Shakes перевод на турецкий
996 параллельный перевод
" The violent shakes during the takeoff will wake them up.
" Kalkış sırasındaki şiddetli sarsıntı onları uyandıracaktır.
I tell him to be a man, but he shakes his head and goes to the priest.
Ona erkek gibi olmasını söyledim, ama kafasını salladı ve rahibe gitti.
My hand shakes so when I'm around you.
Senin yanındayken ellerim çok fazla titriyor da.
Today, while the earth shakes beneath the heels of marching troops while a great portion of the world trembles before the threats of acquisitive, power-mad men we of America have little time to remember an astounding era in our own recent history an era which will grow more and more incredible with each passing generation until someday people will say it never could've happened at all.
Bugün dünya, marş eden birliklerin topuklarının altında sarsılıp dünyanın büyük bir kısmı, açgözlü ve kuvvet hırsı olanların önünde titrerken biz Amerikalıların, henüz yeni olmuş geçmişimizi hatırlayacak vaktimiz yok geçen her nesille daha da mükemmelleşecek bir devir ta ki bir gün insanlar bunun asla olamayacağını düşünene kadar.
I can't steal the wife of a host who says I'm his friend and shakes my hand, without giving him an explanation.
Arkadaşı olduğumu söyleyen ve elimi sıkan evsahibimin karısını çalamam,... hem de hiçbir açıklama yapmadan.
- I've got the shakes.
- Her yerim titriyor.
We was getting ready to do a job back in Iowa... when one of the guys got the shakes.
Iowa'da bir iş için hazırlanıyorduk. Adamlardan biri titremeye başladı.
Pretty soon, we found out that this guy with the shakes had talked too much... and a bunch of cops are waiting for us at the bank.
Çok geçmeden, bu titreyen dostumuzun ağzının pek sıkı olmadığını anladık. Ve bir grup polisin bankada bizi beklediğini.
The guy with the shakes is sitting right across the room from him.
Titreyen dostumuz ise odanın diğer ucundaydı.
I'll be with you in two shakes of a cocktail.
Kokteyl kadar çabucak hazırlanırım.
Aunt Charlotte's got the shakes.
Charlotte teyzenin elleri titriyor.
I'll be back in a couple of shakes.
Bir iki sallayıp gelirim.
And it wasn't more than two shakes of a lamb's tail.
Ve bu bir kuzunun iki kuyruk sallamasından daha uzun değildi.
It's the sort of thing that shakes your faith by George.
İnsanın inancını sarsacak türden bir şey, kesinlikle.
I don't want to get the shakes.
Titreme nöbetine tutulmak istemem.
It didn't fit me. Too many milk shakes.
- Çok fazla dondurmalı sütten olmalı.
Got the shakes?
Heyecanlı mısın?
Anyway, about five minutes before it was time to go... I felt myself starting to get the shakes.
Her neyse, atlamadan beş dakika önce... titremeye başladığımı hissettim.
Is that why you got the shakes?
Bu yüzden mi titriyorsunuz?
Shakes hands with his dearest friend and mentor and sits.
En candan arkadaşı ve hamisi ile el sıkışır ve oturur.
Some bloody passion shakes your very frame.
"Kanlı bir hırs bütün vücudunuzu sarsıyor."
She got the shakes, see?
Titriyor, görüyor musunuz?
The rest of the things'll be here in two shakes.
Geri kalan şeyler bir iki dakika içinde hazır olur.
The dead animal still shakes, but they are only concerned involuntary.
Ölü hayvan halen seğirmekte, ama bunlar sadece istemsiz refleksler.
Don't get the shakes.
- Telaşlanma hemen.
I be no coward, Doctor, but the thought of them there gallows gives me the shakes.
Ben korkak değilim Doktor,... ama darağacını düşünmek bile, titrememe yetiyor.
It gives you the shakes.
Sana adil davranıyorlar, bu yeterli.
I'll be out of this submarine in two shakes.
İki dakika sonra bu denizaltıdan çıkacağım.
Mae, you've got the shakes.
Titriyorsun Mae.
Look at my hand, how it shakes and trembles with emotion.
elime bak, heyecandan nasıl da titriyor.
Sometimes, he gets the shakes so bad, you expect to see his teeth fall off.
Bazen, sarsıntılar çok kötü oluyor dişleri düşecek falan sanarsın.
Are not you moved, when all the sway of earth shakes like a thing unfirm?
Sen ne duruyorsun öyle put gibi dünya sarsılırken temelinden?
Mr. Big Shot's got the shakes.
Bay Pek Önemli Kişi tir tir titriyor.
Picasso, if he shakes hands with you, count your fingers.
Picasso, eğer seninle el sıkışırsa, parmaklarını say.
In good time I shall offer to the public my secret herbal elixir, the certain cure for aches and shakes, for languishments of the limbs and troubles of the trunk.
Oraya vardığımda halkın arasına karıştım ve, onlara her derde deva olacak bu yılanı anlatmaya başladım. Evet, bu yılan sayesinde bütün rahatsızlıklarınızdan kurtulabilirsiniz.
Or if the crop in the field is bountiful, he stands in the ditch and shakes his head and cries aloud
Ya da tarladaki ürün bolsa suyolunda ayağa kalkıp, başını sallar ve yüksek sesle bağırır...
It shakes me, it quakes me.
Beni sallıyor, beni sarsıyor.
It quakes them. It shakes them.
Onları sallıyor, onları sarsıyor.
But I'll get the shakes whenever I see a policeman.
Yoksa polisi gördüğüm anda titremeye başlarım.
- All of a sudden I've got the shakes.
Her yerim titremeye başladı.
Praying never gave a man the shakes.
Dua ederek kimseyi korkutup kaçıramazsın.
Everybody gets the shakes sometimes, ma'am... even an old marine like me.
Herkes bazen sarsılır, hanımefendi.. .. hatta benim gibi yılların bahriyelisi bile.
When she sits down, she shakes and quivers like a bowl of jelly on a cold and frosty morning!
Oturduğu zaman yeri göğü bir kase jöle gibi titretiyor!
I may be no great shakes.
Olağanüstü biri olmayabilirim.
And maybe Peyton Place High School isn't a name that shakes the world. But it's a part of each of you forever.
Peyton Place Lisesi belki dünyayı yerinden oynatmıyor ama her birinizin sonsuza dek bir parçası.
I don't have the shakes yet.
Daha içki nöbetim tutmadı.
Got the shakes yet?
Titremeler başlamadı mı?
Shakes are gone just because of a piece of music.
Titremeler geçti. Bu müzik sayesinde.
She says to excuse her, but she never shakes hands.
Kusura bakmamanızı söylüyor, fakat hiç el sıkışmaz.
If she shakes off those cruisers during the night, if we lose contact, we may never get hold of her again.
Eğer geceleyin onları avlarsa... onu bir daha yakalayamayız.
Now, if this thing shakes, don't be scared.
Sallanırsa korkma.
shakespeare 192
shake 151
shake it 153
shake it up 26
shake it out 92
shaken 35
shake my hand 24
shake it off 106
shake on it 29
shake a leg 65
shake 151
shake it 153
shake it up 26
shake it out 92
shaken 35
shake my hand 24
shake it off 106
shake on it 29
shake a leg 65