Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / They all

They all перевод на турецкий

65,223 параллельный перевод
They were all there, they all saw Trish, they all had an opportunity.
Hepsi oradaydı, hepsi Trish'i gördü, hepsinin de buna fırsatı vardı.
They all are starting to squeak.
Hepsi çatırdamaya başladı.
Everyone else that was infected like Dan was, they all attacked someone.
Dan'e de olduğu gibi bulaşan herkes birisine saldırdı.
They all love you.
Hepsi seni seviyor.
Know where they all lead?
Hepsinin ucu nereye çıkıyor biliyor musunuz?
And they'll all be starting to talk amongst themselves and speculating.
Çoktan kendi aralarında konuşup spekülasyon yaymaya başlamışlardır.
That anonymous text message was sent via a website, which requires anyone sending a message to log in first and they log all the IP addresses of any person posting a message.
Mesaj bir internet sitesi aracılığıyla gönderilmiş. Mesaj göndermek için üyelik girişi gerekliymiş. Mesaj gönderen herkesin IP bilgileri sitede saklanıyormuş.
It's all anyone's talking about, soon as they get in the cab.
Taksiye binen herkes bunu konuşuyor.
- They're all mates, all live round here.
- Hepsi civarda yaşıyorlar.
And they'll tell others and to all those people,
Diğerlerine anlatacaklar ve herkes öğrenecek.
You put all these people in the middle of the vice, and you keep turning, and applying pressure, sooner or later, they crack.
Bu insanların hepsini mengenenin ortasına koyar döndürmeye devam edip uygun basınca ulaştığında er ya da geç çatlarlar.
They'd all had sex before.
Daha önce de seks yaptılar.
They play this all the time at my gym's Cowabunga Plyometrics class.
Bunu hep spor salonunda Cowabunga Pliometri dersinde çalıyorlar!
They're all right here.
Hepsi burada.
They're all in Russian.
Hepsi Rusça.
They're all dead.
Hepsi öldü.
And they have you all to themselves.
Onlar seni kendilerine sahiplendi.
By the way, the police tell me they feel very confident that Count Olaf will be caught in no time at all. Ah, here's the turn.
Bu arada emniyet güçleri Kont Olaf'ın en kısa zamanda yakalanacağını düşünüyor.
They're all gone.
Bitmiş.
But accidents happen all the time, don't they?
Ama kaza geliyorum demez sonuçta, haksız mıyım?
- And they're all wearing costumes.
- Kostüm giymişler.
They have to be lucky all the time.
Ama onların hep şanslı olması lazım. "
These sinkholes, they open up all... all the time around here.
Bu çöküntüleri her zaman açıyorlar... Buralarda sürekli açık.
The Russians, they had one, all those years ago, in that film we all saw.
Ruslar, yıllar önce hepimizin filmde gördüğü adama sahipti.
A colleague, they knew all about it.
Oradaki bir meslektaş bunu biliyordu.
Returns. They're all coming back.
- Hepsini iade etmişler.
Usually all that starchy food they- -
- O kadar karbonhidrat...
That's all they're making.
Sadece bunların filmi yapılacak.
That's all they had.
Hepsi bu.
Well, if they're going to hang around all day, I'm going to put them to work.
Bütün gün burada takılacaklarsa tabii ki bir işin ucundan tutacaklar.
- And the movies you're making, they're all bombs.
Yaptığın bütün filmler tek kelimeyle fiyasko.
Apparently, they've been working on her scenes all weekend long.
Belli ki tüm haftasonu boyunca sahnelerini birlikte prova etmişler.
All right, they're coming.
Tamam, geliyorlar.
They've all turned on me.
Hepsi bana sırtını döndü?
They were here all weekend setting it all up.
Hafta sonundan beri burayı düzenliyorlar.
But they're all about her.
Ama hepsi onunla ilgili.
They're all Baby Jane all over again.
Hepsi Bebek Jane'e benziyor.
If that's so, I would suggest they send all their fan mail to Mr. Jack Warner, care of Warner Brothers Studios.
Öyle ise tüm hayran mektuplarını Warner Brothers Stüdyoları'nın başı Bay Jack Warner'a göndermelerini öneririm.
- I know she expected all sorts of offers after her nomination, but they never really materialized, did they?
- Adaylığından sonra bir sürü teklif gelmesini bekledi ama hiçbiri gerçekleşmedi, değil mi?
And they don't see you at all because of all your glamour makeup.
Seni ise o şaşaalı makyajından hiç göremiyorlar.
They can't all have happy endings.
Her zaman mutlu sonla bitemez.
They pull out all the stops- - pin codes, smart cards, biometric hand scans.
Bütün fırsatları zorluyorlar... Pin kodları, akıllı kartlar, biyometrik el taramaları.
They're monitoring everything, all right?
Her şeyi izliyorlar, tamam mı?
Okay, I appreciate the sentiment, but with all due respect, we're two guys standing around in a comic-book store, and they're 1,000 agents with access to the surveillance state and a satellite network.
Tamam, fikri takdir ediyorum ama sorması ayıp, biz bir çizgi roman dükkânında duran iki adamız... onlar ise bir gözetim devletine sahip uydu ağı erişimi olan 1.000 tane ajanlar.
And I'm guessing you haven't involved the FBI in all this or they'd be sitting there with you.
Ve tahminimce, bütün bunlara FBI'ı karıştırmadın yoksa orada senle beraber oturuyor olurlardı.
Her Facebook, her Linkedln account, they were all created one year ago.
Facebook, Linkedln hesabı, ikisi de bir yıl önce oluşturulmuş.
Sometimes that's all they are.
Bazen sadece öyledirler.
But they stole a bunch of files, background checks, and all the video and audiotapes of police interviews.
Ancak bir grup polis dosyasını, olay yeri incelemelerini ve polis görüşmelerinin tüm video ve ses kasetlerini çaldılar.
They're all crazy.
Hepsi deli.
And now, all I can think is, "Maybe I'm crazy like they are."
Ve şimdi, tek düşünebildiğim, "Belki de onlar gibi deliyimdir."
Once I know they're safe, I'll stand there and let you pop rounds off all day.
Güvende olduklarını bileyim, orada duracağım, bana tüm gün ateş edebilirsin. Evet mi, hayır mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]