In part перевод на турецкий
10,366 параллельный перевод
And Tom he shifted his allegiance to Berlin, in part, to protect himself from me but also because it allowed for an inextricable intimacy and commitment to you.
Ve Tom, kendini benden korumak için Berlin ile anlaştı ama ayrıca bu, sana karşı ayrılmaz ilişki ve bağlılık fırsatı sağlıyordu.
I think that we humans act in part due to our shared mammalian biology, and I think that we can increase social cohesion in modern society amongst humans.
Bence biz insanların davranış biçimi memeli atalarımızdan geliyor ve bana göre bu seçimleri modern toplumda azaltabiliriz.
After a long and exhaustive investigation, sources close to the FBI have confirmed the hacks were in part tied to Colby's terminal.
Uzun ve kapsamlı bir soruşturmadan sonra FBI'a yakın kaynaklar korsanların Colby'nin terminaliyle bağlantılı olduğunu doğruladı.
Sources have confirmed the hacks were in part tied to Colby's terminal.
Kaynaklar Colby'nin terminaliyle bağlantılı olduğunu doğruladı.
The gun was purchased in 2009 by our ATF offices in Tucson as part of a sting operation.
Silah 2009 yılında Tuscon'daki ATF ofisimiz tarafından bir operasyonda kullanılmak üzere satın alınmış.
The Calling began as part of the group I joined in Syria.
Çağrı önceleri Suriye'de katıldığım grubun bir parçasıydı.
I was in great shape, living on my own, and the best part was, I didn't need help from nobody.
Kendi başıma yaşıyor ve iyi bir durumdaydım. En iyi kısmı da yardım için kimseye ihtiyacım olmadı.
You recorded a conversation for him that took place here in this restaurant and we know Andropov was a part of it.
Bu restoranda geçen bir konuşmayı kaydettiniz ve Andropov'un bu konuşmanın bir parçası olduğunu biliyoruz.
They are also part of a global conspiracy a shadow organization that spans across every continent and has for the last three decades consisting of leaders in world government and the private sector.
Ayrıca global bir komplonun parçalarılar bütün kıtalar üzerine aktif olan ve 30 yıldır da aktif olmuş bir gölge organizasyon dünya hükümetindeki ve özel sektördeki liderleri içeriyor.
Part of Operation Harwood a covert surveillance unit in Managua to keep tabs on the Sandinistas.
Harwood Operasyonunun bir parçasıymış. Managua'da, Sandinistasları izleyen gizli bir gözetleme ekibi.
And I know I played a part in that, and I'm not saying I didn't but I'm trying to fix that.
Ben de bunda bir rol oynadım, biliyorum oynamadığımı söylemiyorum ama, bunu düzeltmeye çalışıyorum.
I don't want you to be confused about my part in any of this, you, Liz.
Benim bu konuda oynadığım rol aklını karıştırmasın diye söylüyorum. Sen, Liz...
Like, maybe on the outside, it looks as though I'm drinking and playing darts and eating Craisins out of the box in my pocket, but this is part of the process.
Dışarıdan bakıldığında içki içiyor, dart oynuyor, cebimdeki kutusundan yaban mersini yiyor gibi görünebilirim ama hepsi sürecin birer parçası.
I believe in rules and traditions and playing our part.
Kuralların ve geleneklerimizin farkındayım.
If I'm going to be a minister in my father's government, I need to look the part.
Eğer babamın hükümetinde bakan olacaksam buna uygun görünmeliyim.
Eddie Reynolds is appealing against his conviction for his part in Susan's murder.
Eddie Reynolds Susan cinayetinde kendi tarafı için mahkumiyetini yeniden temyize götürüyor.
"The brave little princess found herself playing " in a part of the castle that she'd never seen before. "
"Cesur küçük prenses kendini daha önce hiç görmediği bir kulede oynar bulmuş"
"And in this dark, dusty part of the castle, " she found a dark, dusty door. "
"Ama bu karanlık tozlu kulede karanlık tozlu bir kapı bulmuş"
What Duke said about Croatoan knowing all of Haven's secrets because he was part of Dave.
Duke, Croatoan eskiden Dave'in bir parçası olduğu için onun Haven'ın tüm sırlarını bildiğini söyledi.
And now, I can play a part in ending them... forever.
Şimdi onları sonsuza dek bitirmek için üstüme düşeni yapabilirim.
They prefer their ingroup, they treat them better, they devote more resources to them, and, in general, it's just a part of human nature.
Onları bir sınıfa sokunca daha rahat olunuluyor. Kendilerine daha çok kaynak sağlıyorlar. Bu genel olarak insan tabiatında var.
I'm not in charge of that part of the yearbook.
Yıllığın bu kısmından sorumlu değildim.
By the way, Young Lord, are you taking part in the Chunin Exams?
- Bu arada siz de Chunin Sınavlarına katılıyor musunuz küçük bey?
The first Laing had ever really felt part of.
