The machine перевод на турецкий
9,946 параллельный перевод
The Machine needs our help too.
Makine'nin de yardımımıza ihtiyacı var.
Did the Machine have any instructions for me?
Makine'nin bana vereceği bir talimat var mı?
I have everything I need to find the Machine, and no amount of kicking will change that.
Makine'yi bulmak için gereken her şeye sahibim. Adamlarımı tekmelemeniz bunu değiştirmeyecek.
If you found the Machine, I'd be the first to know.
Makineyi bulmuş olsaydın bunu ilk ben duyardım.
I don't have the slightest idea where the Machine's located.
Makinenin konumuyla ilgili en ufak bir fikrim bile yok.
Your direct line to the Machine.
Makine'yle olan direkt bağlantınız.
The Machine gave up its location to save our lives.
Makine bizi kurtarmak için yerini söyledi.
And, um, the machine's not picking up.
Ahizeyi kaldırmadılar.
And, at first, I figured, you know, "oh, I left the machine on."
İlk önce, hareket ettim, makinayı bıraktım.
All blood will be removed from your body and stored in the machine.
Tüm kan senden alınacak ve cihaza koyulacak.
Many long nights were spent perfecting the machine.
Birçok geceler zamanımızı makineyi mükemmelleştirerek geçirdik.
If someone must destroy the machine, it should be Stark.
Eğer birilerinin onu yok etmesi gerekiyorsa bu Stark olmalı.
No, the machine must be broken.
Aletiniz bozuk olmalı.
- Jesus. Dr. Isaacs, I need an ETA on the machine tools.
- Dr. Isaacs, makineler için hesaplama yapmam gerekiyor.
AA-2. We wouldn't have the metals or the machine tools that we'd need to build a prototype until 1946.
AA-2. 1946'ya kadar teslim etmemiz gereken prototipi yapmak için gerekli olan metalleri de aletleri de alamayız.
So in the first step, the ingredients are selected by the machine.
İlk adımda içerikler makine tarafından seçiliyor.
The machine then squirts out tiny blobs of each chemical cocktail into a water-filled petri dish.
Makine her bir kimyasal kokteyli su dolu petri kabına boşaltıyor.
Then, with each generation, the machine makes small, random changes to the recipe.
Sonra her bir nesilde makine tarifte küçük ve rastgele değişikliklere gidiyor.
The machine downstairs seems to be stuck.
Aşağıdaki makine sıkışmış gibi.
Samaritan is offering your Machine a second chance to save the lives of its human agents.
Samaritan Makine'ne insan ajanlarını kurtarabilmesi için ikinci bir şans veriyor.
The great vending machine conspiracy.
Büyük otomat makinesi tezgâhı.
I just want the same thing as Sex Machine.
Sex Machine'le aynı şeyi istiyorum sadece.
And i was so angry That i hauled off and i punched the soda machine.
O kadar sinirliydim ki yönümü değiştirip soda makinasına yumruk attım.
Look, I'm sorry you went through all the trouble of building your fancy flatline machine, but this is not happening.
Bak, havalı lüm makineni inşa ederken çektiğin zahmet için üzgünüm ama böyle bir şey olmayacak.
All I need is a skilled medical technician to insert the cannulas and monitor the heart-lung machine.
Tek ihtiyacım, tüpü yerleştirecek ve kalp-ciğer cihazını görüntüleyecek yetenekli bir tıbbi teknisyen.
When I'm fully sedated, then you start the heart-lung machine to begin the cooling process for my blood.
Tamamen uyutulduğumda, sonra kanımı soğutmak için, kalp-ciğer cihazın çalışmaya başlat.
The flatline machine wasn't the solution, but...
Mortingen makinesi bir çözüm değildi ama...
What's the magic machine chewing on now?
Sihirli makinen bu kez ne buldu?
I suspect this store-purchased machine is not as sturdy as the Starktech I am used to.
Mağazadan satın aldığımız bu makinanın alışık olduğum Star teknolojileri kadar sağlam olmadığından şüpheleniyorum.
I'm the friend telling you you're being used as an ATM machine.
Sana bankamatik olarak kullanıldığını söyleyen arkadaşınım.
Throughout four owners and 100 years, they have managed to keep the same espresso machine.
