Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ L ] / Looking at you

Looking at you перевод на турецкий

13,877 параллельный перевод
How do you deal with people looking at you that way? The fear?
Insanlarin sana öyle bakmasiyla nasil bas ediyorsun?
Those moms are looking at you like you put dressing on their salad and mixed it in.
Şu anneler sana salatalarına sos katıp karıştırmışsın gibi bakıyorlar.
Well, looking at you, I wouldn't think that you'd need much help.
Şu haline bak, çok da yardıma ihtiyacın yok gibi.
Looking at you, I'm reminded of my late father. Don't stab him with that.
Size bakınca merhum babamı hatırlıyorum.
What are you looking at, Game of Thrones?
Ne baktın Ian, Taht Oyunları?
What are you looking at?
Neye bakıyorsun sen?
Okay, but, you know, he's looking at us, and... and he's crying.
Tamam ama bize bakıyor ve ağlıyor.
What are you looking at, old man?
Sen neye bakiyorsun, ihtiyar?
You're looking at a real-time feed from tactical command.
Komuta merkezinden eş zamanlı izliyoruz.
Look, if she is mad at you'cause she thinks that you're not looking after me, Then tell her the truth.
Eğer benimle ilgilenmediğini düşündüğü için sana kızgınsa öyleyse doğruyu söyle.
- What are you looking at?
- Ne bakıyorsun?
You know, it must be hard for you, looking at all this.
Senin için zor olsa gerek, bütün bunlara bakmak.
What are you looking at?
Neye bakıyorsun?
What the fuck are you looking at!
Ne halt demeye bakıyorsun öyle!
What are you looking at?
Ne bakıyorsun acaba daha?
What are you looking at?
Ne bakıyorsunuz? Hadi.
If you're looking for a place to rent, we have guest quarters at the farm.
Kiralamak için bir yer bakıyorsan, çiftlikte kiralık odalarımız var.
Who are you looking at, foreign intelligence?
Neyle karşı karşıyasınız, yabancı istihbarat mı?
You're looking at federal and state charges, not to mention acts of terrorism and murder. Where's my lawyer?
Sen federal ve eyalet suçlarından dolayı buradasın,... terörizm eylemlerinde yada cinayetten söz etmek için değil.
Not with the victim pointing you out in the courtroom. You're looking at a minimum of 20 years. And when the other charges stick, you're going away for a very long time.
Sadece duruşmada kurbanın seni teşhis etmesi bile senin en az 20 yıl alacağın,... ve diğer suçlamalar da eklenince, uzunca bir süre defolup gidemeyeceğin anlamına geliyor.
What you looking at?
Neye bakıyorsun?
My life's an open book. You're looking at it.
Hayatım açık bir kitap gibi ve şu an önünüzde.
Randy, what I'm looking at is each of the women you flashed... were mothers.
Randy, şu an önümde olan kendini teşhir ettiğin kadınların anne olması.
You're not even looking at the road.
- Yola bakmıyorsun bile.
Looking at some clothes you found for him.
Onun için seçtiğiniz giysiler için.
Where the hell are you looking at?
Nereye bakıyorsun ulan sen?
What are you looking at?
Ne bakıyorsun?
What are you looking at like that?
Nereye bakıyorsun öyle?
When you are looking at something, you can't hear anything when someone is saying something to you.
Bir şeye odaklandığınız zaman biri bir şey derse hayatta duymuyorsunuz.
When you first came here, you were in a bad patch, but you still had this way of looking at things.
Buraya ilk geldiğinde çok kötü bir durumdaydın ama işlere farklı şekilde bakabiliyordun yine de. Sanki...
Are you always gonna be looking for ways to get back at me?
Beni sırtımdan vurmak için her seferinde kendine fırsat mı arıyorsun?
Oh! Well, uh, you were looking at it.
Tam o yere bakıyorsun.
Can't you tell by just looking at him?
Görünce anlaşılmıyor mu?
You're looking at me.
Bana bakıyorsun.
Ha. You have a really strange way of looking at the world.
Çok ilginç bir dünya görüşünüz var cidden.
There are no fish and no animals, except for the cow and she's not gonna live forever, so... like it or not, you're looking at our future.
Etrafta balık ya da herhangi bir hayvan da yok. Tamam ineğimiz var ama o da bir gün ölecek. Hoşunuza gitse de gitmese de şu an geleceğimize bakıyorsunuz.
You just keep looking down at the rest of us from your ivory tower.
Fildişi kulenin tepesinden bize bakmaya devam ediyorsun.
You know he won't be looking at other girls.
Etrafındaki kızlara bakamayacak.
You got to tell me what I'm looking at.
Şu anda neye baktığımı söyle bana.
Why are you looking at me?
Neden bana bakıyorsun?
Why are you looking at me?
Sen neden bana bakıyorsun?
He doesn't want anyone else at D.I.A. to know he's looking for you.
- D.I.A.'dan kimsenin ne aradığını bilmesini istemiyor.
Oh, okay. Well, you stop looking at that,'cause that's not healthy.
Tamam, onlara bakmayı bırak çünkü sağlıklı değil.
You're looking at an inside job.
İçeride çalışan birini arıyorsunuz.
This is awesome- - you can get near every member of the team at once, and if they have a phone or device that matches what we're looking for, we'll know right away.
- Evet, evet. Harika bir şey bu... tek seferde tüm takım üyelerine yaklaşabilirsin ve yanlarında aradığımızla eşleşen cihaz ya da telefon varsa anında öğreneceğiz.
See, when Naz is officially off the roster, you're going to be looking for a more permanent replacement here at the CJC and I'd like to be considered for that position.
Naz resmen kovulduğunda ÇTYK'da daha kalıcı birini arayacaksınız ve ben de o kişi olarak değerlendirilmek istiyorum.
So, with the right judge, you're looking at about... ten years plus.
Yani, doğru yargıçla yaklaşık... En az on yıl yersin.
Why are you looking at me?
Niye bana bakıyorsun?
To where it feels like you're looking at the sun.
Güneşe bakıyormuşsun gibi hissettirecek kadar.
We knew you'd show up at your cousin's looking for an insulin fix.
Kuzeninin evinde insülin aradığını biliyoruz.
- If convicted, instead of 3-5 years, you're looking at 30.
- Mahkûm edilirsen 3-5 yıl yerine 30 yıl ceza alırsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]