I said it перевод на турецкий
21,773 параллельный перевод
I said it a hundred ways but you never heard me.
Yüzlerce kez farklı yollarla söyledim ama beni hiç duymadın.
Camila, I said it's coming.
Durumun beni ilgilendirmiyor!
Hey! I said it's me in exchange for all the hostages.
Bütün rehinelere karşılık beni al demiştim.
I said it should be random.
Bunun rastgele olması gerektiğini söylemiştim.
I said it, didn't I?
Bunu söylemiştim, değil mi?
Wait. It was me. I said it.
Durun, bunu ben söylemiştim.
- Yeah. I said it this morning.
Daha bu sabah söyledim.
Every time I wrote to her, I asked her how the farm was doing and every time she wrote back to me, she said it was fine.
Anneme her mektupta çiftlik ne durumda diye sorardım. O da bana her seferinde gayet iyi olduğunu yazardı.
Maybe it was what I said?
Belki söylediklerim yüzündendir.
It's her under the water. And in the field at night last night she said to me... the harvest'll perish... unless I sacrifice my mother.
Suyun altındaki kadın dün akşam tarlada bana anneni kurban etmezsen hasat mahvolacak, dedi.
He said, "I got the window. I could use some help unloading it."
"Pencereyi getirdim, çıkarmak için biraz yardım alabilirim." dedi.
- And here I am, telling Glen exactly what his dad said, and it was a big lie.
- Ve orada Glen'e babasının söylediklerini söylüyorum ve bu büyük bir yalan.
And Glen just shrugged and said, okay, and I thought, boy, the worst part about telling a lie is when someone that you love just accepts it.
Glen omuz silkerek tamam dedi. Yalan söylemenin en kötü tarafı sevdiğin kişinin bunu doğru sanması. - Evet.
I felt like I needed to see it through, because he called and said that he was coming and he doesn't do that because it- - so it just- -
Çünkü arayıp geleceğini söyledi ve bunu hiç yapmazdı.
And at one point during those discussions, he said to a number of his aides, you know, I have some concerns because once word of this gets out, and eventually he knew it would get out,
Bu toplantılardan birinde bazı çekincelerini dile getirdi. "Biliyor musunuz, bazı endişelerim var."
Now, I rarely act as a case personal liaison anymore, but when I heard it was you coming in, I said,
Artık nadiren özel aracı oluyorum. Ama sizin geldiğinizi öğrenince dedim ki
I mention it and she said,
Ben bahsedince
You said it. I didn't.
Kendin söyledin, ben değil.
- if I had broken into it, I said yes.
- Zorla mı giriyorsun, deyince evet, dedim.
I said yes, help out an old friend, and then you butchered it like a piece of veal.
Ben de eski dostuma yardım ederim, dedim. Ama yazıyı kesip biçmişsin.
I know I said that nothing real could ever happen between us... but it has.
Sana aramızda gerçek bir şeyin asla olamayacağını söyledğimi biliyorum ama oldu.
He said he'd give it to me if I'd join their cause.
Amaçlarına katılırsam yüzüğü bana vereceğini söyledi.
That is what I just said, isn't it?
- Az önce öyle dedim değil mi?
- Death. - I liked it better when she said run.
75-5 Ölüm o koşmak derken daha çok seviyordum.
Although he said he had nothing to do with it, I can make a lot of problems for you while I'm here looking for who did.
Bu işle ilgisi olmadığını söylese de kimin yaptığını araştırırken sizin de başınıza çok dert açabilirim.
Oh, it's been a long time since a handsome young man asked me that and even longer since I said yes.
Yakışıklı bir adam bunu bana sormayalı, ben de buna evet demeyeli uzun zaman oldu.
Bossman said I'd never take it from you.
Patron senden alamayacağımı söyledi.
It's been a long time since I said it out loud.
Sadece...
I mean, I knew there was a concert happening, but the advertisements said it was a "weekend in the country."
Yani, orada bir konser olayı olduğunu biliyordum ama reklamlarda buna "memlekette hafta tatili" demişlerdi.
