Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I can tell

I can tell перевод на турецкий

28,518 параллельный перевод
I can tell you about my headaches living with Maze and you can tell me what's going on with you.
Ben sana Maze'le yaşamanın zorluklarını anlatırım, sen de sorununu.
Tina, I can tell your dad loves you very much, but... this video doesn't prove anything.
Tina, babanın seni çok sevdiğini söyleyebilirim ama bu video bir şey kanıtlamıyor.
As far as I can tell, not that it will do us much good, we can't get out.
Söyleyebildiğim kadarıyla bize pek iyi gelmedi Buradan çıkamadık.
I cannot wait'til my daughter leaves that school, so I can tell her what a cockfighting douche her fucking teacher was.
Kızımın okuldan ayrılmasını sabırsızlıkla bekliyorum ki ona öğretmeninin ne kadar cadaloz olduğunu söyleyebileyim.
Because I can tell you where Pablo Escobar is.
Çünkü sana Pablo Escobar'ın yerini söyleyebilirim.
Well, the only thing that I can tell you is that it was a very good wish.
Pekala, sana söyleyebileceğim tek şey, iyi bir şey dilediğim.
Straight away, I can tell you that this doesn't have the brutality or the savagery of the McLaren.
Hemencecik şunu söyleyebilirim. Bunda McLaren'in acımasızlığı veya vahşiliği yok.
And due to the unique characteristics of our straight, I can tell the steering is less...
Düzlüğümüzün eşsiz özelliğinden dolayı direksiyon kullanımı daha az...
You got kids. I can tell that.
Çocuklu olduğun belli.
Well, I can tell. And he's gross.
Anlaşılıyor ve herif iğrenç.
I can tell.
Anlaşılıyor.
All I can tell you is we're not all like Nieman.
Sana tek diyebileceğim, hepimiz Nieman gibi değiliz.
I can tell you the name of every priest from here to Massac County.
Buradan Massac County'e kadar her rahibin ismini sana söyleyebilirim
I can tell you that up front.
Baştan söyleyeyim.
Look, all I can tell you is
Tek söyleyebileceğim kozmik derecede önemli bir olayla uğraştığım.
I'll tell you what, why don't you take a walk, and she can face those consequences right here and now?
Neden şimdi çekip gitmiyorsun da bu sonuçlara hemen burada katlanmak zorunda kalmıyor?
Well, I can't tell if he's left-handed.
Yani, sol elli olduğunu söyleyemem.
Can somebody tell me why I'm paying for cellphones every month when nobody's gonna use them?
Kimse kullanmayacaksa neden her ay cep faturası ödediğimi biri bana söyleyebilir mi? Ne?
I can always tell when someone is lying. And you lie out of respect, Kido-tai'i.
Birisinin yalan söylediğini herzaman anlayabilirim, ve sen saygısızca yalan söylüyorsun, Kido-tai'i.
Can't you just tell them that I'm gonna be your girl?
Onlara senin sevgilin olacağımı falan söyleyemez misin?
I want to show Brady one of the bells, so he can tell us if it's real.
Gerçekliğini kontrol etmesi için zillerin birini Brady'ye göstermek istiyorum.
I don't need to tell you, we can't lose her.
Onu kaybetme lüksümüz olmadığını söylememe gerek yok herhalde.
I can't tell how fast they're moving.
Ne kadar hızla hareket ettiklerini belirleyemiyorum.
Can you guarantee your confidence if I tell you information that can help us both?
İkimizin de işine yarayacak bilgiler verirsem sana güvenebieceğimi garanti eder misin?
Okay, I get it, you can't tell me.
Tamam, anladım... Söyleyemezsin.
I can promise you... that I will not tell her again.
Söz verebilirim... Ona bir daha söylemeyeceğim.
I can't tell him I'm here with mom. Or she'll go to jail.
Burada annemle olduğumu ona söyleyemem, yoksa o hapishaneye gideek.
Can I tell you something weird?
Garip bir şey söyleyebilir miyim?
And i'll tell you what else - - I have never been so glad to be wearing a life vest.
- Başka bir şey daha söyleyeyim can yeleği giymiş olmaktan hiç bu kadar memnun olmamıştım.
If you have any idea where he is, then please tell me so I can bring him in unharmed.
Nerede olduğunu biliyorsanız bana söyleyin ki, o zarar görmeden getireyim.
Wait. But can you tell me at least where I can find the graph paper?
En azından kareli kâğıtların nerede olduğunu söyleyebilir misin?
And he can't tell me what's happening to my body because I know.
Benim vücudumda olanlardan o ne anlar, en iyi ben bilirim.
Can I just tell you this was the first peace I've felt in a very long time?
Uzun zamandır ilk defa kendimi huzurlu hissettim.
Tell Patti you're sorry so I can take you home and try to salvage what is left of my day.
Patti'ye üzgün olduğunu söyle de seni eve götürüp günümün kalanını kurtarmaya çalışayım.
I came here to tell you that Blewitt can repay the money I lent him.
Blewitt'in ona borç verdiğim parayı ödeyebileceğini söylemek için geldim.
- What can I tell you, Pablo?
- Ne anlatabilirim ki, Pablo.
I can't wait to tell them that he wants us to legalize drugs.
Onlara, uyuşturucuyu yasallaştırmamızı istediğini söylemeye can atıyorum.
Now I can't be certain, but I bet she has a story to tell about the involvement of a certain DEA agent with Los Pepes.
Şimdi emin olamam tabii ama bahse varım, narkotik ajanlarından birinin Los Pepes'le olan ilişkisine dair anlatacak bir hikayesi vardır.
So, maybe while I'm here, you can tell me some more about my parents.
Bu yüzden hazır buradayken, ailem hakkında daha çok şey anlatırsın diye düşündüm.
You can just go ahead and tell her I'm fine.
Şimdi devam edip ona iyi olduğumu söyleyebilirsin.
I can't tell you how grateful I am for all your love and support.
Tüm sevgi ve desteğiniz için ne kadar minnettarım anlatamam.
Can I at least go in and tell him I'm not coming?
En azından girip gelemeyeceğimi söylesem.
Tell me exactly where I can find him on Mt. Baker.
Onu, Baker Dağı'nın tam olarak neresinde bulabileceğimi söyle.
You can either tell everyone I'm still alive, or you can trust your gut and let me keep trying to figure this thing out.
İster herkese hayatta olduğumu söylersin ya da kalbinin sesini dinler ve bana yardım edersin.
- protect him, but... - I can't tell him the truth because it is so much worse than you know.
- Babasının yaşadığını söyleyemem çünkü işler senin bildiğinden daha karmaşık.
You can tell I'm not a child, and I am definitely not your son, so don't call me "boy."
Benim çocuk olmadığımı... ve senin oğlum olmadığım çok açık, yani bana evlat deme.
Tell me, baby can I be your next single?
Söyle bana, bebeğim senin sonraki bekarın olabilirmiyim?
I can kind of tell what'll work on me.
İşime yarar bir şey olursa söylerim.
Darling, I'm sorry to be the one to tell you this, but your beloved son is a contract killer.
Canım, bunu sana söyleyen biri olduğum için üzgünüm fakat senin aziz oğlun bir kiralık katil.
You can't tell me... that I haven't been on your mind.
Aklından geçmediğimi söyleyemezsin bana.
Dr. Alex can't be here. But I know he'd want me to tell you how brave you've been.
Dr. Alex şu anda gelemiyor ama sana çok cesur bir çocuk olduğunu söylememi istedi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]