "Ghost" olarak anıldığına inanıyoruz.
Couldn't keep his Peter in his pants and went and slept with a white woman. Then the fool goes and kills the white woman when he finds out that she has his bun in her nasty oven.
Sonra da o ahmak, kızın onun sıpasını taşıdığını öğrenince de gidip kadını öldürdü.
♪ with the children of the Sun ♪ Now he squeezes and the mustard goes all over his shirt.
Şimdi o sıkınca da tüm hardal gömleğinin üzerine döküldü.
Ugh, how come every time a guy goes sticking his dick someplace he shouldn't, it's complicated?
Bir adam sikini sokmaması gereken bir yere soktuğu her sefer nasıl karışık oluyor ya?
He just goes from girl to girl to girl.
O sürekli kızdan kıza atlıyor.
- When a general leaves his posting... and goes to work for Quantico on the same base... he still wields an enormous amount of influence. It doesn't matter when he left.
- Bir komutan, kışlasını terk edip aynı üsteki Quantico için çalışmaya gittiği zaman üste muazzam bir miktarda etkiye sahip olmaya devam eder.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]