Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ L ] / Lose something

Lose something перевод на турецкий

716 параллельный перевод
I think it's true that people always have to lose something to see clearly.
Uyanıp gerçekle yüzleşebilmem için biri önemli bir şey kaybetti.
I'd expect to lose something on it.
Zarar edeceğimi ben de tahmin ediyordum.
- Did you lose something?
- Bir şey mi kaybettiniz?
- What's the matter, Pop? Lose something?
- Sorun ne dostım ; bir şey mi kaybettin?
We lose something.
Bir şey kaybettik.
You'll lose something else if you put that stuff on top of it.
Üzerinde bu şeyi de içersen başka şeyler de kaybedersin.
Lose something?
Bir şey mi kaybettin?
After a while you lose something.
Sonrasında birşeyler kaybedersiniz..
Lose something, Mr. Farrel?
Bir şey mi kaybettiniz bay Farrel?
Lose something?
Bir şey mi kaybettiniz?
- Lose something?
- Bir şey mi kaybettin? - Oh! Oh, uh-
- Did you lose something?
- Bir şey mi kaybettin?
When I lose something, I Want it back, and I get it.
Bir şey kaybettiğimde de onu geri isterim. Eninde sonunda alırım.
Did you lose something, Parju?
- Bir şey mi kaybettin Parju?
Did you lose something, Anne?
Bir şey mi kaybettin, Anne?
Did you lose something?
Bir şey mi kaybettin?
They're afraid to give themselves, to lose something
Bir şeylerden vazgeçip kendilerini veremiyorlar.
Lose something?
- Selam. - Bir şey mi kaybettiniz?
Lose something? .
Bir şey mi kaybettin?
Did you lose something, sir?
- Komiser bir şey mi kaybetti acaba?
Lose something, Monsieur Grillou?
Birşey mi kaybettiniz, Mösyö Grillou?
He's going to lose something.
Üstündeki şimdi uçacak.
Lose something, tiger?
Bir şey mi kaybettin kaplanım?
You lose something, Lieutenant?
Bir şey mi kaybettiniz, Komiser?
If you lose something, you can't find it again ; It drops to the bottom.
Bir şey kaybedecek olursan bir daha bulamazsın, dibe düşüyor.
Afraid that he's gonna lose something.
Bir şey kaybedeceğinden korkuyor.
You boys lose something?
Bir şey mi kayıp?
Did you lose something?
B ¡ r sey m ¡ kaybett ¡ n ¡ z?
Lose not thy hope, the rose persists, and something good will come of this.
Umudunuzu kaybetmeyin, gül ısrar ediyor, ve bunun olması iyi bir şey.
If he's in continual fear and suspicion he's bound to lose his head and do something... that will make his guilt as plain... as the fact that there's no poker in this room.
Eğer sürekli korku ve şüphe içindeyse kafasının karışması kaçınılmazdır ve suçunu açığa çıkaracak bir şeyler yapar. Tıpkı, aslında bu odada soba maşası olması gerekirken hiç olmaması gibi.
I got something today can't lose.
Sicak bir tüyo var, garanti.
You're gonna lose your teeth chattering if we don't get something hot into you.
Sana sıcak bir şey içirmezsek takırdamaktan dişlerin dökülecek.
They've got something you lose when you get older.
Büyüyünce kaybettiğin bir şeye sahipler.
Who wouldn't lose their head after seeing something like that?
Böyle bir şey gördükten sonra kimin aklı başından gitmezdi ki?
Well, when a person doesn't sleep and doesn't eat and seems to lose interest in everything, maybe a doctor can think of something.
Bir insan uyumuyorsa ve yemiyorsa hiçbir şey ilgisini çekmiyorsa, belki doktor yardım edebilir.
We're going to lose you, but to something bigger and more important :
Sizi, daha büyük ve önemli bir şey uğruna kaybediyoruz :
But as you want so desperately, that I lose this duel with your friend, maybe I can reveal something to you.
Arkadaşınla aramdaki düelloyu kaybetmemi bu kadar istediğine göre sana bir şey söyleyebilir miyim?
Well, then, you'd better go and play something... before I lose control completely.
İyi, o zaman ben kontrolümü kaybetmeden birşeyler çal.
You know, win or lose, I'd like you to know something :
Kazansamda kaybetsemde, bir şeyi bilmeni istiyorum :
You still have something important to lose.
- Kaybedecek önemli bir şeyiniz var.
Looks like it was quite a party. Hey, what did you do... lose a bone in there or something?
Güzel parti olmuş.
You bring things to the saddest point, where there is something to lose.
Kaybedecek bir şeyin olduğu yere, en hazin noktaya getirirsin bunlar.
Better to lose one or two than face something like this.
Böyle bir şeyle karşılaşmaktansa birkaçını kaybetmeyi yeğlerim.
Then she's really got something to lose.
Kaybedecek çok şeyi olacak yani.
Lose something?
- Bir şey mi kaybettin?
I lose my temper and say something silly and some tourists take me at face value.
Merkeze mi? Oh, onu tutuklamak için değil, madam.
If you see something out of the ordinary, something besides me and Sartorius, try not to lose your head.
Olağanüstü bir şey görürsen, ben ya da Sartorius'tan başkasını, aklınızı kaybetmemeye çalışın.
We lose a chance to gain something that it was real and important in the theater of war of the Average East, to go to conquer something that it was sufficient improbable doubtful and in the Extreme East.
Daha gerçekçi ve önemli bir fırsat yakalanmış olan ortadoğu cephesi daha şüpheli ve gerçekten uzak bir başarı olan uzakdoğu cephesine feda edildi.
He's taught me something about freedom and what it means to lose it.
Bana özgürlüğün ve onu kaybetmenin ne demek olduğunu öğretti.
I can only guess something must have happened to him, which made him lose faith in himself and his art, poor criticism and other factors.
Sadece başına bir şey gelmiştir ve bu kendine ve sanatına olan inancını kaybettirmiştir diye tahminde bulunabilirim kötü eleştiri ve diğer faktörler olabilir.
As soon as you own something, you lose interest.
Bir şeye bir kere sahip olduktan sonra bütün ilginiz bitiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]