Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / Than you

Than you перевод на турецкий

71,327 параллельный перевод
She has more money than you, and that's outside the natural order of things.
Senden daha çok parası var. Bu doğanın kanununa aykırı.
But that filly loved her stolen freedom more than you could know.
Fakat o dişi tay, çalınan özgürlüğünü tahmin edebileceğinden daha çok seviyordu.
You're smarter than you look,
Göründüğüne daha zekisin, TJ.
No one knows the library better than you.
Kütüphaneyi senden daha iyi bilen yok.
I just... I-I need you to see that this is bigger than you.
Bunun seni aşan bir mesele olduğunu anlamalısın.
TJ, you're much cleverer than your file had indicated.
TJ, dosyanızın belirttiğinden daha akıllısınız.
Haven't you ever wanted to be a part of something bigger than yourself?
Hiç kendinden daha büyük bir şeyin bir parçası... olmayı istemedin mi?
There are things in the world older than you know.
Dünyada senin bildiklerinden daha eski şeyler vardır.
Renard is bigger than you.
Renard senden daha iri.
Your mistake has cost us more than you know.
Hataların sandığından çok daha fazlaya mal oldu.
It's really more for me than you.
Senden daha çok benim için daha fazla.
Well, p'r'aps if you behave well, they may be warmer than you deserve.
Eğer iyi davranırsan hak ettiğinden daha sıcak bir karşılama olabilir.
And the only reason you'd stay longer is if things were going better than you thought they would.
Orada daha fazla kalmanın tek sebebi işlerin sandığından daha iyi gideceğini düşünmendir.
- If I wanted my vox updated, I'd be talking to someone with a lot more experience than you.
Sesimin güncellenmesini isteseydim senden daha tecrübeli biriyle konuşuyor olurdum.
- And you know I'm better at this kinda thing than you are?
Ve bu konularda senden iyi olduğumu düşünüyorsun?
- You mean that I'm better at everything than you. - That's not what I said.
Yani her konuda senden iyiyim diyorsun.
- I know it is, and if I weren't confident that I could take care of it, I wouldn't be giving you a hard time for admitting how much better I am at everything than you.
Biliyorum, olayı çözebileceğimden emin olmasaydım her konuda senden iyi olduğumu sana kabul ettirmek için...
If by you, you mean much better than you.
O benim. Senden daha iyi demek istedin herhalde.
It is divine to suffer and you have more divinity than any man on Earth.
Acısını çekmesi kutsaldır ve yeryüzünde senden daha kutsal bir insan yok.
I taught you better than that.
Seni böyle mi yetiştirdim.
Well, I think you have more than enough on your plate already.
Tabağında gerektiğinden fazla olduğunu düşünüyorum.
You ever get less than a first, then it's over.
Hiç sonra bitecek bir ilk daha az olsun.
You know more about these spells than anyone.
Sen bu büyüler hakkında herkesten daha çok bilgilisin.
Sometimes... science requires that you ask forgiveness rather than permission.
Ara sıra... Bilim afedilmek istiyor ızin vermek yerine.
You see anything other than me?
Benden başka bir şey görüyor musun? - Hayır sen?
My dear, nothing would gratify me more than to have you beside me at the grand opening, but our priority now must be the welfare of the Warleggan heir.
Sevgilim, hiçbir şey beni, büyük açılışta yanımda olman kadar mutlu edemez fakat önceliğimiz Warleggan varisinin sağlığı olmalı.
Nevertheless, it's further than I'd wish you to go.
Yine de o kadar uzağa gitmenizi istemiyorum.
And since we're in town sooner than planned, perhaps you'd care to join me on my next appearance in court.
Planladığımızdan önce kasabaya geldiğimize göre belki kürsüye bir sonraki çıkışımda, orada olmak istersin.
You have nobler blood than many who'll be vying to attend!
Orada bulunmak için çekişenlerin birçoğundan daha asil bir kanın var!
Enys, you have more than discharged your duty.
Enys, görevini yeterince yerine getirdin.
