The other me перевод на турецкий
6,238 параллельный перевод
On the other hand, you telling me, see, that lets us establish a little trust.
Diğer yandan, bana söyleseydin, güven ortamı yaratmış olurduk.
But it's time for James to join me and the other grown-ups to decide the kind of man or woman he wants to be.
Ama James için, bana ve diğer yetişkinlere katılarak nasıl bir erkek ya da kadın olacağına karar verme zamanı.
Trust me, your father will find out about his other daughter, and when he does, it'll be the real story of how she viciously dedicated herself to our destruction and our suffering.
- Güven bana baban diğer kızının yaşadığını öğrenecek öğrendiğindeyse, bizi yok etmek için nasıl gaddarca uğraştığını görecek.
You know, Nero gave me a ride the other day.
Geçen gün Nero beni bir yere bırakıyordu.
The law and me have been at each other pretty hard for a long time now.
Kanunlar ve ben uzun zamandır birbirimizle sıkı didişiyoruz.
Part of me knows that I had Collins committed to see if other people could pull him from that place... in case I ever got to the point where I couldn't be pulled out on my own.
Bir yanım Collins'i kurtaracak biri çıkacak mı diye görmek için yaptığımı biliyor. Çünkü aynı durum benim başıma gelse ben tek başıma çıkamam.
You came to me, not the other way around.
Sen bana geldin, tersi olmadı.
Redmond had to bail me out the other night.
Redmond geçen gece götümü kurtardı da.
Do you want me put it with the other boxes?
Bunu diğer kutularla koymamı ister misin?
About the other time it happened to me. - And I'm still waiting for you to tell me when that was.
Hâlâ bunun ne zaman olduğunu söylemen için bekliyorum.
Telling me you're the only other person The Brotherhood wants to gun down more than these kids?
Kardeşlik'in bu çocuklar kadar seni de vurmak istediğini mi söylüyorsun?
Because I don't want to hear you telling me that you've become a man overnight and that you want to go and join the army so you can kill other men!
Çünkü bana bir gecede adam olup gitmek orduya katılıp diğer adamları öldürmek istediğini söylemeni duymak istemiyorum.
What concerns me is the other end of it... which is the attachment to dogma... which translates into political action, which kills people.
Beni endişelendiren madalyonun öbür yüzü. Yani, dini inançların, sonunda insanların ölümüne neden olacak bir şekilde siyasi aksiyonlara dönüşmesi.
Look, in fact, if you just took the time to get to know each other the way you did me, I think you'd agree we don't need gangs anymore because, deep down, we're all just people.
Bakın, aslında, eğer benim yaptığım gibi iki tarafla da zaman geçirirseniz, bence bundan sonra çetelere ihtiyacımız olmadığını anlarsınız çünkü, her şeyden önce, hepimiz insanız.
You calling me to the bar the other night turned out to be the best thing that ever happened to me.
Geçen akşam beni bara çağırman başıma gelen en güzel olaya dönüştü.
Hey, Todd. Todd. Thanks for hearing me out the other night.
Todd, geçen akşam beni dinlediğin için sağ ol.
He told me he can't give me an estimate because he doesn't have comps, but there are no other 200-year old working ranches out in Montauk, which is kind of the point.
Ödeme planını bilmediği için bana bir tahminde bulunamıyor ama Montauk'da 200 yıldır çalışan başka bir çiftlik olmadığını bilmiyor ki zaten mesele de bu.
What happened to you the other night with the drugs, it wasn't me.
Geçen gece ilaçlar ilgili başına gelen şeyi ben yapmadım.
Which is how long it took you to text me back after the first time we slept with each other.
Hani ilk ilişkimizden sonra tekrar mesaj atman bu kadar sürmüştü.
- Mm-hmm. - But I really... I've got better people in my life right now who are helping me see the world and see that there are other people in it.
Ama şu anda dünyayı görmemi sağlayan daha iyi insanlarla dolu hayatım.
Because without me, without the other nobles, your power disappears.
