Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I like you already

I like you already перевод на турецкий

462 параллельный перевод
I like you already more than I can say... and my first impressions of people are never wrong.
Daha şimdiden sizi çok sevdim. İnsanlarla ilgili ilk izlenimlerimde asla yanılmam.
I like you already!
Senden şimdiden hoşlanmaya başladım!
Heh-heh-heh. I like you already, sir.
Sizden hoşlandım, efendim.
I like you already.
Seni şimdiden sevdim.
I already have someone I like... There's no room for you...
Kalbimde sana hiç yer yok.
I already had the cook prepare all the dishes you like.
Sevdiğin şeylerden hazırladım.
Didn't I already tell you how much I like you?
Senden gerçekten hoşlandım.
Well, I'll tell you, Bill, we already got a president, but any time you want to run for mayor or sheriff or something like that, you just let me know.
Şunu diyeyim Bill, zaten bir başkanımız var.. ama belediye başkanlığı ya da şerifliğe adaylığını koymak istersen... haberim olsun.
Well, looks like he's done a heap already, just a-having you. But... Well, I was expecting to take over from here myself.
Seni yaratmakla bile, zaten çok şey yapmış ama burayı kendi üzerime devralacağımı umuyordum.
You've already done too much for us... but there's just one other favor I'd like to ask.
Bizim için yeterince şey yaptınız zaten... ama sizden bir ricam daha olacak.
And I don't like staying here. I've already told you!
Burada kalamam..
... sculptured portals, ranks of doors, galleries... transverse corridors leading to deserted salons... encrusted with the ornamentation of another age... silent rooms, where footsteps are absorbed... by carpets so heavy, so thick... that one hears no step... as if the very ear were far away... far away from this numb, barren decor... far from this elaborate frieze beneath the cornice... with its branches and garlands... like dead leaves... as if the floor were still sand and gravel, or stone slabs... over which I advanced once again... as though to meet you... between richly panelled walls... stucco, moldings, paintings... framed prints amidst which I advanced... among which I found myself already... waiting for you... very far from the setting I stand in now... before you, waiting again... for one who will not come again... who will no longer keep us apart... tear you from me.
... oymalı girişler, sıra sıra kapılar, galeriler... başka bir çağdan kalma süslemelerle bezenmiş... metruk salonlara götüren birbirine dik koridorlar... sessiz odalar ; çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu... adımların duyulmadığı... sanki dalıp gitmiş sırdaşlar... bu cansız, yavan dekordan çok uzaklara... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış... bu frizden uzaklara... üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... sana kavuşmak için adeta... zengin ahşap kaplamalı duvarlar arasında... ustuka, silme, tablolar... aralarından geçtiğim çerçeveli gravürler... seni beklerken içlerinde çoktan... kendimi bulduğum... şu an senin huzurunda bulunduğum mekândan... çok çok uzaklarda ; ve yine beklerken... bir daha gelmeyecek birini... artık bizi ayıramayacak birini... seni benden koparan.
I already have a husband. I don't need you to be like him.
Zaten bir kocam var, onun gibi davranmana gerek yok.
Well, already I feel like I've knowed you for years and years.
Sanki seni yıllardan beri tanıyormuşum gibi hissediyorum.
Just like you, right? You've already pocketed two checks... and if I wanted the formula I'll have to give you mine too.
İki çeki cebine indirdin zaten formül için kendi çekimi de sana vermem gerekir.
I wouldn't like it... if you'd already had one.
Bir tane olduysa doğrusu bu hoşuma gitmezdi.
See, I don't think so,'cause I think it's very likely... that the picture of the world that you're showing them in a play like that... is exactly the picture of the world they have already.
Hiç zannetmiyorum, çünkü bence bir oyunda böylesine bir dünyayı resmetmen, içinde yaşadıkları dünyanın tıpatıp aynısı olacaktır.
Sidora, you already know what it's like. And Saro is a man. But I'm an old woman, and I'm afraid of everyone.
Sen bunu önceden yaşadın, Sidora Saro da bir erkek ama ben yaşlı birisiyim ve korkuyorum.
Like you said, I'm probably already exposed.
Söylediğin gibi, muhtemelen çoktan radyasyona maruz kaldım.
I'm sorry, I feel like I know you already'cause...
Sizi tanıyor gibiyim.
I feel like I know you already.
Seni tanıyor gibiyim.
- a year ago, my last birthday Adam Brody gave me a dead frog we had uh scene in biology where we were dissecting frogs he thought it was hillarious to put one in a box of like a present I had already opened you know
- Bir yıl önce doğum günümde Adam Brody bana ölü bir kurbağa verdi. Biyoloji dersinde bir sahnemiz vardı. Kurbağaları teşrih ediyorduk.
I've known you all of two minutes, and already I don't like you.
Tanışalı iki dakika oldu, daha şimdiden seni sevmemeye başladım.