Laing'in ilk defa bir parçasıymış gibi hissettiği aile.
The difference lies in whether the capital is in the hands of the state or whether the greater part of it is in the hands of people outside of state control.
Fark, paranın devletin elinde olmasına ya da paranın büyük bir kısmının devletin kontrolü dışındaki insanların elinde olmasına bağlıdır.
Luck plays a really important part in everyone's life, and there is simply no way around that.
Şans herkesin hayatında önemli bir rol oynuyor, bunu inkâr edemeyiz.
That memory is inside my head, Likely in the central executive part of the prefrontal cortex.
Muhtemelen prefrontal korteksimin merkezî yönetim biriminde.
Hong Kong, it's part of China.
Hong Kong, Çin'in bir parçası.
- What's in the box? - All part of the plan.
- Kutunun içindeki ne?
But then the selfish part of me kind of hopes he's in this really dirty puppy gulag, and we have to break in and rescue him.
Ama sonra bencil tarafımsa iğrenç bir yuvada kaldığını ve oraya gidip onu kurtarmamızı istiyor.
And what part in your plot am I?
Ve arsa hangi bölümü ben?
The last time we parted in shame, but tonight we part as dear friends.
En sonunda utanç içinde ayrılmıştık, ama bu gece yeniden sevgili dostlar olduk.
We all play our part in the great drama.
Büyük dramda hepimiz kendi rollerimizi oynarız.
We played a big part in creating this problem.
Bu sorunun yaratılmasında büyük etkimiz oldu.
Because if the police find out about the messages, they could become a part of the case against Alice's killer.
Polis duyarsa mesajlar Alice'in katiline açılan davanın bir parçası olur.
She must have been a part of the Resistance.
Direniş'in bir parçası olmalı.
So then Lem's part of the Resistance.
O zaman Lem de Direniş'in bir parçası.
AND ANYONE WHO WAS PART OF THE SIMULATION WOULD ALSO BE FROZEN IN A STATE OF SUSPENDED ANIMATION SO THAT, WHEN IT STARTED UP AGAIN,
Simülasyona dahil olan herkes... animasyon içinde donmuş bir halde olacak... ve donma giderilince... bu onlar için tamamen anlaşılmaz olacak ve bunu asla öğrenemeyecekler.
I'm not part of Alice's murder case.
Benim Alice'in davasıyla ilgim yok.
I believed... that only the good have a part to play in God's plan.
Tanrının plânında üstüne düşen bir iyi görev olduğuna inandım.
But in truth... the wicked also have their part.
Ama doğrusunu istersen günahkâr aynı zamanda onu parçasına sahip olur.
What part of that can't you get in your head?
Bunun hangi kısmını kafana sokamıyorsun?
I just booked a part in this commercial.
- Reklamda bir rol kaptım.
William is more a part of you now in death than he ever was in life.
William, ölümünde, yaşamında bile olmadığı kadar senin bir parçan artık.
Claire, did you miss the part about him killing every single human in the city?
Claire, şehirdeki nefes alan herkesi öldürmesiyle ilgili kısmı kaçırdın mı?
That guy feeds on the darkest part of the Strip.
O herif Strip'in en karanlık tarafından besleniyor.
I'll explain the trends in each part.
O zaman şimdi yanlış anlaşılmayı çözdüğümüze göre hayatın o kadar da zor olmadığını düşünüyorsun, değil mi?
There's part of Mr. Callen that will always be that young boy, lost in the foster system, searching for home.
Bay Callen'ın içinde bir parça hâlâ o koruyucu aile sisteminde kendine yuva arayan o genç çocuk olacak.
We like to utilize the setting here in the hills, make nature a part of the experience.
- Tavuklar da buraya mı ait? Buradaki ortamı her şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Doğayı da bu deneyimin bir parçası yapmak istiyoruz.
If you were any part in killing her and you're not afraid, then you understand nothing at all.
Eğer onun ölümünde bir rolün varsa ve korkmuyorsan o zaman hiçbir şey anlamıyorsun demektir.
Showed up in a completely different part of the city.
Sonra şehrin farklı bir yerinde ortaya çıktı.
in particular 159
party 591
part 451
partner 1354
parties 83
partners 202
parts 27
partnership 23
partying 40
partial 17
party 591
part 451
partner 1354
parties 83
partners 202
parts 27
partnership 23
partying 40
partial 17
partridge 36
parting is such sweet sorrow 16
party time 60
particularly 54
party tonight 16
parter 16
party pooper 21
party all the time 20
party people 52
part two 38
parting is such sweet sorrow 16
party time 60
particularly 54
party tonight 16
parter 16
party pooper 21
party all the time 20
party people 52
part two 38
party of two 19
party of one 25
party on 25
party's over 181
part one 26
partially 44
part time 16
part of me 17
partly 89
parts per million 22
party of one 25
party on 25
party's over 181
part one 26
partially 44
part time 16
part of me 17
partly 89
parts per million 22