Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ L ] / Like it

Like it перевод на турецкий

262,451 параллельный перевод
It seemed like it had been roaming about for a long time.
Bu hayatta uzun zamandır başıboş dolanıyora benziyordu.
I would like it if this were... my first life.
Ben şu andakinin ilk yaşamım olmasını çok isterim.
I like it how the rest of the mall is closed.
AVM'nin kalanı kapalı, harika.
That's more like it.
Böylesi daha iyi.
Project looks like it's in really good shape.
Proje iyi durumda gibi görünüyor.
Well, if it helps you, I eat everything I want, and I work out like once a year.
Yardımı dokunacaksa, istediğim her şeyi yiyorum ve senede bir gün falan spor yapıyorum.
And they're live-streaming it, so like 60,000 people are watching.
Ayrıca canlı yayın yapıyorlar. 60.000 kişi falan izliyor şu an.
It was something like that, right?
Bu çeşit sorular soracaksınız.
- You said it sounded like a joke.
- Deli saçması bir hikâyeydi hani? Bana kanıt gösterin.
It's times like this... when you are just like Sun.
Böyle anlarda sahiden de Sun'a benziyorsun.
It feels like someone... is walking over my heart. It feels like my heart is falling to pieces.
Sanki birisi kalbimin üzerinde volta atıyormuş da kalbim parçalara ayrılıyormuş gibi.
It looks like this.
Böyle görünüyor.
- I really didn't like about it.
- Neden böyle bir resim çektin?
I hoped it wouldn't come to this, but it keeps looking like a tragic ending.
Böyle olmamasını ummuş olsam da nihayetinde trajik bir sona varıp duruyor.
I reported it in like I was asking for trouble.
Başıma iş açmak istermiş gibi bir de bunu rapor ettim.
As expected, it looks like I'm the worst memory.
Beklendiği gibi ben, en kötü anıların sebebiymişim.
It looks like this.
Bu şekilde görünüyor.
Even if it's just once, protect her... like she had protected you.
Bir kez olsun kız kardeşimi koru, kız kardeşimin seni koruduğu gibi.
Thanks to you, it felt like I was on a date... with you, Kim Woo Bin.
Sayenizde randevuya çıkmışım gibi gelmişti bana Bay Kim Woo Bin ile.
So your whole life, you've been like, "It's all about M-E."
Yani hayatın boyunca "hep B-E-N" dedin.
It's like Pastor Denise said. There's no greater good than sacrificing yourself for other people.
Rahibe Denise dedi ya, kendini başkaları için feda etmekten daha büyük iyilik olamaz.
They collect gossip like Tituses collect expired deli meats, and when it all comes out, the result is just as toxic.
Titus'ın tarihi geçmiş salam toplaması gibi dedikodu toplarlar, sonuçları da öbürü kadar toksik olabilir.
[Reuben ] That's good, Titus, but I'd love to hear it a little bit more like... [ flatly ] ♪ His blood ♪ [ flatly] ♪ His blood ♪
Güzel ama duymak istediğim aslında... Onun kanı Onun kanı
You have no idea what it's like to struggle with recognizing emotional cues.
Duygusal imaları anlamaya çalışmanın ne kadar zor olduğunu tahmin edemezsiniz.
It's supposed to be accurate, like, 85 % of the time.
85 % oranında başarılı bir cihazmış.
I-It's like you're twins.
Sanki ikiz gibisiniz.
And if you don't like that machine, get rid of it.
O cihazı da sevmediysen, kurtul gitsin.
It's like I needed to go through that experience to know what exactly I don't want in a man.
Bu deneyim benim bir erkekte ne istemediğimi anlamamı sağladı.
Uh, guys, it sounds like you're getting angry again.
Çocuklar, tekrar sinirleniyorsunuz gibi gözüküyor.
It's, like, a bomb shelter or something where paranoid people go and live when they think it's the end of the world.
Bomba sığınağı veya paranoyak insanların dünyanın sonunun geldiğine inandıklarında gidip yaşayabilecekleri bir yer.
'Cause you deserve to date a handsome guy, and I always like sticking it to Marjorie.
Çünkü yakışıklı bir adamla çıkmayı hak ediyorsun ve her zaman Marjorie'ye sataşmayı seviyorum.
I don't know what your problem is, it sounds like the guy's crazy about you.
Derdin ne bilmiyorum, çocuk senin için çıldırıyor gibi görünüyor.
It's like I lost my mind!
Sanki aklımı kaçırmışım!
You've never known what it's like to have to fight for your freedom.
Özgürlüğün için savaşmanın ne demek olduğunu asla bilemezsin.
It doesn't have to go like this.
Bu şekilde devam etmesi gerekmiyor.
You don't know what it's like to be different.
Farklı olmanın ne demek olduğunu bilmiyorsun.
When I agreed to be a hero, I didn't think it'd be like this.
Bir kahraman olmaya karar verdiğimde bu şekilde olacağını düşünmemiştim.
It's just not right seeing him like this.
Onu böyle görmek hiç doğru gelmiyor.
How did a government bureaucrat like Marsh get so much power and authority? I just don't get it.
Bunu anlamıyorum.
For once someone is put back into a cocoon, it leaves the Inhuman in a permanent coma-like state.
Eğer birini kozaya sokarsanız bu bir Nainsan'ı kalıcı koma durumuna sokar.
It's like Ultron's taken over the city itself.
Sanki Ultron şehri kendine çeviriyor.
I can't get through, but it looks like the same tech we found inside the registration discs.
Geçemiyorum fakat kayıt disklerinde bulduğumuz teknolojiye çok benziyor.
Now it sounds like I'm sleeping with her.
Böyle söyleyince onunla yatıyormuşum gibi geliyor kulağa.
It's like having a toddler already.
Yürümeye yeni başlayan bir çocuğum varmış gibi bir durum.
I just feel like there are conversations being had and I'm not across it.
Sanki hakkımda dedikodu dönüyor gibi hissediyorum. Karşı tarafta da değilim ki.
Don't treat it like an inconvenience.
Bu nedenle bir zahmetmiş gibi davranma.
No, it'll look terrible, it'll just look like I'm jealous or something.
Hayır, Bu korkunç olur. Sanki kıskanç veya başka bir şeymişim gibi.
It was a place for thinking and breathing and not for running around, because that's what the internet does to our minds, it pumps them up and sets us racing like rats in a maze.
Kütüphane, nefes almak ve düşünmek için mükemmel bir alan. Koşuşturma derdiniz yok. İnternetin beynimize yaptığı şey ise bu.
You're making it sound like a wake!
Uyanmak gibi kolay bir eylemden bahsediyorsun!
You don't deal with it like this.
Ama böyle anlaşamazsın.
I'll swing by again, It's not like I'm busy.
Yeniden geleceğim, meşgul değilim zaten.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]