Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / That all you got

That all you got перевод на турецкий

3,242 параллельный перевод
Is that all you got?
Elinden gelen bu mu?
Is that all you got?
Tüm yapabildiğin bu mu?
Is that all you got?
Elindekinin hepsi bu mu?
Is that all you got?
Hepsi bu mu?
That all you got?
Bu mu senin gücün?
That all you got?
- Hepsi bu mu?
All right, man, you got a deal. That's great. Yeah?
- Tamam dostum, anlaştık.
There's one awful poetry about the fact that all you've got here is splintered firewood.
Burada sadece bu tahta parçalarını görmek acı dolu bir şiir okumak gibi.
♪ faster than a bullet coming out of that gun ♪ ♪ tells you that he loves you ♪ ♪ then he take it all back ♪
â ™ ª tells you that he loves you â ™ ª â ™ ª then he take it all back â ™ ª â ™ ª girl, you got to wonder, girl, you got to wonder â ™ ª
Is that all you've got?
Elinden gelen en iyisi bu mu?
You get that it was hiring that witch that got you into all this, right?
Bir cadı kiraladınız ve başınıza bunlar geldi değil mi?
That's all you got?
Hepsi bu mu?
What is it about the silly picnic that's got you all...
Bu aptal pikniği neden... bu kadar büyütü...
You guys remember that time we're all in the barracks, we all got Evan down, and we pantsed him?
Hatırlıyor musunuz, bir keresinde hepimiz koğuştayken, Evan'ı yakalayıp, pantolonunu indirmiştik?
Joan, I just want to say that I'm really happy that, you know, we got past all that.
Joan, bunu geride bırakabildiğimiz için çok mutluyum.
If that's all you got, Abbs... release the car.
Eğer elindekilerin tümü buysa Abbs, arabayı sahibine geri ver.
You already got all that money.
Zaten aldın bütün parayı.
That's all you've got is "hey"?
Bana bütün diyeceğin bir selam mı?
Really? All the books they got in the library, and that's the one you picked?
Kütüphanedeki tüm kitaplar arasından bunu mu seçtin?
That's all you got to say?
- Söyleyeceğin bir tek bu mu var?
In a White Dwarf, you've got a delicate balance between the gravity which is trying to squeeze it together, and the pressure of these electrons trying not to all have their dresses in the same place, that are trying to push out.
Beyaz Cüce'de onu ezmeye çalışan yerçekimi ile arasında hassas bir denge vardır. Ve bu elektronların basıncı aynı elbiselilerin aynı yerde olmasını istemez. Ve onları dışarıya itmeye çalışır.
You got all that from one check mark?
Bunların hepsini bir sıyrık izinden mi çıkardın?
It's just, ever since my brother, Weezer, got shipped to that foster home you're all I got.
Ben sadece, kardeşim, Weezer, buradan ayrıldığından beri sen sahip olduğum tek şeysin.
I was going to make Kang Sang Deung do that, too. But it all got ruined because of you.
Kang Sang Deung'a da bunu yaptıracaktım ama hepsi senin yüzünden mahvoldu.
I just wanna tell you that I've got it all figured out.
Her şeyin çözümünü bulduğumu söylemek istemiştim.
You've got to go all the way around there, all the way around there. That's impossible.
Şurayı, şurayı ve şurayı tamamen bitireceksin.
You've got that all wrong.
Tamamen yanılıyorsun.
You just got a little wasted that's... all.
Biraz kendini kaybettin. Hepsi bu.
I don't know why I'm thinking of this, but remember that time that I got you a fucking Taco Bell gift certificate for, like, 20 bucks, and I bet you that you couldn't eat all of that in one sitting.
Nereden aklıma geldi bilmiyorum ama bir keresinde sana 20 dolarlık Taco Bell hediye çeki aldığımı ve tek oturuşta hepsini yiyemeyeceğine dair bahse girdiğimizi hatırlıyorsundur.