Then, it's not putting you to any trouble? Having already come to call, you shouldn't worry about a thing like that when it's too late. I like that young man.
güçlerini yaymış.
I don't want to bust your bubble, but it sounds like you already have.
Seni üzmek istemiyorum ama görünüşe göre zaten bırakmışsın.
I feel like I already had sex with you.
Şimdiden seninle seks yapmış gibiyim.
I already told you I feel like punching somebody's lights out.
Söyledim ya birisini çok pis dövesim var. Evet, ilk kez zordur.
Like I already said, if you don't make the team, the sun still shines, the moon still...
Söylediğim gibi takıma giremesen de, güneş hala parlıyor, ay hala...
And three, if y'alls don't like that, which I can already see you don't, we can cut your balls off.
Ve üç eğer bundan hoşlanmadıysanız, gördüğünüz gibi hayalarınızı kesip elinize verebiliriz.
I hate it when you talk... like you already know what's happening.
Herşeyi zaten biliyormuş gibi konuştuğun zamanlardan nefret ediyorum.
I could tell you stories to curl your hair but it looks like you've already heard them.
Sana öyle hikayeler anlatırım ki dudağın uçuklar ama ilgini çekmiyor gibi.
Annie talks about you so much, I feel like I already know you.
Annie sizden çok söz ediyor. Sizi tanıyormuş gibiyim. - Bryan.
I mean, having sex with your pregnant wife it's like putting gas in the tank of a car you've already wrecked.
Hamile karınla seks yapmak... çoktan hurdaya çıkardığın arabanın deposuna benzin koymaya benziyor.
We'd just like to thank you for all this food you've given us... which, by the way, I've already tasted. I got to tell you, it's delicious.
Bize verdiğim bu yemekler için sana şükrediyoruz... bu arada tadına baktım... söylemem gerek çok lezizler.
Chantelle talks about you so much.... I feel like I already know you.
Chantelle sizden öyle çok bahsetti ki sanki sizi tanıyormuş gibiyim.
You already do not like because I'm too fat. Truth?
Benim çok şişman olduğumu düşünüyorsun, öyle mi?
Since we already made plans I was wondering if you'd like to go to the Kerth Awards.
Planlarımızı yaptığımızdan beri Kerth Ödüllerine gitmek isteyip istemediğini merak ediyordum.
Whatever. The thing is I'd really like to see you settled already.
Senin biriyle çıkmanı istiyorum.
I'll bet all of you, whether you know it or not... already like Johann Sebastian Bach.
Eminim hepiniz, haberiniz bile olmadan Johann Sebastian Bach'ı seviyorsunuz.
I know you already got a job working for Strozzi... but I figure you for the kind of guy... who goes to the highest bidder... just like those Mexicans... that were supposed to guard my booze.
Bir işin olduğunu biliyorum Strozzi için çalışıyorsun. Ama bence sen en yüksek fiyatı verene... gidecek türden birisin. Mallarıma göz kulak olacak... o sefil Meksikalılar gibi.
You're already doing that, but I would like to be blindfolded.
- Zaten sürekli tıkıyorsunuz. Ama gözümü de bağlamınızı tercih ederim.
I already prepared everything for you... just the way you like it.
Senin için her şeyi hazırladım her şey tam sevdiğin gibi.
But you already have... only I'm not gonna let you turn away from me... like you did her.
Zaten yaptın ama bu defa anneme yaptığın gibi arkanı dönüp gitmene izin vermeyeceğim.
What we don't like are your fruitless and damaging attempts to meddle in the investigation of this case which I have already promised you I would look into.
Hoşumuza gitmeyen şey senin bu davanın araştırmasına sarsakça maydanoz olmanla .. tamir edilmez ve verilmesi gereken zor kararlar almamıza sebep olman. -... ki sana söz verdiği,
You need a guy who already knows your darkest secrets and still says "Hey, I like that girl."
Senin en derin, en karanlık sırlarını bilen ama "Hey, bu kızdan hoşlanıyorum!" diyebilecek birine ihtiyacın var,
You make it sound like I'm already dead.
Ölmüşüm gibi konuşuyorsun.
Feel like I know you already.
- N'aber? Seni tanıyormuş gibi hissediyorum kendimi.
I'm not going to need to go to school anymore...'cause I already know how to count and I'm just wasting my time. If I hear you talking like that again, I'll kill you myself!
Bir daha böyle konuştuğunu duyarsam, seni öldürürüm.
I like to start my notes to you as if we're already in the middle of a conversation.
Sana yazdıklarımı sohbetin ortasında gibi başlamak isterim.
I already know you like it, dear.
Senin sevdiğini zaten biliyorum hayatım.
So, I'm like "Dad, you want me to go to the dance in an outfit I've already worn?"
"Baba, baloya daha önce giydiğim bir giysiyle gitmemi mi istiyorsun? Benden neden nefret ediyorsun?" dedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]