Must be hard перевод на турецкий
1,232 параллельный перевод
- I know it must be hard for you now.
- Sizin için şu aralar zor olmalı.
Must be hard though, given your lifestyle.
Zor olmalı, hayatın değişiyor.
Must be hard for you.
Sizin için zor olsa gerek.
It must be hard for a man like you to resist.
Senin gibi bir adamın dayanması zor olmalı.
- Must be hard for you. - Mm.
Sizin için zor olmalı.
It must be hard.
Zor olmalı.
It must be hard on you, boss?
Sizin için zor olmalı patron.
It must be hard for you.
Senin için zor olmalı.
- It must be hard on you two.
- İkiniz için zor olmalı.
It must be hard carrying a baby inside of you.
İnsanın içinde bir bebek taşıması oldukça zor olmalı.
Must be hard, seeing everyone so happy because of what you did.
Yaptıklarından sonra herkesin mutlu olduğunu görmek senin için zor olmalı.
Must be hard.
Zor olmalı.
It must be hard... to know.
Bilmek çok zor olmalı.
- Must be hard.
- Zor olmalı.
It must be hard to concentrate on your writing Or anything else for that matter When your mind is on other things.
Aklında başka şeyler varken yazdıklarına ya da başka şeylere konsantre olmak zor olmalı.
Wow, this ball must be hard to catch, huh?
Bu, yakalaması zor bir top olmalı.
Like a rock You must be hard
Bir kaya kadar Sert olmalısın
Like a rock I must be hard
Bir kaya kadar Sert olmalısın
It must be hard, lying to your husband.
Kocana yalan söylemek çok zor olmalı.
It must be hard, all these people grieving for Lauren Parris, - like no one cares about your loss.
Tüm bu insanların, kimsenin senin kaybını umursamıyormuş gibi, Lauren Parris'in yasını tuttuklarını görmek zor olmalı.
It must be hard being a widow, doing it on your own.
Dul olmak, tek başına çocuk yetiştirmek zor bir şey olmalı.
This must be hard then.
O zaman bu iş zor olmalı.
Why must life be so hard?
Hayat neden bu kadar zor olmak zorunda?
I know how hard it must be.
Zorluğunu anlıyorum.
It must be very hard on your wife.
Eşiniz için zor olmuş olmalı.
Kenny's parents must be laughing pretty hard about now.
Kenny'nin ailesi şimdi gülmekten katılıyordur!
It must be so hard, the responsibility.
Zor olmalı, bu sorumluluk.
It must be really hard getting rid of all this neat stuff.
Bu tertemiz eşyalardan kurtulmaya çalışmak gerçekten zor olmalı.
You must be prepared to work hard and long hours.
Bu yedi dolar, ikisi benim.
You must be working too hard.
Çok çalışıyor olmalısın.
Must be very hard on you.
Çok zor olmalı.
It must be so hard.
Bu biraz zor olmalı.
It's hard not to sit here and think that there must be some mistake, even with the evidence you have.
Elinizdeki kanıtlara rağmen hata olduğuna inanmamak zor.
I'm not gonna sympathise with you and tell you how hard it must be for you.
Kim bilir ne kadar zor olmuştur, demeyeceğim.
I can't even imagine how hard it must be for you.
Ben sizin için ne kadar zor hayal bile edemez.
I'm so sorry. I mean, this must be so hard on you.
Çok üzüldüm. Yani senin için zor olmalı.
That must be hard.
- Zor olmalı.
I must say, I've been a teacher for ten years now, and it wasn't until today I realized, it must be really hard to be a girl.
On yıldır öğretmenlik yapıyorum, ama bugüne kadar kız olmanın ne kadar zor olduğunu fark etmemiştim.
[groan] Grundy must be close for snake face to fight so hard.
Grundy yılan suratla savaşmaya çok yakın olmalı.
Must be so hard for Dr Look At Me. Isn't it?
Bu Dr. "Sürekli Bana Bakın" için zor olmalı, değil mi?
You must grieve this loss. It can be quite hard.
Bu kayıptan dolayı acı çekmeniz gerekebilir.
Like how hard this must be for me and shit like that.
Benim için ne kadar zor olduğu gibi şeyler.
It must be really hard to see your daughter like this.
Kızınızı bu şekilde görmek, sizin için çok zor olmalı.
I know how hard this must be for you.
Senin için zor olduğunu biliyorum.
That kid's head must be as hard as a sock of snooker balls.
Bilardo topu kadar sağlam olmalı o çocuğun kafası.
It must be so hard for you.
Bu senin için çok zor olmalı.
I can't begin to imagine how hard this must be for you but we can't afford to fall apart.
Senin için ne kadar zor olduğunu anlamaya başlıyorum ama dağılmamalıyız.
Must be rather hard to get to know each other this way.
Bu şekilde birbirlerini tanımaları zor olsa gerek.
The sign must be minus, and further the magnitude of g follows on from a determination of the mean density of matter, thereby enabling the cosmologist to know how hard he'll hit the ground if he falls off a cliff.
İşaret eksi olmalı, ve g'nin büyüklüğü maddenin yoğunluğunun ortalamasının tanımlanmasını izler, böylece bir tepeden düşerse yere ne sertlikte çarpacağını evren bilimcinin bilmesine imkan tanır
Hard job, I think. - must be, of course, not counting the hours.
- Kaç saat çalıştığı belirsiz.
It must be from your going around with a hard-on from giving all the girls the eye!
Ortalıkta dolaşıp kızları keserken kalkan sikin sökmüş olmalı!
must be nice 94
must be 169
must be important 16
hardware 22
hard 725
hardy 174
hardly 502
harder 533
hardman 24
hardcore 24
must be 169
must be important 16
hardware 22
hard 725
hardy 174
hardly 502
harder 533
hardman 24
hardcore 24
harding 62
hard pass 21
hardison 43
hard kill 18
hard day 29
hard times 35
hard work 70
hardly ever 25
hard worker 16
hard to tell 74
hard pass 21
hardison 43
hard kill 18
hard day 29
hard times 35
hard work 70
hardly ever 25
hard worker 16
hard to tell 74
hard to starboard 26
hardworking 26
hard right 23
hard to explain 19
hardly at all 16
hard to say 179
hard to believe 105
hard to port 37
hardly anything 17
hard luck 24
hardworking 26
hard right 23
hard to explain 19
hardly at all 16
hard to say 179
hard to believe 105
hard to port 37
hardly anything 17
hard luck 24