Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / She can hear you

She can hear you перевод на турецкий

297 параллельный перевод
She can hear you.
Duyacak şimdi seni.
She can hear you.
Seni duyacak şimdi.
Tell her that l- - She can hear you.
Ona söyle, ben- -
She can hear you.
Sizi duyuyor.
- June, it's Jack. - I don't think she can hear you.
- June, Jack ben.
Y'all keep forgetting she can hear you perfectly well.
Hepiniz gayet iyi duyduğunu unutuyorsunuz.
She can hear you!
Seni duyabilir.
She can hear you.
Seni duyabilir.
She's sleeping, but she can hear you.
Uyuyor, ama sizi duyabilir.
- Ask him whether she can hear you clearly.
- Sor bakalım seni duyuyor mu! - Telefon rehberinde...
Come on, she can't hear you now.
Hadi, artık seni duyamaz.
You can hear her sanctimonious tone saying what a self-sacrificing mother she is.
Nasıl fedakâr bir anne olduğunu anlatırken kutsal bir tonda konuşmasını bir duysaydın.
I told you she was very tired She can't even hear me
Size yorgun olduğunu söylemiştim. Beni duyamıyor bile.
- She can't hear you!
- Seni duyamıyor!
She can't hear you.
Seni duyamaz.
Do you think she can hear us?
Sence bizi duyabilir mi?
She can't hear you, but you watch.
Seni duyamıyor ama izle.
It's a good thing she can't hear you.
Seni duyamıyor olması iyi oldu.
She locked herself in, won't see anyone. You can hear her crying.
Kimse ile konuşmuyor, sürekli ağlıyor.
You can't tell Wendy anything she doesn't want to hear.
Wendy'e duymak istemediği bir şey söyleyemezsin.
She can't hear you!
Seni duyamaz!
I can almost hear your heart beat every time she passes close to you.
O yanından geçerken kalbinin atışlarını bile duyuyorum neredeyse.
- How can you hear what she's going to say?
Konuşmaları nasıl duyacaksın peki?
If you hear from her, she can find me at the old Lundel Industries hangar.
Ondan haber alırsan beni Lundel Endüstri hangarında bulabilir.
I hear from mothers who say you know what my daughters a teenager now and... she can barely stand to be in the room with me but the one thing we always do is we watch the show in a year its gone from living on the floor of a friends appartment
Ama dizinizi birlikte izliyoruz. " Arkadaşımın dairesinde yerde yaşarken 500 dolara aldığım bir arabayı kullanırken bir yıl içinde bütün dünyada izlenen biri oluverdim. Bence yıldızlar bizden yanaydı.
She can't hear you, Cliff.
Müzik kulağının içinde patlıyor.
She's got the music blasting in her ear. You mean she can't hear me if I say she reminds me of one of those little plastic troll dolls?
Bana küçük plastik canavarları hatırlattığını söylesem duymaz mı?
She can't hear you.
Bizi duymuyor.
- Thank God she can't hear you.
- Şükürler olsun şu söylediklerini duymuyor.
- She can't hear you, soft thing.
- Seni duyamaz, yumuşak şey.
She can hear anything that you have to say.
Söylemeniz gereken herşeyi duyabilir.
You can say anything to her. She don't hear, she can't talk.
zavallıcık. ne söylersen söyle hiçbir şey duymuyor, konuşmuyor
- She can't hear you?
- Yani seni duymuyor mu?
I can't guarantee she'll hear you or be able to understand you if she does.
Sizi duyarak, anlayabileceğini garanti edemem.
No matter how you scream, she can't hear ya.
Bağır istersen : Seni duymaz.
She can hear whatever you have to say.
Her ne söyleyeceksen seni duyabilir.
She is doing the best she can to get us home, and if you don't like the way she's doing it, I really don't want to hear about it.
Bizi eve götürebilmek için, elinden gelenin en iyisini yapıyor, ve yöntemleri hoşuna gitmiyorsa, bunu senden bir daha duymak istemiyorum.
- Didn't you hear? Effective immediately, all vessels in the Navy... can no longer be referred to as "she." We're to call it "it."
Bundan sonra artık donanmadaki hiçbir araçtan dişi olarak bahsedilmeyecek.
She can't hear you.
- Çilem, seni duymaz.
I wonder if she can hear. You know, when you speak, if she understands.
Duyup duymadığını çok merak ediyorum yani konuştuğunda anlayıp anlamadığını.
You can talk to her, she'll hear you.
Konuşabilirsiniz, sizi duyacaktır.
But she can't hear you,'cause she's unconscious.
Ama o sizi duyamaz. Komada o.
She can't hear you. The old darling's deaf as a post.
Yaşlı kadın tamamen sağırdır.
( gasps ) God can hear you right through the building and she's not happy.
Tanrı seni binanın içinde duyuyor ve o ( kadın ) mutlu değil.
- Can she hear you well?
- Seni duyuyor mu? Bana ver bakayım!
I mean, am I correct in assuming that a woman, even if she's not in love with the man, that the sex can still be good? But to hear you describe Saturday's experience,
- Ama cumartesi günkü tecrübeni anlatışın...
- She can't hear you Sir.
- Sizi duyamaz Efendim.
- Partner, she can't hear you.
- Seni duyamaz.
I can't hear what she's saying. The Commune! I'm the Commune you want to kill.
İki kale de etkisiz hale getirilir getirilmez,... ana saldırı Point du Jour'daki savunma hattının güney batı cephesini hedef alacak, duvarları en zayıf yer orası.
♪ She's got the blues, this girl She's got the blues, you can hear it, you can hear it
¢ Ü Hüzünlü, bu kız - - Hüzünlü, duyabilirsiniz, duyabilirsiniz
♪ She's got the blues, this girl She's got the blues, you can hear it in her music
¢ Ü Hüzünlü, bu kız - - Hüzünlü, duyabilirsiniz müziğinde bunu

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]