So fun перевод на турецкий
4,592 параллельный перевод
'Cause she's so fun and charming to be around.
Çünkü buralarda büyüleyici olmak çok eğlenceli.
Come on, that was so fun.
Hadi ama. Çok eğlenceliydi.
- It was so fun!
- Çok eğlenceliydi!
Oh, please, it'll be so fun... you can sing all the chorus parts, if you want.
Lütfen, eğlenceli olur, istersen toplu kısımlarda eşlik edebilirsin.
It's been so fun.
Çok eğlenceliydi.
Oh, so fun, but I'm gonna have to say no.
Çok eğlenceli ama hayır demek zorundayım.
It's so fun.
Çok eğlenceli.
- Come on, it would be so fun.
Haydi ama, bu çok eğlenceli olacak, biliyorsun.
This is so fun!
Bu çok eğlenceli!
This is so fun.
Çok eğlenceli.
Oh, yes, this is so fun for me.
Evet. Bence çok eğlenceli.
You started this bet so you could buy loads of yard sale crap, and I couldn't make fun of you.
Dalga geçemiyorum diye bahçe satışından bir sürü saçma şey almaya başladın.
So much fun!
- Hem de nasıl.
Aren't taxes just so much fun?
Vergiler çok eğlenceli değil mi?
It's so much fun to finally have a friend who likes the NPR show
Sonunda benim kadar
Going to get facts so Miss Poop-Head-No-Fun-Lady can relax.
Gerçekleri öğrenmeye. Böylece kaka kafalı sıkıcı bekar bayan rahatlayabilir.
Oh, my God, I had so much fun.
Tanrım. Çok eğlendim.
Meeting you... has made it so much fun.
Sizinle tanışmak bunu o kadar eğlenceli hale getirdi ki.
So have fun not caring.
- Yani? Yani, umursamamanda iyi eğlenceler sana.
This has been so much fun.
- Çok eğlenceli vakit geçirdim.
That was so much fun, I could do it all day.
Bu çok eğlenceliydi. Bunu bütün gün yapabilirim.
Oh, great, so now I'm physically comparable to Fat Harry but not as fun.
Harika, şimdi de Şişman Harry ile fiziksel olarak karşılaştırılıyorum. Ama onun kadar eğlenceli değilim. - Şişman değilsin.
So that sounds like a fun thing.
Kulağa eğlenceli geliyor.
My friends and I had so much fun.
Arkadaşlarımla çok eğlenirdik.
So... to keep things fun, we're gonna have a contest.
İşleri eğlenceli kılmak adına bir yarışma yapacağız.
( Giggles ) We're gonna have so much fun.
Çok eğleneceğiz!
I think it'll be a lot of fun, so...
Bence çok eğlenceli olacak...
Fun! So, who's gonna be the "demon"? These sticks will decide!
* Şimdi, şeytanın kim olacağına çubuk çekmeyle karar verelim. *
Brandon is at piano and Mariana and Jesus are busy, so why don't the three of us just do something fun?
Brandon piyano derslerinde ve Mariana ile Jesus'un işleri var. O yüzden üçümüz eğlenceli bir şeyler yapalım mı?
She's funny and she's fun and, ok, yeah she's a little kooky, but so what?
Komik, eğlendirici ve tamam biraz da garip ama ne olmuş yani?
- So, what do you do for fun?
- Eğlenmek için ne yaparsın?
- So did you have fun today?
- Bugün eğlendin mi?
So I guess you guys can just have fun hanging out by yourselves tonight and... fondle each other's boobs, or whatever.
Yani sanırım ikiniz bu gece birbirinizin göğüslerine bakarak filan kendi kendinize eğlenebilirsiniz.
- Oh, okay. - Well, have so much fun.
İyi eğlenceler.
He wrote me very romantic love letters and he was so much fun to drink wine with.
Çok romantik aşk mektupları yazdı ve şarapla çok eğlenceli biriydi.
Lucknow wasn't so bad, we had fun
Lucknow o kadar da kötü değildi. Eğlendik biraz, değil mi?
I mean, she wasn't so much fun, but to have a psychotic break?
Yani çok eğlenceli biri değildi ama psikotik krize girmesi falan...
And watching you with all your friends, and you're just such an amazing guy, and I always have so much fun with you.
Arkadaşlarınlayken izledim seni inanılmaz bir çocuksun sen ve seninleyken her zaman çok eğleniyorum.
So thanks, that was fun.
Teşekkürler, eğlenceliydi.
Her boyfriend crashed her car, so I helped her, because we have that fun game where I order salad and she brings me French fries.
Sevgilisi arabasını çarpmış, ben de ona yardım ettim çünkü ben salata sipariş edince onun bana patates kızartması getirdiği eğlenceli bir oyun oynuyoruz aramızda.
Here we are at Boogie Wonderland and it is so much fun.
İşte Boogie Wonderland'teyiz ve bu çok eğlenceli.
You're gonna have so much fun! - Okay!
- Tamam!
So much fun, right?
Nasıldı?
This is gonna be so much fun!
Çok eğlenceli olacak!
I can't remember the last time I had so much fun on a date.
Biriyle buluştuğumda en son ne zaman bu kadar çok eğlendiğimi hatırlamıyorum.
So, heading out for a little fun on the town, eh?
Dışarı çıkmanın sebebi biraz eğlence arayışı mı, eh?
So till then you hit me and have fun.
Yani bana vurduğun kadar zevk alacaksın.
It was so much fun.
Çok eğlenceliydi.
- So much fun.
- Çok eğlenceli.
As fun as all this is, I only have about ten minutes before I have to go meet Larry, so we got to make this quick.
İyi hoş da, Larry'le buluşmadan 10 dakikam var. - Çabucak halletmemiz lazım.
It will be so much fun!
Çok eğlenceli olacak.