Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / She was right

She was right перевод на турецкий

3,052 параллельный перевод
- She was right here.
- Tam buradaydı.
But, sir, a second child was taken, and she was right about that.
Ama efendim, ikinci bir çocuk kaçırıldı ve bunun olacağını önceden bildi. Bu davaya artık FBI bakıyor ve onu merkeze götürmemizi istiyorlar.
And she was right.
Haklıydı da.
She was right.
Sage haklıydı.
I saw that she was right- - there's no old nail holes that correspond to the frames original arrangement.
Önce ki ayarlamaya uyan hiçbir çivi izi yok.
She was right.
Kız haklıydı.
She was right.
Haklıydı.
And then I understood that she was right.
İşte o zaman haklı olduğunu anladım.
Now I think she was right and I was wrong.
Şimdi onun haklı, benim hatalı olduğumu düşünüyorum.
But she was right to worry about the turnout for the trial.
Ama duruşmaya katılım oranı konusundaki endişelerinde haklıydı.
She was right, though. We don't need men these days, anyway.
Haklıydı ama, bugünlerde erkeklere ihtiyacımız yok.
That Sunday when Moray brought his wife here, when there was no-one else around, I was right next door when she had a little... accident.
Moray o Pazar günü karısını buraya getirdiğinde etrafta kimse yoktu o ufak kaza vuku bulduğunda ben tam yan kapıdaydım.
She was uneasy right from the very first day.
İlk günden çok huzursuzdu.
How did you know that she was the right one?
Doğru kişi olduğunu nerden biliyorsun?
See if she knows who was at the house last night. - Right.
Bakın bakalım dün gece evde kim olduğunu biliyormuymuş.
But I said she was very Chloe Sevigny chic, right? - Yeah? Good.
- Ama Chloe Sevigny gibi olmuş değil mi?
She told me there was something in the basement that wasn't right.
Bana bodrumda bir şey var dedi. Bu normal bir şey olamaz.
She was having problems with him all right.
Evet onunla bazı problemleri varmış.
For Alexis'sake, I hope you're right, given what she was wearing.
Alexis'in iyiliği için haklı olduğunu umarım. giydiği şey yüzünden.
That's right. She was really cool when I looked at her picture.
Evet, fotoğrafında gerçekten çok havalı görünüyordu.
Isn't that why you pretended not to know even though you knew she was a girl? Isn't that right?
Bu yüzden onun kız olduğunu bilmiyormuş gibi davrandın değil mi?
All right, look, as soon as you told me that you wanted to get back together, I told her she had to move out because I was in love with you.
Tamam, beni dinle yeniden başlamak istediğini söylemenin akabinde ona buradan çıkmasını çünkü seni sevdiğimi söyledim.
She would go out in the backyard when Buddy was barking and chasing the squirrel, and she'd stand right next to the fence and look up like she's trying to find the squirrel, too.
Bahçeye çıkardı Buddy havladığında ve sincapları kovaladığında, tam çitin yanında dururdu o da sincapları arıyormuş gibi yukarıya bakardı.
She was dismayed, right?
Bunun gülünç olduğunu söyledi, değil mi?
And she was telling me stuff, stuff I wouldn't have believed, but I was looking right in her eyes and she was crying and I felt it in my gut.
Bana normalde inanmayacağım şeyler anlattı ama gözlerinin içine baktığımda ağladığını gördüm ve içgüdülerim bana doğru söylediğini söyledi.
Maybe she was in the right place, as a lookout. No.
Belki de gözcü olarak doğru yerdeydi.
Lieutenant, you didn't actually think that she was still alive, right?
Komiser gerçekten de onun hala yaşadığını düşünmedin, değil mi?
You know, she thinks I'm not the same guy I was when we got married, and... and she's right.
Benim evlendiği adam olmadığımı düşünüyor ve bunda haklı da.
And get this, she told the front desk she was part of the shoot and demanded the room right next door to Behati Prinsloo.
Şunu dinle, resepsiyona çekimde görevli olduğunu söyleyip Behati Prinsloo'nun yan odasını istemiş.
She was sired to you, and I can only assume you took full advantage of that until you got bored of her, right?
Sana efendilik bağıyla bağlanmıştı ve sadece farz edebilirim ki, sen de kızdan sıkılana kadar bunun avantajlarını sonuna kadar kullandın, değil mi?
That's who she was looking for, right?
Ne de olsa aradığı kişi o, değil mi?
She just realized she was in the right place to do the right thing.
Doğru şeyi yapmak için doğru mekânda bulunduğunu fark etti.
Hey... She was right
O kadın haklıydı.
I hope she sees this. My best friend was right. Saying "Yes" Makes everything better.
En iyi arkadaşım haklıymış. "Evet" demek gerçekten her şeyi daha iyi bir hale getiriyor.
She was trying to break into the house? That's right.
- Eve girmeye mi çalışıyordu?
I bet you didn't even know it was her... until she fucking died, right?
Eminim o olduğunu anlamamışsındır bile o lanet olası ölene kadar anlamadın, değil mi?
- All right. She was cute, right?
Tamam.
I don't know what the fucking problem was, but she certainly had no right to come to my fucking castle and blow her fucking head open!
Sorunu nedir bilmiyorum ama kesinlikle benim kaleme gelip o boktan beynini uçurmaya hakkı yoktu!
Right after she was sectioned.
Seçildikten hemen sonra.
Yes, but she was quite right yesterday to take the stairs.
Yetişeceğine eminim. Evet, dün merdivenleri kullanmakla çok iyi etti.
She said it was a gift, right?
Her şeyin hediye olduğunu söyledin, değil mi?
She's right. He was faking it.
Bununla kandırıyormuş.
I was standing right next to her when she called you.
Seni aradığında yanında duruyordum.
She said she didn't know where he was, right? Yeah.
Nerede olduğunu bilmediğini söylemişti, değil mi?
So, Angie, she was supposed to come to a church barbecue with me, but she did not, and I need to know who this guy is right here.
Yani, Angie, kilisenin barbeküsüne gelmen gerekiyordu, ama o yoktu. ve buradaki adam benim kim olduğumu bilmek ister.
And she was... she was such a little whore. She wanted me to rip her clothes off right there on the dance floor and put her up against the wall, but, um... but I did not do that.
Ve biraz fahişeydi.. ve beni soydurdu..
Her mother claimed she was taken right from a window.
Annesi pencereden kaçırıldığını iddia ediyor.
Well, the first time I'd seen her she was downtown, and I had an attraction to her right away.
Evet, şehir merkezinde ilk gördüğümde O'na karşı bir çekim hissettim.
Stay right there. I know she was talking to me. Whatever.
Orda kal.. bana diyordu
Her mother warned me. She was right.
Annesi beni uyardı haklıydı
You're right, she was bald. They were both bald.
Keldi, ikisi de keldi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]