That'll be enough перевод на турецкий
336 параллельный перевод
I'm old enough that sometimes I forget... about your name from time to time. But do you think that I'll be able to handle having this baby?
Yaşlı olduğum için adın Seok Cheol mü Cheol Seok mu diye karıştırırken buna sahip olabilir miyim?
That'll be enough of that.
Bu kadar yeter.
But, Officer, he took my... That'll be enough.
- Ama Memur Bey, çeyrekliği...
Well, maybe I will, but I'll be here long enough to see that, that white Indian hanging from a gallows.
İşler yoluna girdiğinde bu vadide işiniz bitecek Tamam belki olacak ama bunu görmek için burada olacağım,
That'll be enough.
Bu yeterli olacaktır.
That'll be enough of a strain on that giant intellect of yours.
Bu kadarı kocaman aklınızı zorlamaya yeterli gelecektir.
That'll be enough, Susan.
Yeter artık, Susan.
If you'll be gracious enough to forgive my rudeness and shake my hand... Then you'll show me that your manners are far better than mine could ever be.
Eğer benim bu kabalığımı affedip elimi sıkarsanız benim hiçbir zaman olamayacağım kadar nazik olduğunuzu göstermiş olacaksınız.
Ones that are rich enough to give will be smart enough to want.
Para verecek kadar zengin olanlar isteyecek kadar da akıllı olurlar.
You'll tell me that you can't do it... that you can't live without him, but I'm sure... 15.000 will be enough?
Bana bunu yapamayacağınızı onsuz olamayacağınızı söyleceksiniz ama 15,000'in yeterli olacağından eminim!
A few who are clever enough to see that there's more to be done than just live small, complacent lives.
Bu az sayıdaki insan basit ve kayıtsız yaşamaktansa yapılacak daha çok şey olduğunu görecek kadar akıllılar.
That'll be quite enough questions.
Sorular için oldukça yeterli zamanın olacak.
Enough of it to make sure that you'll always be brought back here.
Daima buraya geri getirilmeni sağlayacak kadarına sahibim.
It'll be simple enough to prove you're not that Nazi.
O nazi olmadığını ispatlayabiliriz.
- That'll be enough out of you, Debby.
- Bu kadar yeter Debby.
You got something there, but I'll be doggoned if I know what it is. That isn't enough?
Bir acayiplik var, ama nedir, kahrolası anlayamadım.
That'll be enough of that.
Bu kadarı yeterli.
He'll be whistling that song again soon enough.
Çok yakında o şarkıyı yine söyler.
Well, I guess that'll be soon enough.
Sanırım, bu yeterince çabuk.
- That'll be enough for today.
- Bu günlük bu kadar.
- That'll be enough.
- Yeter.
But if you back off now, if you let it go at "good enough," that's the way you'll be later on.
Ama şimdi kendini bırakırsan, "idare eder" dersen, ileride de böyle olursun.
If that's the case, sir, we'll be good enough.
- Peki efendim, yeteri kadar iyi olacağız.
It'll be real enough if that pig-boat puts a fish in us.
O denizaltı bizi balık gibi avlarsa yeteri kadar gerçek olacaktır.
You mean that'll be enough to prove that he murdered Chaundry?
Yani, Chaundry'yi öldürdüğünü kanıtlamağa yetecek mi?
Because that'll be enough to cure him.
Bir damlası bile tedavi için kâfidir.
The damage suit, of course, will be paid to you in full. And anymore that you'll be kind enough to take from me.
Ve maddi kayıplarınız da fazlası ile karşılaşacak ve istediğini diğer şeyler.
- That'll be enough drill for today.
- Bugünlük bu kadar talim yeter.
That'll be enough.
Bu yeterli.
Then there'll only be what we get from the still... and that's not enough to keep us all going.
Şimdi ne yapmamız gerekiyor? Burada böylece oturacak değilsin herhalde?
These'll be close enough to his so that I can read the marks, too.
Onun kullandıklarına en yakın olan bu olduğundan artık sen de okuyabileceksin.
- That'll be enough.
- Bu yeterli olacak.
If we can provoke him so that he strikes one of us again, there's a chance that he'll be drained enough, the rest of us can jump him.
Eğer onu kışkırtırsak tekrar birimize darbe vurabilir, yeterince zayıflarsa kalanlarımız da tepesine bineriz.
It'll be so many that you won't have enough bullets for them.
O kadar kalabalık gelecekler ki, cephanen yetmeyecek.
You sure that'll be enough?
Bu kadarı belki yeterli olmayabilir.
That'll be enough. I'll pray for you the rest of my life!
Sizin için hayatım boyunca dua edeceğim!
That'll be enough time to get away.
Adamlarının sokağın aşağısına inmeleri için yeterli zamanı var.
No... that'll be enough for a while.
Şimdilik bu kadarı yeterli.
That'll be difficult enough.
Yeterince zor olacak.
It has to be done before we start a stone rolling that'll gather enough poison moss to kill us all!
Hepimizi öldürecek çığ başlamadan önce bu yapılmalı.
All right, Lieutenant. I think that'll be enough.
- Pekala, komser bu kadarının yeterli olacağını düşünüyorum.
That'll be far enough, pilgrim!
Yeteri kadar uzaktasın, yolcu!
Do you think that it'll be reason enough maybe... for the judge to put us in your custody?
Sence bu yargıcın bizi senin gözetimine vermesi için yeterli sebep olur mu?
That won't be long enough either, but it'll have to do.
Bu bile mümkün olmayabilir, ama yine de bunu yapmalýyýz.
That'll be enough for now.
Şimdilik bu kadar.
- That'll be enough of that.
- Bu kadar yeter.
And soon he'll be your colleague, but that won't be enough for him.
Yakında meslektaşın olur, ama bu da ona yetmez.
- That'll be enough.
Yetecektir. Şaka mı yapıyorsunuz?
Jarvis, that's right. Perhaps you'll be kind enough to show me around the house.
Jarvis, belki bana evi gezdirirsin.
This year we'll make enough on the harvest that I'll be able to hire some more hands and then you can go to the academy next year.
Bu yıl çok para kazanıp yeni adamlar kiralarız. Sen de gelecek yıl akademiye gidersin.
As long as others know that I win... it'll be enough for me
Diğerleri kazandığımı bildikleri sürece... bu benim için yeterli olacaktır
that'll be it 25
that'll be me 20
that'll be the day 55
that'll be 336
that'll be all 248
that'll be nice 30
that'll be fun 52
that'll be good 30
that'll be fine 69
that'll be great 47
that'll be me 20
that'll be the day 55
that'll be 336
that'll be all 248
that'll be nice 30
that'll be fun 52
that'll be good 30
that'll be fine 69
that'll be great 47