It takes a village перевод на турецкий
60 параллельный перевод
It takes a village...
Zor oldu...
Plus, you know, it takes a village.
Fena fikir deil. Üreyebilen herkes aile oabilir.
It takes a village to do what's being done here.
Orada yapılanın gerçekleşmesi için koca bir köy gerekir.
It's like how they say it takes a village to raise a child.
Dedikleri üzere bir çocuğu büyütmek için köyde olması gerekiyormuş.
I'm really not up for one of you "It takes a village" anthropology lessons.
Senin antrolopoji dersini dinleyesim yok.
Oh, it takes a village.
Tüm kasabanın demek lazım.
I don't know who's in apartment 7 because meeting 5 and 6 was enough "it takes a village" for me.
Yedi numarada kim var bilmiyorum. Çünkü beş ve altıyla tanışmak beni yeterince yordu.
It takes a village.
Kasabadaki herkesi.
- It's really, like, inspiring. - It takes a village.
- Gerçekten ilham verici bir şey.
"It takes a village to raise a child."
"Bir çocuğu büyütmek için bir köy dolusu insan lazımdır" diye.
It takes a village... to smuggle a human.
Bir köyü alıp, insan haline getirmek gibi.
It takes a village.
Bizim köyden.
It takes a village. Hmm?
Bir kasaba gerekir.
It takes a village, Bones.
Köy lazım, Bones.
You know, it takes a village.
Bilirsin, köy lazım. ( atasözü )
It takes a village.
Emek vereceğim.
I'm so sick of this whole "it takes a village" thing.
"Birbirimizi desteklemeliyiz" lafından çok sıkıldım artık.
I mean, it takes a village.
I mean, it takes a village.
They say it takes a village.
Her şey tek kişiyle başlar derler.
Well, it takes a village. Coffee, please.
Sadece, biraz yardımı olurdu.
Well, it takes a village, right?
Tüm kasaba bu işte beraberiz, değil mi?
That's why we're here- - it takes a village and all that crap.
Bu yüzden buradayız. Koca bir köye ve onca tantanaya mal oluyor.
You know, somebody said it takes a village to rear a child.
Bir çocuğu yetiştirmek için bir köy lazım demiş birisi.
I read a t-shirt once that says it takes a village to raise a child.
Bir keresinde üzerinde "Bir çocuk büyütmek için kalabalık olmak gerekir" yazan bir tişört görmüştüm.
It takes a village.
Ne desem az!
It takes a village, Booth.
Zor olacak, Booth.
Okay, haven't you ever heard that saying, "it takes a village"?
Tamam.'Bir köy gerektirir'lafını duymadınız mı hiç?
"It takes a village."
Bir köy gerektirir.
They say it takes a village to raise a child.
Çocuk yetiştirmek için bir köy aldıklarını söylüyorlar.
It takes a village, George, and we're the village people.
Bir kasaba gerekir, George. Ve biz de kasaba sakinleriyiz.
It takes a village, no?
Bir köye maloldu, değil mi?
It takes a village.
- Bu iş kırk fırın ekmek ister.
They say it takes a village to raise a child, and now that we're calling Paris our home, we feel like the luckiest parents knowing that our child will be growing up in the most loving village.
Bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir derler. Artık Paris bizim evimiz oldu. Çocuğumuzun en sevgi dolu köyde büyüyeceğini bildiğimiz için kendimizi dünyadaki en şanslı anne ve baba olarak görüyoruz.
It takes a village.
Çocuk bir evin içinde büyümez.
It takes a village.
Kırk fırın ekmek gerekmişti.
Mark my words, Mr. Rezendes, if it takes a village to raise a child, it takes a village to abuse one.
Sözlerimi bir kenara yazın Bay Rezendes... "Bütün köy, bir çocuğu yetiştirebildiği gibi pekâlâ ona tecavüz de edebilir."
And they say that it takes a village to raise a child...
Bana dediler ki, çocuk büyütmek için...
Can't eat just one. It takes a village.
Bir tane yetmiyor, tüm köyü istiyorsun.
You know the expression "it takes a village"?
"Ateş düştüğü yeri yakar" deyimini biliyor musunuz?
It takes a village.
Büyük bir ekibimiz var.
And you know the old saying, "It takes a village."
Ne derler bilirsin, hamama giren terlermiş.
- It takes a village.
Yardımlaşmak lazım.
They say it takes a village to raise a family and run a company.
Hem aileyle ilgilenmek hem de bir şirket yönetmek için bir ordu lazım derler.
They say, "It takes a village."
- "Çocuğu bütün köy büyütür" derler.
It takes place in Greenwich Village, and it's a group ofng people, and they can't ad their housing, and... half of them have AIDS, you know, from homosexual activity or intravenous drug use.
Olay Greenwich köyünde geçiyor, ve bir grup genç insan var, ve evlerini geçindiremiyorlar, ve... yarısı AIDS hastası, yani, eşcinsel aktivite veya damardan ilaç kullanımı yüzüden.
After all, it takes a village.
Ne de olsa, bir elin nesi var...
So, it takes a death to get you to our village, Mr Prosecutor?
Ya, demek biri ölmeden bizim köye geleceğiniz yoktu, ha Savcı Bey?
Well, it takes a village.
Onu köy halkına götürüyor.
"To raise a child, it takes the Village People."
"Çocuk yetiştirmek için Village People * gerekir."
You know, if it takes a village...
Başka bir yere gitmem gerekiyorsa başka bir yere giderim.
And it takes a-a village, right? - ( chuckles )
- Ne kadar yardım alırsanız faydanıza.