That's all you got?
Elinden gelenin hepsi bu mu?
That's all you got?
Sadece bu kadar mı?
And I'll be damned if I know how you got within a mile of her, unless you brought the groceries to the back door, but all the rest of that is a goddamn lie!
Ayrıca onun bir kilometre bile yakınına nasıl girdiğini biliyorsam Arap olayım. Tabii arka kapıdan ona malzeme getirdiysen orası ayrı. Ama geri kalan her şey bir yalandan ibaret!
That's all you've got to know.
Bu kadarını bilmen yeterli.
- That's all you got, kid?
- Tüm yapabildiğin bu mu, çocuk?
My guess is you've got some kind of free fall going on in there, but you hide it all under this veil of charm that people prefer to real interaction.
Tahminimce sen iç dünyanda bir çeşit serbest düşüş halindesin. Ama bunu gerçek ilişki isteyen insanları yakışıklılığınla baştan çıkararak gizlemeye çalışıyorsun.
I don't know how you got into all this shit, but you gotta promise me you will never dress up in that outfit again.
Bu pisliğe nasıl bulaştığını bilmiyorum ama bir daha o kostümü giymeyeceğine söz vermelisin.
In all that time, that letter was the only thing I ever got from you,
Tüm o süre boyunca senden aldığım tek şey şu mektuptu.
First of all, you got no proof that I did that.
Bir kere, bunu benim yaptığımı kanıtlayamazsınız.
- You've got all that?
- Sende hepsi var mı?
You are this, like, incredibly gifted genius person, and you've got all these people around you telling you that you can't do shit.
Sen inanılmaz yetenekli, dâhi bir insansın ama etrafın, bir bok yapamayacağını söyleyen insanlarla dolmuş.
- That's all you got?
- Bu kadar mı var?
You put it down and give us all that meth you got cooked up.
Sen indir ve pişirdiğin tüm malı ver.
All I want in exchange for it is my old ring back plus that shitty hatchback you got for sale out front.
Karşılığında tek istediğim eski yüzüğüm ve şu satılığa çıkardığın külüstür araba.
And you've got the... We've seen all the... We've seen... you got, um... can you play that video?
Bu gördüklerimizden sonra videoyu bir kere daha oynatabilir misiniz?
You've got what's called the visible light spectrum, and it's, like, 5 % of all of the other waveforms that exist in the electromagnetic spectrum.
Elektromanyetik spektrumda görülebilir ışık spektrumu bulunur.
They got bad divorces, gambling habits, embezzling, all that shit, you know what I mean?
Karısından kötü ayrılanlar, kumar müptelaları zimmetine para geçirenler, hepsi pislik, anlıyor musun?
You got to stop talking about your government agencies, and your IRS and your taxes and your conspiracies, and all of that, you're gonna say how you were wrong.
Resmi dairelerden, verdi dairesinden komplo teorilerinden ve her şeyden bahsetmeyi bırakacaksın, ne kadar yanıldığını söyleyeceksin.
But did you notice that he also got 5s on all eight AP exams....-.without ever taking any AP courses?
Fakat ileri seviye ders almadan ileri seviye sınavlarında çok başarılı olduğunu biliyor muydun?
That's all. Everybody here feels sorry for you because your father's dying. You got a pity part.
Sana üzüldüğü için verdi o rolü, tek sebebi bu.
It's like this untouched part of the world, and it's got all these incredible animals that you can't find anywhere else, and they're just roaming freely.
Orası sanki dünyanın el değmemiş yeri gibi. Orada dünyanın başka yerlerinde bulamayacağın tüm o inanılmaz hayvanlar var, ve onlar orada özgürce yaşayabiliyorlar.
And I want you to tell Papadopoulos that I've been doing all your work for you since you got here.
Buraya geldiğinden beri tüm işleri senin için yaptığımı da Papadopoulos'a söylemeni istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]