Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I understand it

I understand it перевод на турецкий

8,128 параллельный перевод
But I understand it now.
Ama artık anlıyorum.
As I understand it, after Her Majesty fell pregnant Nabo hid behind a piece of furniture, jumped out on her to surprise her and he gave her a look of such force that it corrupted the royal womb with darkness.
Anladığım kadarıyla, efendim Kraliçemiz hamile kaldıktan kısa bir süre sonra Nabo bir parça mobilyanın arkasında saklanıyordu ve ona bir süpriz yapmak için üzerine atlayıp, üstünde güç uygulayarak asil rahmi kötü duruma soktu.
I understand it's painful.
Bunun acı verici olduğunu biliyorum.
But I understand it now, with you like this.
Ama artık seninle anlıyor gibiyim.
It was a total dickhead move and if you're pissed off, I completely understand.
Tamamen yavşakça bir hareketti ve eğer kızdıysan, sana kesinlikle hak veririm.
And I didn't understand any of it.
Tek kelime anlamadım.
Virginia, I understand the hold Bill has on you, and I can see how tangled it is with the work.
Virginia, Bill'in elinde olmanı anlıyorum, işin ne kadar karışık olduğunu da biliyorum.
if you're not comfortable with it, just... i understand.
İçine sinmezse eğer,... anlarım.
How can I understand what it's like to be accused of something I didn't do?
Yapmadığım şey için itham edilmenin nasıl olduğunu nasıl anlayabilirim ki?
I understand why he has done it.
Neden yaptığını anlayabiliyorum.
This can help my sister, right? I understand what it's about.
Eğer doğru anladıysam, kardeşime yardım edilebilirmiş, değil mi?
There was some way around it, I don't understand.
Bir şekilde değildi, ben anlamıyorum.
I don't understand it.
- Anlayamıyorum.
Hayley, I understand this arrangement is important to your cause, and I will do nothing to dissuade you from it, but I'd be remiss if I didn't tell you at least once...
Hayley, anlaşmanın senin için ne kadar önemli olduğunun farkındayım seni bundan caydırmayacağım da. Fakat sana bunu bir kez olsun söylemezsem kendime ihmalkar derim...
I doubt she would understand my magic, let alone have the power to execute it.
Benim büyülerimi yapabilmek bir kenara dursun anlayabileceğinden bile şüphelerim var.
But even I understand that it's more complicated than that.
Ben bile buradan olayların göründüğünden çok daha karmaşık olduğunu anlıyorum.
If there's anyone who I thought would understand, it would be you.
Beni anlayacak biri varsa o da sensin.
Thea, I'm not gonna pretend that I understand all the different types of pain that you're in, but the threat, it is very real.
Thea, şu an yaşadığın acıları anlıyormuş gibi yapmayacağım ama tehdit son derece gerçek.
I understand facing Ra's when you were doing it for Thea, but- -
Thea için yaparken, Ra's ile karşılaşmanı anlıyorum ama- -
Look, I may not agree with it, but I understand what you're trying to say.
Bak, katılmıyor olabilirim ama söylemeye çalıştığın şeyi anlıyorum.
Three months, I don't understand. It was just grass.
Azıcık esrar için nasıl üç ay ceza veriyorlar, anlamıyorum.
I understand you were the only account for Mamaki since it started?
Anlıyorum ki Mamaki'nin kuruluşundan beri çalıştığı muhasebecisi sizsiniz?
I wouldn't expect you to understand this, But it's not that easy.
Bunu anlayabilmeni beklemiyorum, o kadar kolay değil.
Turk, look, I understand, it's very distressing.
Turk, bak, anlıyorum, sinir bozucu bir durum.
As I understand, you could not deny me something once I had named it?
Söylediğim bir şeyi reddemeyeceksiniz anlamına mı geliyor bu?
And I wasn't looking for any land, you understand, but I'll definitely give it serious consideration.
Aslında arazi işi düşünmüyordum ama bunu kesinlikle ciddi şekilde düşüneceğim.
It's a little confusing, I don't understand very well.
Kafam karıştı, tam anlayamadım.
I'm trying to understand and I'm told it's a mystery... Veil of Isis, whatnot. I want to know the truth.
