Permissión перевод на турецкий
23 параллельный перевод
Have I the lieutenant's permissión to leave, sir?
Gitmek için izninizi alabilir miyim, teğmenim?
Sergeant Major O'Rourke has permissión.
İzin verilmiştir, Başçavuş O'Rourke.
I call it to your attention that in taking my daughter riding without bespeaking my permissión you have been guilty of behavior more consistent with that of an uncivilized Indian than an officer and a gentlemen.
Dikkatini çekerim kızımı benim iznim olmadan ata binmeye götürmen hatalı bir davranıştı bir subay ve beyefendiden çok vahşi bir kızılderiliye yaraşır cinsten.
- With the colonel's permissión, I volunteer. - Permissión refused.
- Albayın izniyle, ben gönüllüyüm.
With the colonel's permissión, sir.
Albayın izniyle, efendim.
With your permissión, I'll put in for retirement.
İzninizle, emekliliğimi istiyorum.
With your permissión Mrs. O'Rourke, may I have the honor?
İzninizle Bayan O'Rourke, bu dansı bana bahşeder misiniz?
Of course, with your permissión.
Elbette izninizle.
Now, with the colonel's permissión I'd like to shake some of this Mexican adobe dust and get back to the dance.
Albayın izniyle üzerimdeki Meksika kerpici tozunu atıp, dansa geçmek isterim.
- With your permissión...
- İzninizle...
With your permissión.
İzninizle başkanım.
With your permissión.
İzninizle.
- To ask permissión for your hand.
- Evlenme izni istemek için.
We are here, my captain, with your permissión to see that the prisoner does not try to escape. For if he did you would shoot him in the back. Is that not so?
Mahkumun kaçmamasını sağlamak için buradayız, çünki kaçmaya çalısırsa onu arkadan vurursunuz.
With your permissión.
Müsaadenizle.
And not ask my sister's permissión or nothing?
Ve hiçbir şey için kız kardeşimden izin istemeyeyim mi?
- What are you writing down? - Why didn't you request permissión to leave for your emergency?
- Acil durum için neden ayrılma izni istemediniz?
I wasn't asking for permissión.
İzin istemedim zaten.
You took him without asking my permissión?
İznimi almadan yanında mı götürdün?
He was the one that gave me permissión to pick you up.
Seni çıkarmama izin veren o.
I came to ask your permissión to put you in the book that I'm doing.
Senden izin almak için geldim. Hazırladığım kitaba seni de koymak için.
I'd like permissión to exhume the body.
Mezarı açtırmak için izin almalıyım. Ceset.