He wants перевод на турецкий
30,139 параллельный перевод
We make this deal, you turn around and give Joe everything he wants and that son of a bitch wins again.
Anlaşmayı yaparız, Joe'nun istediği her şeyi ona geri verirsin ve o piç kurusu yine kazanır.
He gets to eat what he wants.
Ne isterse yer.
He wants to know what happened to Juliana.
Juliana'ya ne olduğunu bilmek istiyor.
Anything he wants to give me, I don't want it.
Bana vermek istediği her neyse, istemiyorum.
- He wants your money.
- Senden para istiyor.
He wants you to know it wasn't meant to be.
Kaderinin o olmadığını bilmeni istiyor.
- He wants you to know it's all right to be alone.
Yalnız olmanın iyi olduğunu bilmeni istiyor.
He wants to help, but he's running into
Yardım etmek istiyor fakat iş yerinde bazı
He wants to avoid a vote on clinical trials
Tıbbi oylama için oy kullanmaktan kaçınmak istiyor,
Now, he wants to destroy me too!
Şimdi de o beni mahvetmek istiyor.
And for once in his life, he's not gonna get what he wants!
Ve hayatında bir kez olsun, istediği şeye kavuşamayacak!
He wants to throw us an engagement party.
Nişan partisi düzenlemek istiyormuş.
- He wants revenge.
- İntikam istiyor.
And he wants all of Gotham to know that.
Tüm Gotham'ın da bunu bilmesini istiyor.
If he wants me dead, he should come here and do it like a man.
Beni öldürmek istiyorsa gelsin adam gibi öldürsün!
If Damon's still serving me, it's because deep down, he wants to.
Damon hala bana hizmet ediyorsa derinlerde bir yerde bunu istediği içindir.
He wants to meet up at the carnival.
Benimle karnavalda buluşmak istiyor.
- And he wants you to take over where he left off.
Kaldığı yerden senin devam etmeni istiyor.
I think He wants me to bring our jailbird back.
Sanırım kaçağımızı geri götürmemi istiyor.
Everyone thinks they know what he wants.
Herkes onun ne istediğini bildiğini sanıyor.
Still, between us, it's always nice to see a Winchester who can't get what he wants.
Yinede aramızda kalsın ama bir Winchester'ın istediğini alamadığını görmek hoşuma gidiyor.
But he wants to keep it a secret.
Ama sır olarak kalsın istiyor.
Oh, he wants it.
İstiyor.
He wants you. You want Alex.
O seni, sen de Alex'i istiyorsun.
He wants to know if I'm ready to come back.
Geri dönmeye hazır olup olmadığımı bilmek istiyor.
He wants me to go upstairs and to fuck him.
- "Üst kata gel ve sikiş benimle," diyor.
I am not gonna do what he wants anymore.
Onun istediklerini yapmayacağım artık.
What if he wants to have children?
Ya çocuk sahibi olmak isterse?
What if he wants them sooner than I do?
Eninde sonunda istediğinde yapabilir miyim?
He... he wants to know why it's worth some much.
O... neden çok değerli olduğunu bilmek istiyor.
And he wants the jewel.
Ve mücevher istiyor.
Bowie lives how he wants to live.
Bowie kendi istediği gibi yaşamak isterdi.
He does what he wants, and he doesn't care what people think.
İstediği şeyleri yapar ve insanların dediklerini umursamazdı.
He wants the jewel, even more than he wanted that Fabergé egg.
Fabergé yumurtasını istediğinden daha fazla mücevher istiyor.
And, now... he wants revenge on both of us.
Şimdi, ikimizden intikam almak istiyor.
The killer wanted us to find Piper's body together because we both killed Piper, and now, he wants revenge on both of us.
Katil, Piper'ın cesedini birlikte bulmamazı istiyordu çünkü Piper'ı beraber öldürdük. Şimdi ikimizden intikam istiyor.
Maybe her death brought him out of the woodwork. Maybe he wants revenge.
Piper'ın ölümü onu saklandığı yerden çıkarmış olabilir.
He wants to stop the government from working.
Hükümeti çalışamaz hale getirmeye çalışıyor.
He wants air cover for his family.
Ailesi için koruma istiyor.
This guy called me, he thinks he wants to do one of my stories.
Bir adam aradı, hikâyelerimden birini istiyor.
Recurrent theme is he wants people to face the consequences of what they say and do.
Tekrarlanan fikir, insanların söylediklerinin ve yaptıklarının sonucuyla yüzleşmesini istemesi.
He can wait. He wants me high.
Kafam güzelken daha çok ister.
He wants to play.
Oyun oynamak istiyor.
He wants to teach us a lesson.
Bize ders vermek istiyor.
He wants to play this game with the Home Minister of India.
Bu oyunu benimle oynamak istiyor.
I fear he wants to tap me for a loan.
Korkarım benden borç isteyecek.
And if you've never heard of him, it's because that's exactly the way he wants it.
Onun hakkına bir şey duymamışsanız bu duymamanızı istediği içindir.
He has a shady past, but he just wants to help.
Kirli bir geçmişi var ama sadece yardım etmek istiyor.
If God wants something done, he sends me, Uri.
Eğer Tanrı bir şeyin hallolmasını isterse... beni gönderir, Uri.
But if he really wants back in the slammer, then false confession's a criminal offense, correct?
Ama gerçekten hapse gitmek istiyorsan, yalan ifade vermek de bir suç, değil mi?
But he really just wants to walk you through your options.
Ama o, bundan sonra yapabileceklerin hakkında seninle konuşmak istiyor.