Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ J ] / Just in case

Just in case перевод на турецкий

5,217 параллельный перевод
As well as you'll be under some observation, just in case of side effects.
Yan etkisi olabileceği için ne olur ne olmaz diye gözlem altında olucaksın.
I did put one in his wallet, just in case.
Gerçi ne olur ne olmaz, cüzdanına koydum bir tane.
Just in case.
Ne olur, ne olmaz.
You might want to take these just in case.
Her ihtimale karşı bunları almak isteyebilirsin.
Plan B. Just in case your plan A doesn't plan out.
B planı. Eğer A planı işe yaramazsa.
We need to keep her here, just in case.
- Tedbir amaçlı burada tutacağız.
But you brought it along just in case.
- Ama ne olur ne olmaz diye yanında götürüyordun.
But we'll find a venue that has an indoor area, just in case.
Ama her ihtimale karşı kapalı yeri de olan bir yer bulacağız.
- Of my C.V., just in case.
- Fazladan bir fotokopisini çekmeyelim.
You don't have to come but I thought I'd extend an invitation to you just in case.
Gelmek zorunda değilsin ama yine de ne olur ne olmaz diye sana da haber vereyim dedim.
Start warming up that IV just in case.
Damar yolunu gerekirse diye hazırda tut.
I brought the drill just in case, all right?
Her ihtimale karşı matkabı da getirmiştim.
But just in case things aren't going my way, I designed this rabbit foot app for my phone.
Ama işler yolunda gitmezse diye telefonuma bu tavşan ayağı uygulamasını hazırladım.
Making sure you have a few lethal options just in case?
Ne olur ne olmaz diye birkaç ölümcül seçeneğin olsun mu istiyorsun?
They're sending representatives just in case.
Ne olur ne olmaz diye temsilcilerini gönderiyorlar.
David, Belle, and Tink are locking down Main Street just in case this fight actually happens.
Ne olur ne olmaz da şu düello yapılırsa diye David, Belle ve Tink ana caddeyi kapattılar.
Just in case we need to know where he is.
Nerede olduğunu bilmemiz gerekirse diye.
I should probably empty my pockets just in case.
Her ihtimale karşı ceplerimi boşaltayım.
Just in case... you get hungry, here's a little... whoa.
Şayet, karnın falan acıkırsa, sana biraz...
Just in case he's wearing his vest.
Her ihtimale karşı o yeleğini giyiyor.
But, just in case... This is ridiculous.
ama, her ihtimale karşı... gülünç bir durum.
Just in case you've forgotten, Booth, I call the shots here, and you haven't been assigned any case.
Unuttuysan, burada kararları ben veriyorum, Booth ve herhangi bir vakaya atanmadın.
- Just in case we need to break a window.
- Camı kırmamız gerekebilir diye.
Mr. Brooks believes in keeping all his options open, just in case.
Bay Brooks, ne olur ne olmaz diye bütün seçenekleri göz önüne serer.
Two bouncy balls, two puzzles, very Hungry Hippos. And then we've got a thermometer and then children's Tylenol. You know, just in case he gets a fever.
İki zıplayan top, iki yapboz, çok aç hipopotamlar termometre burada, çocuk tylenol'ü burada ateşi falan çıkar diye.
Just in case, keep your heads down, don't muck about,
Kafanizi asagida tutun.. Ortalikta gezinmeyin..
For your protection, just in case.
Kendini koruman için. Ne olur ne olmaz.
You know, just in case.
- Ne olur ne olmaz diye.
Uh, but, I mean, I- - It was just in case.
Ama ne olur ne olmaz diye aldım.
So, I ordered your cap and gown in the traditional Violet, and I also ordered the protective plastic poncho just in case of, like, inclement weather.
Şapka ve elbiseni geleneksel Viyolet olarak ısmarladım, ve ayrıca, koruyucu plastik pançoyu da sipariş ettim ne olur ne olmaz, kötü bir hava olur diye.
Yep, and there's an omni-retractor in there just in case you need it.
Evet, ve orada bir omni - retraktörü var sadece durumda olması gerekiyor.
Naloxone injection and pack everything just in case.
Her ihtimale karşı nalokson iğnesi dahil her şeyi hazır edin.
But just in case.
Ama ne olur ne olmaz.
But we're looking into the objects on the shrine just in case they're connected to our victim.
Ama biz tapınağına nesneleri içine arıyoruz durumda sadece onlar bizim kurbana bağlanır.
- Just in case that you misinterpret it. - I don't misinterpret.
- Yanlış anladın...
The case just came in, so I... Fairly late I'm afraid.
Şimdi bir hasta geldi epey gecikeceğim maalesef.
I just wanted to learn how to hold my own in case there was freshman hazing.
Okuldaki çömezlik günlerimde birileri tartaklarsa diye kendimi nasıl tutacağımı öğrenmek istedim.
- I just... in case...
Ben sadece, olursa diye...
In case you hadn't noticed, I just saved your ass.
Bu sefer farketmediğin şey, ben sizin kıçınızı kurtardım.
Before the Brewster case, Leslie Dollinger was just a temp medical examiner, brought in when the backlog got to be too much.
Brewster davasından önce, Lislie Dollinger geçici tıbbi tetkikçiymiş. Birikiminin çok fazla olması nedeniyle getirilmiş.
In fact, he had just taken some vacation days to work the case.
Hatta bu işle ilgilenmek için bir iki günlük izin kullandı.
But in case you're wondering, the drunk that hit her is gonna be just fine.
Ama merak edersin diye diyorum, ona vuran sarhoş iyileşecek.
By all means, smoke near the explosives, in your case, I actively encourage it, just wait for me to leave first, all right?
Açıkça patlayıcıların yanında sigara içiyorsun. Senin durumunda bunu fiilen teşvik ederim. Sadece önce benim ayrılmamı bekle tamam mı?
Listen. I just want to know what I should be telling people in case you end up in jail.
Eğer sonunda hapsi boylarsan, insanlara ne söyleyeceğimi bilmek istiyorum.
I want to hear the national anthem playing while the goddamn blue angels fly over my head, and then I think I want to be on some cereal boxes, because in case you haven't noticed, Carlito, we just pulled off a job that had an extremely high level of difficulty.
Kafamın üstünde lanet mavi melekler varken, ulusal marşımızı duymak istiyorum ve sonra da belki sen ne kadar zor bir işi yaptığımızı anlamamışsındır diye Carlito bir kutunun üzerine çıkmak istiyorum sanırım.
We just got hit with 10 more bodies in the Pied Piper case.
Biz sadece 10 fazlası ile çarptı Pied Piper durumda organları.
Well, just thought you'd be neck-deep in files from the Sarah Cushing case.
Düşünüyordum ki, Sarah Cushing vakasıyla ilgili boğazına kadar dosyaya batmışsındır.
So I'm just sitting there, crocheting Robyn's giant hat, and I just happen to overhear your conversation about your domestic case.
Orada oturmuş, Robyn'in koca şapkasını örerken aile içi davanızla ilgili konuşmanıza kulak misafiri oldum.
I just want to know what I should be telling people in case you end up in jail.
Eğer hapsi boylarsan, insanlara ne diyeceğimi bilmek istiyorum.
I... was just going over your case in my head, you have a walled-off abscess.
Sadece ameliyatınızda yapılacakları aklımdan geçiriyordum. Etrafı çevrili bir apseniz var.
Guys, I just found a case of Li-Fraumeni in Chicago.
Millet, Chicago'da bir Li-Fraumeni vakası buldum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]