Çünkü ben olmadan, diğer soylular olmadan hiç bir gücünüz kalmaz.
You know. And the other thing? Actually, the other thing that really kills me...
Beni asıl mahveden şey ne biliyor musun?
I'm on the other side of town, so it'll take me a while.
Şehrin öbür tarafındayım bu yüzden biraz zaman alacak.
Just the other day, you told me if I didn't bring home tomato juice, you'd kill yourself.
Daha geçen gün eğer eve domates suyu getirmezsem..... kendini öldüreceğini söyledin.
I am more willing to risk imprisonment, or any other negative outcome, personally, than I am willing to risk the curtailment of my intellectual freedom and that of those around me whom I care for, uh, equally, as I do for myself.
Ve ben de artık entelektüel özgürlüğümün sekteye uğramasından ve çevremde, kendim kadar değer verdiğim insanların zarar görmesindense hapse girme riskini almaya ya da kişisel olarak herhangi bir negatif sonuca katlanmaya hazırım.
They could have people come after me or any of their third-party partners. You know, they work closely with a number of other nations. Or, you know, they could pay off the triads.
... insanlar benim veya üçüncü şahısların peşine düşebilir malum, birtakım ülkelerle de yakın temasta çalışıyorlar veya mahkemelere para yedirebilirler, herhangi bir ajanı kullanabilirler...
I know. You want me to turn to the dark side and be your... sister-buddy-something or other.
Beni karanlık tarafa geçirip kız kardeş, kanka ya da onun gibi bir şeyin yapmak...
You can't tell me her name, and none of the other people who work for you were able to find her.
Bana adını söyleyemezsiniz ve sizin için çalışan insanların hiçbiri de onu bulamadı.
I hid it so you wouldn't know that I was from the other side, so you wouldn't force me to that cave against my will, which you did.
Onu, benim öbür taraftan geldiğimi bilme beni o mağaraya zorla götürmeye kalkma diye sakladım. Ama götürdün.
That's my number on that card. So you call that number, it'll be me on the other end of the phone.
Kartın üzerindeki numara benim numaram, yani aradığınızda telefonun ucundaki kişi ben olacağım.
Your other boyfriend... is currently being interrogated in the bowels of the Pentagon, where he will eventually confess to his crimes, after which, it is my profound hope that he will be executed and that the next time you need me,
Diğer erkek arkadaşın... şu an Pentagon'un bağırsaklarında sorgulanıyor. Sonunda suçlarını itiraf edeceği yerde. ve sonrasında çok ümit ederim ki infaz edilecek.
Is that why you asked me about Shi Woo the other night?
Geçen gece Shi Woo hakkında sorular sormanın sebebi bu muydu?
Not me. But Whitney, on the other hand... now, don't get me wrong.
- Ben bulaşmadım ama Whitney rahat durmadı.
Welcome, I'm Meagan Mclaren and sitting across from me, is none other than the invincible Iron Man himself, Tony Stark.
Hoş geldiniz, ben Meagan Mclaren ve karşımda oturan da yenilmez Demir Adam Tony Stark'tan başkası değil.
I wanted so badly to meet you... the only other one in the world like me.
Seninle tanışmayı o kadar çok istiyordum ki dünya üzerinde benim gibi olan bir tek sen varsın.
And that's when the other guy grabbed me.
Diğer adam beni o sırada yakaladı.
Everyone's gonna turn on each other, and something tells me that being immune to the curse is not gonna stop them from attacking us.
Gitmemiz gerek. Herkes birbirine düşman olacak ve içimden bir ses büyüye bağışık olmamızın başkalarının bize saldırmasına engel olmayacağını söylüyor.
Henry, the other day, when you asked me about my biggest secret, uh, what I told you, uh, that wasn't it.
Henry geçen gün bana en büyük sırrımı sorduğunda sana anlattığım şey değildi.