His fucking sister wanted to fight me over his little bit of money and I just said, "Keep it."
Sikik kız kardeşi birazcık para için benimle kavga etmek istedi. Senin olsun, dedim.
When I said we hate him, I meant it.
Ondan nefret ettiğimi söylediğimde, ciddiydim.
Okay, but I thought you said it was a hard no on having sex in front of the Today Show window?
Peki ama Today Show penceresi önünde sevişmeye kesinlikle hayır dediğini sanıyordum.
I already said it.
Daha önce de söyledim.
I was afraid to say yes [chuckles] because I didn't have any business doing it, but then again, I said, "Yes."
Çünkü bunu yapmamam gerekiyordu. Ama yine de "evet" dedim.
[theme music plays loudly] I said, this is it.
İşte oluyor, dedim.
God damn it, I said too much.
Lanet olsun, çok konuştum. Kimseye söyleme.
I said do it.
Yap dedim.
Your mother always said it was because you looked up to me, but I always knew that wasn't it.
Annen bunun sebebinin bana hayranlık duyman olduğunu söylerdi hep. Fakat, sebebinin o olmadığını ben hep biliyordum.
And he looked at me, at how entranced I was by it all, and he said,
Bütün bunlara mest olmuş bir haldeyken bana baktı ve dedi ki...
'Cause when I spoke to him from space, Phil said it's not broken until we take off all of our clothes - and we lap the bus.
Onunla uzaydan konuştuğumda Phil bana lanetin, bütün kıyafetlerimizi çıkarıp otobüsten inmedikçe bozulmayacağını söyledi.
Yeah. The doctor said I'm lucky it wasn't worse.
Doktorun dediğine göre daha kötüsü olmadığı için şanslıymışım.
And if it is an aneurysm, you said I could clip it.
Anevrizmaysa klipsleyebileceğimi söylediniz.
But honestly, it would've been very hard to tell because, like I've said before, she was very intoxicated.
Ama açıkçası bunu ayırt etmek çok zordu çünkü dediğim gibi, aşırı alkollüydü.
- It is. I just enjoyed hearing it being said by you.
Senden duymak hoşuma gitti sadece.
T.J. said he'd like to spend some time with him, and my dad didn't seem to mind, so I guess it's like you always said.
T.J. onunla biraz zaman geçirmek istediğini söyledi. Babam da karşı çıkmadı. Sanırım her zaman söylediğin gibi.
Anything I said would've been a lie, so it seemed better not to say anything.
Söyleyeceğim her şey yalan olacak, bu yüzden hiçbir şey söylememem daha iyi.
I said, "it's a terrible fuckin'idea"
Bu korkunç bir fikir demiştim.
Like I said before, it's valuable.
Daha önce dediğim gibi, çok önemli bir şey.
Um, it was a big surprise, and I didn't mention it sooner because the doctor said there was still a chance that I could miscarry, but now it looks like I'm doing really well, so...
Çok büyük sürpriz oldu ve daha önce söylemedim çünkü doktor düşük yapma ihtimalim olduğunu söylemişti. Ama görünüşe göre gayet iyi gidiyorum.
I will think about everything that you said and you think about it, too.
Ben senin söylediklerini düşüneceğim. Sen de düşün. Tamam mı?
I never said steal it!
Hiçbir zaman çal demedim.
i said it first 38
i said it's fine 16
i said it before 16
i said 6904
i said yes 136
i said okay 48
i said no 690
i said don't move 33
i said go home 16
i said i don't know 41
i said it's fine 16
i said it before 16
i said 6904
i said yes 136
i said okay 48
i said no 690
i said don't move 33
i said go home 16
i said i don't know 41
i said stop 168
i said enough 36
i said i would 56
i said wait 33
i said i'm sorry 104
i said i'm fine 68
i said nothing 76
i said to him 70
i said go 69
i said stop it 59
i said enough 36
i said i would 56
i said wait 33
i said i'm sorry 104
i said i'm fine 68
i said nothing 76
i said to him 70
i said go 69
i said stop it 59