Never been there перевод на турецкий
1,411 параллельный перевод
- Good, Arkansas, I've never been there.
- Güzel, Arkansas, oraya hiç gitmedim.
Although I've never been there, it's like I know it better than my own home.
Hiç gitmeme rağmen, kendi memleketimden daha iyi biliyorum.
- I've lived my life here and never been there.
- Biliyor musun, hayatım burada geçti ama oraya hiç gitmedim.
I've never been there.
Hiç orya gitmedim.
Never been there.
Oraya hiç gitmedim.
He said he'd never been there before but he had no problem finding it.
Daha önce oraya hiç gitmemişti ama bulmakta bir sorun yaşamadığını söyledi.
They've never been there. We're surrounded, Major Whittlesey.
Etrafımız sarılmış binbaşı.
- You've never been there.
- Oraya hiç gitmedin.
WHEN YOU'VE NEVER BEEN THERE FOR ANYONE ELSE
Kendinden başka.
That's never been there before.
Daha önce böyle bir şey yoktu.
I've never been there.
Hiç gitmedim.
I've never been there, but...
Hiç gitmedim ama...
I don't know, Tobias, I've never been there.
batı şu tarafta değil mi? - bunu bilmiyorum.
And symbolically, we're happy things are said in there, where we've never been allowed to speak.
Çünkü oradaki insanlar bizi köle haline getirmekten büyük zevk aldılar.
There's never been a moment that I haven't cared about you.
Seni önemsemediğim bir dakika bile olmadı.
He should never have been there.
Oraya hiç gitmemeliydi.
I don't know what you're talking about, but there's never been anything we couldn't overcome together.
Neden söz ettiğini anlamıyorum, ama bir olursak üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir şey yok.
there's never been anything we couldn't overcome together.
bir olursak üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir şey yok.
I don't know, there's never been a Leviathan with weapons before.
Bilmiyorum. Daha önce silahlı bir Leviathan hiç olmadı.
You never know. Recently there's been a glut of guys with really bad acne and corrupt hard drives due to nonstop Napster downloads.
Son zamanlarda Napster'dan indirdikleri yüzünden sabit diskleri bozulmuş bir sürü sivilceli çocuk çağırdı.
There has never been one time that I didn't support you. That's right.
Seni desteklemediğim bir sefer bile olmadı.
I've never been able to put my finger on it before because there's never been a unified theory for this sort of thing.
Daha önce bunu anlayamamıştım çünkü böylesine tümleşik bir teori daha önce hiç olmamıştı.
No, there never have been.
- Hayır, hiç olmadı da.
Some Unas there may never have been taken as hosts.
Bazı Unas'lar hiç bir zaman konukçu olarak alınmamış olabilir.
I don't think there's such a thing. At least, I've never been to one.
- Bu yortular düşündüğün gibi olmuyor asla.
Because there's never been anyone like me before, ever.
Çünkü daha önce benim gibi birisi olmadı.
I told him I was sorry, that I knew I'd been a fool for leaving you, trying to go over there and be a hero, and I promised I'd never ask for anything again if I could just see you one more time.
Özür diledim. Seni bırakıp, oraya gitmek ve kahramanlığa kalkışmak aptallıktı. Seni bir kez daha görürsem ondan bir daha hiçbir şey istemeyeceğime söz verdim.
Exactly, I've never been in there.
Elbette, oraya hiç gitmedim.
I've been there twenty times, I've made 200 phone calls, and he seems to never be in.
Oraya yirmi defa gittim, 200 defa telefonla aradım ve her seferinde yoktu.
It wouldhave been so easy just to tell him right there... but then I never would have seen her again.
Orada ona bunu söylemek çok daha kolay olurdu.. ama onu bir daha görmedim.
I've never been a man of words... but there's something that I have to say to you.
Sözüne sadık bir adam değilim fakat sana söylemem gereken bir şey var.
There's never been anything like what I have become.
Daha önce olduğum gibi birşey asla olmadı.
There's never been any trouble on my watch.
Ben görevde olduğum sürece hiç bir felaket meydana gelmedi.
There's never been a software project that I know of that's been worked on by so many people from so many disperse places to put this all together.
Bu çok büyük bir yazılım projesi Bilgim dahilinde daha önce bu kadar çok ve farklı yerlerden katılan insanın yer aldığı bir proje yok
I've never been to England, but Father's teeth were made there.
Hiç İngiltere'ye gitmedim ama babamın dişleri orada yapıldı.
I get that, but they've never been to the underworld without me there to protect them.
Bunu anladım, ama benim korumam olmadan yer altında bulunmadılar.
There has never been a more successful treatment for your tumor.
Bu tümör için daha başarılı bir tedavi yok.
There has never been a more successful treatment for your tumor.
Tümörünüzün daha iyi bir tedavi yöntemi yok.
There has never been a Pilot.
Hiçbir zaman bir pilotu olmadı.
But never before has there been a crime so heinous, so vast that it had the power to unite us in grief and revulsion.
Ancak daha önce asla bunun gibi tiksindirici, bu kadar büyük bir suç işlenmemişti ki biz böyle büyük bir yas ve nefret duyguları ile bir araya gelelim.
Apparently there's a fifth victim whose body has never been recovered.
Anlaşılan beşinci kurban varmış. Cesedi bulunamamış bir kız.
YOU'VE NEVER BEEN TO PARIS. WELL, I KNOW I'LL LOVE IT WHEN I GET THERE.
Ama gittiğimde çok seveceğimi biliyorum.
There's never been an issue of race between us.
İyi niyetli olduğunu biliyorum. Bizim aramızda ırk hiçbir zaman mevzu bahis olmadı.
There's never been a Tyler here.
Tyler hiçbir zaman burada değildi.
Never in our history has there been such an abundance of brain and talent, why I've got three our four Rhodes scholars, four or five graduates of Harvard, a couple from Yale, and why, there's even one here tonight
HİÇ TARİHTE BÖYLE YETENEKLER BİRLEŞMEDİ 34 BİLGİN, 45 HARVARD MEZUNU YALE'DEN BİR KAÇ TANE
200 in the last two years! There's never been an era in American history like this, yet there's so much left to do.
KAYBEDİYORUZ ÇÜNKÜ BU SAVAŞ DEVAM DEVAM EDİYOR 200 İKİ YILA MALOLDU
Buried deep within you, beneath all the years of pain and anger, there is something that has never been nurtured.
Acı ve öfkeyle geçen onca yılın altında, derinlerde gömülü, hiç beslenmemiş bir şey var.
Look, there's never been a single shred of evidence... to show that these things exist materially.
Bak, hiçbir zaman tek parça kanıt olmadı... Bu şeyler var olan bir materyali gösteriyor.
It didn't seem right to bring this up at the funeral... but as far as I know there's never been any accidents at the chemical plant.
Cenaze törenine yetişemedim... Bildiğim kadarıyla kimya fabrikasındaki kazaların hiçbiri meydana gelmedi.
Well, there's a dream that.. .. Sicilians that have never been to Sicily have. That they're on the coast,..
Aslında bununla ilgili bir rivayet var Sicilyalılar henüz Sicilya'ya hiç yerleşmemişken sahilde
And the Latin spic tylpes that you talk about... would never have been the ones in line ahead of me... if the powers that be had suddenly wanted... Daniel Ortega the fuck out of there, right? I think I would've been fluent enough for that.
- Ve o bahsettiğin Latin bokları benim gibi iş yapabilselerdi şimdi burada olmazdım.
never been better 65
never been 27
never been married 16
been there 278
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
never been 27
never been married 16
been there 278
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30