I'm gonna literally lose the roof over our kids'heads, and then, we're gonna have to sell it and move to some other district, and Jabbar's gonna have to make all new friends, and the whole thing's on me- -
Çocuklarının başının üstündeki çatıyı kaybedeceğim resmen. Sonra da burayıp satıp başka bir yere talınacağız ve Jabbar başka arkadaşlar edinmek zorunda kalacak ve bütün bunlar...
You know, it's just frustrating, because you weren't, like, honest or straightforward with me about it, and so I didn't even get the chance to, like, look for other opportunities if this falls through, you know?
Bu çok sinir bozucu çünkü siz bana karşı dürüst ya da açık sözlü değildiniz. O yüzden eğer bu iş olmazsa şansımı aramama fırsat dahi vermediniz.
Is there any other product in the store you'd like to warn me about?
Dükkanda beni uyarmak istediğin başka bir ürünün var mı?
I think the reason they were so good was most of the other punk rock bands were influenced by English punk rock, which talked about political things and class struggle and things that didn't really apply to our American life. And Minor Threat, I think, was the first band that talked about, like, sociological issues that really did matter to us. "My friend lied to me."
Bu kadar iyi olmalarının sebebi diğer punk rock gruplarının çoğu genelde siyasi konulardan sınıf çatışmasından, Amerika'daki hayat tarzına çok da uymayan şeylerden bahseden İngiliz punk rock'tan etkilenirken Minor Threat ilk defa bizim için önemli olan sosyal konulara değindi.
The idea that we should act for the greater good outside of our own issues in our community inspired me and a number of other people to say, " This is Revolution Summer.
Kendi toplumumuzun dışında kalan sorunların çözümü için harekete geçmemiz fikri beni ve başka birkaç kişiyi daha " Yaz devrimindeyiz.
I could have you in my life forever, but then the other part of me was devastated because I realized you'd lost the life that you wanted to have.
Ama sonra diğer yanım harap oldu. Çünkü yaşamak istediğin hayatı kaybettiğini anladım.
Frederick. Things ended so abruptly the other night after dinner, we didn't get a chance to say goodbye. I was wondering if you join me for breakfast.
Frederick... geçen akşam ki yemekten sonra hoşça kal deme şansım olmadı kahvaltıya gelip gelmeyeceğini merak ediyordum.
You gave me the other wiretaps of Lemond Bishop, so I compared the vocal characteristics.
Bana Lemond Bishop'un diğer ses kaydını verdin ben de onu karşılaştırdım.
But I can't get any of the good jobs because all the other drivers are always pushing me around and stepping in front of me.
İyi işlerin hiçbirini alamıyorum çünkü diğer bütün şöförler benimle uğraşıp önüme geçiyor.
Lizzie, there are, like, thousands of other oboists out there with ten times more experience than me whose lifelong dream it is to play with the New York Symphony.
Lizzie, şu an dışarıda benden on kat... daha deneyimli obuacıların belki bir gün New York Senfonisi'nde çalma hayalini yaşıyorum.
- I'm waiting for the maestro... um, the other maestro : - Excuse me?
- Nasıl yani?
Look, Lacey just texted me the other day that she wishes that she'd gone to high school with you.
Bak, Lacey geçen gün bana mesaj attı, ve seninle aynı liseye gitmiş olmayı istediğini söyledi.
Well, I had to make sure that Maggie didn't follow me, so that's why I paid for the rental car in cash and registered at two other hotels.
Maggie'nin bizi takip etmediğinden emin olmalıydım, bu yüzden bir araba kiralıyıp, iki farklı otel odası tuttum.
the other half 29
the others 231
the other night 242
the other way around 24
the other woman 16
the other guy 58
the other one 318
the other day 439
the other side 74
the other way 103
the others 231
the other night 242
the other way around 24
the other woman 16
the other guy 58
the other one 318
the other day 439
the other side 74
the other way 103
the other thing 93
the other thing is 17
the other two 35
the other 237
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31
melanie 499
merida 43
the other thing is 17
the other two 35
the other 237
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31
melanie 499
merida 43