I'm asking you перевод на турецкий
7,927 параллельный перевод
What I'm asking is that you get her to sell that house.
Senden istediğim evi satması için aklına girmen.
What if I'm not asking you to condone it?
Ya senden göz yummanı istemiyorsam?
- I'm not asking you to.
- İstemiyorum.
Are you asking if I'm resentful?
Kızıp kızmadığımı mı soruyorsunuz?
I'm not asking you to take me back.
Beni geri almani istemiyorum.
I'm asking you to stay, Wylie.
Kalman? İstiyorum, Wylie.
I'm only asking'cause... I got a job that I think you might be good for.
- Soruyorum çünkü senin yapabileceğin bir işim var.
I don't have 70 grand laying around, if that's what you're asking.
Yastığımın altında 70.000 dolarım yok. Eğer sorduğun buysa.
Great. I'm on the job for five seconds and you're already asking me to lie to Carlos?
İşe başlayalı beş saniye oldu ve benden Carlos'a yalan söylememi mi istiyorsun?
I'm not asking you to lie, just to delay a bit.
Yalan söylemeni istemiyorum. Sadece söylemeyi biraz geciktir.
I haven't even had my first coffee break and you're asking me to play hooky?
Daha ilk kahve molama bile çıkmadım ve benden işten kaytarmamı mı istiyorsun?
- I'm asking, did you fix the pipes?
- Boruları tamir ettin mi diye soruyorum?
I can't believe I'm asking this, but can you help me?
Bunu istediğim için kendime inanamıyorum ama yardımcı olabilir misin bana?
I'm asking you to run!
Kaçmanı söylüyorum!
I'm not asking you to consider a pardon... I'd never go there.
Bir af istemiyorum asla o konuya girmem.
Because... if you're asking me do I think things will get better, then the answer is "Yes."
Bana işler daha iyiye gidecek mi diye sorarsan cevabım evet olacaktır.
I'm asking you to forgive me... and, uh, to keep an open mind.
Senden beni affetmeni ve sakin kafayla düşünmeni istiyorum.
Oh,'cause I thought he was asking you to explain how his penis worked.
Ben de penisin nasıl çalıştığını size açıklıyor sanmıştım.
I'm asking you.
- Soruyorum.
I'm asking you as a woman.
Bir kadın olarak soruyorum.
I hope you don't mind my asking... but what happened to Jaime?
Sormamda sakınca yoktur umarım. Ama Jaime'ye ne oldu?
What I'm asking is how do you deal with failure?
Sorduğum şey şu, başarısızlıkla nasıl mücadele ediyorsun?
You know what i'm asking.
- Ne sorduğumu biliyorsun.
Yes, I know that, or I wouldn't be asking you, would I?
Evet, biliyorum. Yoksa bunu sormazdım değil mi?
I know what you're asking, stop.
- Ne sorduğunu anladım, sus lütfen.
I'm asking you seriously.
Cidden soruyorum.
Because I'm asking you.
Çünkü öyle istiyorum.
Just go outside and that's all I'm asking you to do and then we can do whatever you want.
Dışarı çıkalım yeter, sonra sen ne istersen onu yapacağız.
Hey, I hope you don't mind me asking, but are you totally blind or can you see a little bit?
Hey, umarım sormam da sıkıntı yoktur ama sen tamamen mi körsün yoksa az biraz görebiliyor musun?
You're asking me to give up everything I have believed in, fought for, for 200 years.
Benden 200 yıldır inandığım ve uğruna savaştığım her şeyden vazgeçmemi istiyorsun.
I can't do what you're asking me to do, I have to go.
Benden istediğini yapamayacağım gitmek zorundayım.
I'm asking you to have three answers :
Sadece üç soruya cevap vermeni istiyorum.
Now you're asking questions I can't answer.
Bu soruyu cevaplamayacağım.
Well, you see, I'm asking because these deaths are homicides.
Bunları soruyorum çünkü bu kişiler cinayete kurban gitmişler.
I'm not asking you to say a eulogy.
Methiyenizi istemiyorum.
I'm asking you to get your stories straight and show up to the funeral... for Destiny's sake.
Olayları makul anlatıp cenazeye gelseniz yeter. Destiny'nin iyiliği için.
I'm asking my friend to make the pain stop, and if you won't, I'll find another way.
Arkadaşımdan acımı durdurmanı istiyorum yapmazsan başka bir yol bulacağım.
I-I can't believe I'm asking this, but are you taped down there?
Bunu sorduğuma inanamıyorum, fakat aşşağıda şeyinimi sargıladın?
Yeah, I heard you were asking about her.
Tess'i bulmama yardım edebileceğini söyledin.
Well, I'm glad you're so sure. 'Cause I thought you were asking me to defraud a powerful institution and commit a felony for a shot in the dark.
Çünkü çok güçlü bir kurumu yanıltıp ufak bir şans için suç işleyeceğimizi sanmıştım.
I'm asking what you want.
Hayır, ben senin ne istediğini sordum.
Come on, I'm asking you.
- Efendim... - Hadi ama, rica ediyorum.
And now I'm asking you for more.
Ve şimdi senden daha fazlasını istiyorum.
Okay, but I'm not asking you for a favor, JD.
Pekâlâ, senden iyilik istemiyorum, JD.
All I'm asking you to do is broker... some sort of peace conference.
Senden aracılık yapmanı istiyorum barış konferansı tarzında bir şey falan yap.
I'm asking you to stop until you explain it to us.
Bunu bize açıklayana kadar durmanı istiyorum.
I am asking you to help me protect myself.
Kendimi korumama yardım etmeni istiyorum.
I'm not asking to taunt you.
Yüzüne vurmak için söylemiyorum.
I stole it, but that's not the question that you should be asking right now.
Çaldım, ama şu an sorman gereken soru bu değil.
I'm not asking you to do anything I haven't done myself.
Kendi yaptığım şeyden farklı hiçbirşey istemiyorum.
I'm not asking you.
I'm istemiyorum.
i'm asking you now 20
i'm asking you to trust me 18
i'm asking you nicely 24
i'm asking you to leave 19
i'm asking you a question 35
i'm asking 169
i'm asking for your help 18
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
i'm asking you to trust me 18
i'm asking you nicely 24
i'm asking you to leave 19
i'm asking you a question 35
i'm asking 169
i'm asking for your help 18
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you got this 563
you will be 199
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you suck 398
you can do it 1412
your 1839
you bitch 789
you're cute 195
you will be 199
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you suck 398
you can do it 1412
your 1839
you bitch 789
you're cute 195
you okay 9168
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your hat 64
your own 34
yours 1007
youn 21
you tell 24
you know that 5741
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your hat 64
your own 34
yours 1007
youn 21
you tell 24
you know that 5741
younger 104
you got a pen 63
you are 6060
you're welcome 5601
your full name 16
youth 73
you all right 5423
you don't want to talk to me 24
you got a pen 63
you are 6060
you're welcome 5601
your full name 16
youth 73
you all right 5423
you don't want to talk to me 24