Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I heard you talking

I heard you talking перевод на турецкий

350 параллельный перевод
I heard you talking and wondered if anything was wrong.
Konuştuğunuzu duydum, ters bir şey mi var acaba dedim.
I heard you talking.
Konuşmalarınızı duydum.
I heard you talking to Miles, he's never taken that from any man.
Sizi aşağıda Miles'la konuşurken gördüm,... daha önce kimse onu reddetmemişti.
I heard you talking to him in the parlour.
Salonda onunla konuştuğunu duydum.
I heard you talking in your sleep this morning.
Bu sabah seni uykunda komuşurken duydum.
When I was outside I thought I heard you talking to someone.
Dışarıdayken biriyle konuştuğunuzu sandım da.
I heard you talking to the police.
Polisle konuştuğunuzu duydum.
I heard you talking.
Konuştuğunuzu duydum.
- I heard you talking.
- Konuşmalarınızı duydum.
I heard you talking to Esteban last night.
Dün gece, Esteban'la konuşmanı duydum.
I heard you talking about your friend coming back.
Arkadaşınızın geri geleceği hakkında konuştuğunuzu duydum.
- I heard you talking... To Mom.
Annemle konuşurken duydum.
I heard you talking to your friend earlier.
Seni arkadaşınla konuşurken gördüm.
Come on, I heard you talking today.
Bugün siz konuşurken duydum.
Excuse me. I heard you talking about preschools, and I was just wondering, at what age do they actually start?
Affedersiniz ama okul öncesinden bahsettiğinizi duydum.
I thought I heard you talking to someone.
Biriyle konuştuğunuzu duyduğumu sandım da.
I thought I heard you talking to somebody.
Senin birisiyle konuştuğunu sanmıştım.
Mr. Harley, I heard you talking to my grandpa.
Bay Harley, dedemin söylediklerini duydum.
I heard you talking
Tartışmanızı dinledim.
I heard you talking.
Sizi konuşurken duydum.
But I heard you talking about your plans.
Ama ben sizi kaçırma planı hakkında konuşurken duydum.Buna ne diyeceksin?
Oh, I thought I heard you talking to someone.
Biriyle konuştuğunu duyduğumu sandım.
I heard you talking to them upstairs that night.
O gece onlarla aranızda geçen konuşmayı duydum.
Yes, I heard you talking to your friend... The bush.
- Evet, arkadaşınla konuştuğunu duydum... çalıyla.
I heard you talking during the broadcast. What's up?
Program sırasında seni duydum Ne var?
I heard you talking about me.
Benim hakkımda konuştuğunuzu duydum.
I heard... that you were going around talking about me?
Geçmişimden bahsettiğini duydum. Nereden ne duydun?
The rumors of the relationship between you two were all over the place and everyone was talking about you two. So, I'll just relay the stories that I've heard from others.
İnsanların orada burada konuştuğunu görüp duyduğum dedikoduları sana anlatacağım.
Yes, I'm talking to you you heard what I said!
Bu durum sizi mahvetse de. Evet, sana söylüyorum. Ne dediğimi duydun.
For crying out loud, I heard some guys talking about you... saying you were in on some crooked work.
Bağırış çağırış niye? Ben sadece senin alengirli işlere bulaştığını söyleyen birilerini duydum.
If you're talking about Mrs. Blake, I heard her phoning about trains to Norfolk.
Bayan Blake'ten söz ediyorsanız, Norfolk treni için telefon ettiğini duydum.
I heard you laughing and talking.
Konuşup gülüşüyordunuz.
Yes, yes, i heard what you said, but i'm talking seriously.
O zaman benden cevap alamazsınız.
- I heard you. Then quit running around when I'm talking to you.
O zaman seninle konuşurken yerinde dur.
I'm just saying the best way is to tell them... you heard voices talking in German.
Sadece diyorum ki, en iyi yol onlara... Almanca konuşulduğunu duyduğumuzu söylemek.
I'm doing all the talking Tell me what news you've heard
Sesleniyorum habire Söyle bana, neler oldu orada?
When I finally realized that's what I needed, I heard schoolboys talking about you.
İhtiyacım olanın bu olduğunu farkettiğim sırada okul çocuklarının senin hakkında konuştuklarını duydum.
I heard the guards talking about you just now.
Az önce gardiyanların senden bahsettiğini duydum.
out of those round, brown straw mats that the teapot goes on, because in all probability, I'm still talking and what you heard was a pause.
Çünkü büyük ihtimalle ben hala konuşuyorumdur ve sizin duyduğunuz sadece estir.
I heard you through the door, talking to that man.
AdamIa konusurken, kapdan duydum.
It was a party and I heard him talking about you.
Bir partideydik ve senden bahsettiğini işittim.
I just heard you talking upstairs in the room with Green.
Az önce üst kattaki odada Green'le konuştuğunuzu duydum.
Frank, I don't think I'm talking out of school, but I just heard someone offer you 200 grand.
Aklını çelmeye çalıştığımı sanmıyorum ama sana 200 bin dolar önerildiğini duydum.
And I couldn't sleep and I crept downstairs and I heard my, you know, parents, they were talking and arguing and laughing about market forces, and saying how they were going to have to break it to me one day.
Uyuyamayıp aşağı indim. Ve ailemin arz-talep dengesi hakkında konuşup gülüştüğünü duydum. Bana nasıl açıklayacaklarını konuşuyorlardı.
I mean, a good loud party where the music is playing too loud and everybody is talking too loudly, and in order to be heard even by the person standing right next to you, you've got to be screaming at the top of your lungs.
Ve hemen dibinizdeki kişi tarafından bile duyulabilmek için ciğerlerinizin derinliklerinden bağırmak zorunda kaldığınız.
I heard you talking to yourself.
Kendi kendine konuştuğunu duydum.
I heard you ladies talking of love.
Siz iki bayanı aşk hakkında konuşurken duydum.
I ain't never heard you talking about going on no diet.
Bugüne kadar rejim yaptığını görmedim.
I keep talking louder because you haven't heard!
Sen duyamadığın için sesimi yükseltip duruyorum!
I've heard you talking about Richard as a man who cannot find love.
Richard'ın sevgiyi bulamamış bir adam olduğu hakkında söylediklerini duydum.
You promised you wouldn't see him anymore and then I heard you were talking to him again the other day.
Onu bir daha görmeyeceğine söz vermiştin. ve sonra geçen gün onunla konuştuğunuzu duydum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]