Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ M ] / My gun

My gun перевод на турецкий

5,052 параллельный перевод
Not in my gun team.
Benim birliğimde değil.
My gun team will move out in front of the Jimmy's, we'll cut immediately to the right.
Topçu birliğim önden ilerler. Sonra aniden sağa dönüş yaparız.
My gun is missing!
Silahım kaybolmuş!
OK, I'm sorry about last night, but did you take my gun?
Tamam, dün gece için özür dilerim ama silahımı sen mi aldın?
My gun was stolen.
- Benim silahım çalınmıştı.
Going for my gun?
Silahıma mı uzandın?
Now I might finish you off with my gun, I might.
Silahımla işini bitirebilirim, olabilir.
I'm gonna throw my gun over there?
Silahımı atacağım öyle mi?
Ima put my gun away.
Silahımı indiriyorum.
I won't take my gun off that door.
Tüfeğimi o kapıdan çekmem.
- Hell no. - Spencer, take my gun.
- Spencer, tabancamı al.
- Take my gun!
- Tabancamı alın.
Would you like to hold my gun?
Silahımı almak ister misin?
He got my passwords, he got into my files, he got my gun.
Şifrelerimi bulmuş, dosyalarıma girmiş, silahımı almış.
Please don't point my gun at anyone.
Lütfen silahımı kimseye doğrultma.
You've figured out I was hiding my gun, , and now you are aiming at me,
Silahımı sakladığım yerden çıkartıp bir de bana tutuyorsun.
I tell the police that you were playing with my gun, They learn to believe me,
Silahımla oynadığını polise anlatırım. Bana inanırlar.
I've pulled my gun three times in the line of duty, with mixed results.
Görev başında iken 3 kez silahın tetiğine bastım tabi sonuçları farklıydı.
Three times I pulled my gun.
3 kez tetiği çektim.
Three dead cops, two killed with bullets from my gun.
İkisi benim silahımdan çıkan kurşunla öldürülmüş 3 polis.
This is my gun.
Bu da benim silahım.
I, too, don't want to use my gun to kill you.
Ben de seni silahla öldürmek istemiyorum.
I've never fired my gun.
Silahımı daha hiç ateşlemedim.
I don't have my gun on me, but I've got one.
Şu anda yanımda değil ama bir silahım var.
- Grady, get my gun.
- Grady, silahımı getir.
I wanted to bless my son-in-law with my gun.
- Damadımı silahımla kutsamak istedim.
So I picked up my gun.
- Bu yüzden silahımı aldım.
Can you two work out your relationship when you don't got a gun to my throat?
Siz ikiniz ilişkinizi biraz iyileştirseniz? Ağzımda silah doğrultmadığın bir zamanda?
Now, here, you see, i got my machine gun lined up, bearing down on the king.
Şimdi, gördüğün gibi burada makineli silahım duruyor, atın üstünde.
I'd love to sit around and whine all day, but I'm actually trying to live up to my God damn responsibilities, so go ahead... fuck up your life!
Oturup, mizmizlanmayi seve seve yaparim butun gun Belli bir seye ulasmaya calisiyorum aslinda. ... lanet olasica sorumluluklarim hadi yap ozaman sikiyim hayatini!
Not if they tortured me. Not with a gun to my head.
İşkence de etseler, kafama silah da dayasalar söylemezdim.
- Todd, you just pointed the gun at my face.
- Todd, silahı yüzüme doğrultuyorsun.
They gave a paranoid alcoholic a gun and a badge and they put him on my plane.
Paranoyak bir alkoliğe silah ve rozet verip benim uçağıma yerleştirdiler.
I'm putting my gun down,
Halil! Halil! Halil!
Sweetie, hand me my alien gun. Here you go.
- Tatlım, uzaylı silahımı versene.
Be my guest. Take the gun.
Al, rahat ol.
In minutes, the police will be down here and discover that you killed my poor father with a gun you stole from my room when you abducted me.
Çünkü birkaç dakika sonra polisler buraya gelip beni kaçırırken odamdan çaldığınız silahla zavallı babamı öldürdüğünüzü öğrenecek.
Gun to my head... fifty.
En son 50'ye kadar saymıştım.
I don't need my gun.
- Silahıma ihtiyacım yok.
If I'm the type of person who likes to impose my will, I would've already pointed a gun at your head.
Eğer istediğimi zorla yaptıran bir adam olsaydım şimdiye kafana silahımı dayamıştım.
A man walked up to our car, waving his gun in my father's face.
Bir adam arabamıza yaklaştı, ve silahını babamın suratına doğrulttu.
You know, right before I blew my head off, I rolled the gun barrel in powdered sugar.
Beynimi dağıtmadan önce silahın namlusunu pudra şekerine batırmıştım.
Oh, my partner's been gun shot.
Ortağımı vurdular.
I don't want a gun in my house!
Evimde silah istemiyorum!
- This morning I shot my wife and child with a nail gun.
Bu sabah karımı ve çoçuğumu çivi tabancasıyla vurdum.
My father was a gun maker.
Babam silah üreticisiydi.
I came over for a little visit, - my grandson pulls a gun on me.
Ufak bir ziyarete gelmiştim ama torunum bana silah doğrulttu.
- I need my gun.
- Silahımı istiyorum.
Why don't I remind myself to pack a gun when I visit my neighbor?
Neden kasabama girerken kendimi bir silahlıya tanıtmıyorum.
With this gun you killed my father and mother.
Sen bu silahla öldürdün benim ailemi.
Unless you put a gun to my head.
Tabiki kafama bir silah daymazsan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]