Dört sahiple geçen 100 yıl boyunca aynı espresso makinesini ellerinde tuttular.
Anyway, Regina said that Davey said that in American grocery stores, they play a rain and thunder sound, and then a machine spritzes the vegetables.
Neyse Regina dedi ki, Davey ona Amerika'daki marketlerde yağmur ve şimşek sesi çaldıklarını sebzelere suyu makinelerin sıktığını söylemiş.
Let me just start by saying that this machine is the best restaurant in Brooklyn, and it always had a table for me.
Şöyle başlamama izin verin. Bu alet Brooklyn'deki en iyi restorandı ve benim için her zaman yeri vardı.
The cash machine across the way.
Yolun karşısındaki para çekme makinesi.
I don't bother you when you're sitting on the washing machine, screaming Aaron Eckhart's name.
Sen çamaşır makinesine yaslanıp Aaron Eckhart'ın ismini bağırdığında ben seni rahatsız etmiyorum.
Maybe that's because I'm spending the last hours of my life building a $ 20 machine that's not gonna do a damn thing.
Belki bunun sebebi hayatımın son saatlerini bir halta yaramayacak 20 dolarlık bir makine yapmaya çalışmakla geçirmemdir.
That $ 20 machine is the reason why you're not dead already.
O 20 dolarlık makine, hâlâ ölmemiş olmanın sebebi.
I got snacks from the vending machine.
Otomattan bir şeyler aldım.
Laverne controls the vending machine now.
Şu an otomatı Laverne kontrol ediyor.
Yes, you do. This is harvey's last three income statements, And i found them sitting in the copy machine.
Bu Harvey'nin son üç gelir beyanı ve fotokopi makinesinin yanında buldum.
Was left in the copy machine.
- Fotokopi makinesinde bırakılmıştı.
This is Harvey's last three income statements, and I found them sitting in the copy machine.
Bu Harvey'nin son üç gelir beyanı ve bunları fotokopi makinesinin yanında buldum.
'Cause the big green guy went back in time to stop The Leader from changing the past with this time machine belt he stole from Dr. Doom's vault.
Çünkü bizim koca yeşil Dr.Doom'un kasasından çaldığı kemer ile geçmişi değiştirmek isteyen Lider'i durdurmak için geçmişe gitti.
Because of the time machine?
Zaman makinesini diyorum.
The allies could really use a machine like this to win the war.
Böyle bir makine müttefiklerin savaşı kazanmasını sağlayabilir.
Captain america : With hydra's supreme leader and his war machine Out of the picture, the fight for freedom just got a whole lot easier.
Hydra'nın yüce lideri ve savaş makinesi devre dışı kalınca özgürlük savaşımızı kazanmak daha kolay.
Sex Machine needs the map.
Seks makinasına harita lazım.
The Morpheus machine concentrates the whole nocturnal experience.
Morpehus makinesi tüm gece deneyimini sıkıştırıyor.
It's the idea of your mind fusing with the Internet and computers so man and machine become one.
Beyninin internet ve bilgisayarlarla kaynaşması böylece makine ve insanın bütünleşmesi fikri.
Standing by the Nespresso machine, cos they want to get a good view of the loon talking to himself again.
Nespresso makinesinin yanında durup yine kendi kendine konuşan bir aptalı iyice görmek istiyorlardı.
THE SAME GOES FOR A MORE COMPLEX INTERACTION BETWEEN MAN AND MACHINE.
Aynı durum daha karmaşık olan makine... ve insan etkileşiminde de geçerlidir.
machine 144
machines 39
machine guns 30
machine gun 48
machine beeping 17
machine beeps 26
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
machines 39
machine guns 30
machine gun 48
machine beeping 17
machine beeps 26
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
the middle east 33
the merrier 49
the music 166
the mask 38
the man 273
the money's gone 37
the money 459
the men 76
the moment of truth 36
the money's good 16
the merrier 49
the music 166
the mask 38
the man 273
the money's gone 37
the money 459
the men 76
the moment of truth 36
the money's good 16
the more i think about it 71
the mall 39
the maid 51
the man himself 21
the mother 105
the movie 102
the map 56
the more 64
the master 100
the music box 16
the mall 39
the maid 51
the man himself 21
the mother 105
the movie 102
the map 56
the more 64
the master 100
the music box 16