Bana sır olarak anlatılanları anlamaya çalışıyorum İsis'in peçesini kaldırmak istiyorum.
I can't even understand it.
Hiç anlayamıyorum.
Clive, I know it's hard to understand, but it's not like I just heard a rumor and believed it.
Clive, anlamak zor biliyorum ama bir dedikodu duymuş ve buna inanmış değilim.
I haven't told my mom about us yet because she doesn't understand why I broke up with Scott and she knows how hard it was for us when you got back from the war.
- Anneme bizden bahsetmedim çünkü Scott'tan neden ayrıldığımı anlamıyor ve sen savaştan döndüğünde işler ne kadar zordu biliyor.
It's hard to believe, I understand, but you need to try.
Buna inanmak zor, anlıyorum. ... ama denemen gerek.
I did it because I believed that you had a good brain and that you'd learn to understand the complications involved in hard decisions.
Bunu iyi bir akla sahip olman ve zor kararlarda var olan karışıklıkları anlamayı öğrendiğine inandığım için yaptım.
It changed its name in the camps. I do not understand.
- Kamplarda ismimizi değiştirdik.
- I'm sorry, but I don't understand why someone would steal a heart and just leave it in a freezer.
- Üzgünüm, ama neden birisi bir kalp çalıp dondurucuya koyar merak ediyorum.
You understand why I might be skeptical, considering it's you telling me this.
Bunu sen söylediğin için biraz şüpheci yaklaşabileceğimi anlıyorsundur umarım.
I understand the idea, Coulson, and in this case, I'm not against it.
Düşünceni anladım Coulson ve bu durumda buna karşı değilim.
I was so curious about powers, about unearthly biology, wondering where it might lead, hoping to better understand it, control it.
Güçlere, dünya dışı biyolojiye o kadar takıntılıydım ki onları daha iyi anlamayı, kontrol etmeyi umarak bu işin nereye varabileceğini merak edip duruyordum.
I understand that you might not be ready to show it to us yet, but, uh, for a start, would you let Dr. Lin take your blood pressure, your temperature?
Şu an bize göstermeye hazır olmadığını biliyorum ama başlangıç olarak Dr. Lin'in tansiyonuna ve ateşine bakmasına izin verir misin?
- You're not taking it anywhere. Look, as difficult as it might be for you people to understand, I can't just beat a code into submission or shoot it with a gun.
Sizin için anlaması çok zor olsa da bir kodu döverek ya da ona ateş ederek çözemem.
I understand that, I even admire it.
Bunu anlıyor, hatta gıpta ediyorum.
So much has been happening to me that I don't even understand it all.
Başıma o kadar çok şey geliyor ki, çoğunu anlamıyorum bile.
And while I disagree with this action, I understand the reason behind it, and we must stand with our ally.
Her ne kadar bu kararı onaylamasam da, ardındaki nedeni anlıyorum ve müttefiğimizin yanında olmamız gerekir.
'Cause I saw the people you killed for Foster, and it took me 10 years to understand why.
Çünkü Foster için insanları öldürdüğün gördüm bunun nedeni kavrayabilmem 10 yılımı aldı.
Look, if you knew what it was like back there, what I've seen, you'd understand.
Eğer geldiğim yerin nasıl olduğunu bilseydin gördüklerimi görseydin, sen de hak verirdin.
I... you have to understand, it's just been Marcus and me.
Anlayış göster. Sadece Marcus'la ikimizdik.
I don't understand why you need to do it, I really don't.
Neden böyle bir şeyi yapmak istediğini gerçekten anlamıyorum.
I understand why, but it is a calling. It is noble. And I think... you need to get that back.
Neden öyle düşündüğünü anlıyorum ama bu asil bir iş ve bence asilliğini geri alman gerektiğini düşünüyorum.
"And now I understand why you don't tip. " It's because you're sick, sick with addiction. "
"Şimdi neden bahşiş vermediğinizi anlıyorum hasta olduğunuzdanmış bağımlılık hastalığınızdan."
I'm sure they'll understand if you don't feel up to it.
Kendini dönmeye hazır hissetmezsen anlayacaklarına eminim.
Oh, yes, you do understand. Just so we can jump past this dance, I'm gonna say it plainly.
Evet anlıyorsun, ondan tüm bu oyunu es geçip açıkça söyleyeceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]