As I was saying to Miss Penvenen, you'll not find a kindlier man than Sir Hugh.
Bayan Penvenen'e söylediğim gibi, Sir Hugh'dan daha nazik bir adam bulamazsın.
What you did was no more lawful than breaking Jim Carter out of Bodmin, but then you were a felon. Now you're a hero.
Yaptığın şey, Jim Carter'ı Bodmin'den kaçırmandan daha yasal değildi o zaman suçlu biriydin, şimdiyse bir kahramansın.
You think you know her better than we do, j?
Onu bizden daha iyi tanıdığını mı düşünüyorsun, J?
Maybe your time with Mario's more about you than it is about him.
Belki de Mario ile geçirdiğin zaman ondan çok senin içindir.
You need to work 10 times harder than they do to get ahead.
Onlardan 10 kat fazla çalışmak zorundasın.
I mean, yeah, but, you know, sometimes I wish I had more of a dad than a best friend.
Evet ama bazen en iyi arkadaşım yerine babam olmasını isterdim.
You know, if you have any questions, I'm more than happy to answer them.
Başka sorun varsa cevaplamaktan mutluluk duyarım.
You know, the only good thing about this experience has been watching you suffer more than me.
Yaşadığım bu deneyimin tek iyi tarafı senin benden daha çok acı çektiğini görmek oldu.
And you think working at your firm looks better than looking at mine.
Şirketinde çalışmamın benimkinden daha iyi görüneceğini düşünüyorsun.
Then you're even less prepared to be a leader than I thought, because your partner's out there coming after my firm, and you don't even know it!
O zaman yöneticiliğe düşündüğümden daha az hazırmışsın çünkü ortağın şirketimin peşinde ve bundan haberin yok!
It's about your dad... the man you love more than anyone in the entire world.
Babanla alakası var dünyada her şeyden çok sevdiğin adamla.
There is nothing I would rather do than get dinner with you, but I can't tonight.
Seninle yemeğe çıkmayı hiçbir şeye değişmem, ama bu akşam olmaz.
Mike is from Pearson Specter Litt, and he knows more about law than all of you combined.
Mike, Pearson Specter Litt'ten ve hukuku, hepinizden daha çok biliyor.
I came here to tell you I've never seen your mother more excited than when she was heading out to have dinner with you.
Buraya sana, annenin seninle yemeğe çıkacağı için yaşadığı heyecanı, daha önce hiç görmediğimi söylemek için geldim.
- And you think working at your firm looks better than working at mine.
Senin şirketinde çalışmamın benimkinden daha iyi görüneceğini düşünüyorsun.
- If that's your idea of increasing performance, then you ought to rethink your career, because that thing has crashed more times than Mel Gibson on his way home from a Saturday night.
Buna performans artırmak diyorsan kariyerini gözden geçirmen gerek çünkü bu şey, Mel Gibson'ın cumartesi gecelerindeki halinden daha beter oldu.
Well, you're better at something than me, and it's called financial transactions.
Ama bir konuda benden iyisin o da finansal konular.
And you're gonna want it to have as much love as it possibly can, and that means having a good relationship with its father, because there's nothing more important than family.
Ama senin de bebeğin. Çocuğun olabildiğince seni sevmesini isteyeceksin bu da onun babasıyla iyi ilişki kurmandan geçiyor çünkü aileden daha önemli bir şey yoktur.
Because a squeaky clean guy like you doesn't come to a guy like me unless he's got no choice, and you need me a hell of a lot more than I need you, so why don't you give me a call when you're ready to tell the truth.
Çünkü senin gibi dürüst bir adam başka çaresi kalmadığı sürece benim gibi birine gelmez benim sana ihtiyaç duymamdan çok senin bana ihtiyacın var, o yüzden gerçeği söylemeye hazır olunca beni ara.
- And that got you out of prison, - Harvey, I'm more a lawyer now than I ever was.
O seni hapisten çıkardı şimdi işini tamamla ve avukat ol.
- Louis, I thought you were a more forgiving person than this.
Louis, bundan daha affedici biri olduğunu düşünmüştüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]