Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / True blood

True blood перевод на турецкий

156 параллельный перевод
Walid, your second son. he is your true blood I say :
- Senin gerçek evladın, ikinci oğlun Velid.
He's a true blood, born in New Jersey.
Öz be öz New Jersey doğumlu...
True blood French my ass! I knew it!
Geçek fransız kanı bilirim.
¤ ~ True Blood ~ ¤ Season 1 Episode 02
Sadweq
True Blood Season 1 Episode 3
Çeviri : Sadweq
And that is true, for now, wherever I am, some of my blood is with you and some of yours with me.
Artık nerede olursam olayım kanımın bir kısmı seninle, seninki de benimle.
The spoiled and petted yellow bird could scarce believe it true that a common sparrow should refuse a bird with blood so blue
Zavallı esir sarı kuş asla inanamazdı sıradan bir kırlangıçın asil bir kuşu reddedebileceğine.
Be not fond to think that Caesar bears such rebel blood that will be thawed from the true quality by that which melteth fools.
Aklını kaçırıp Sezar'ın damarlarında bir vurguncu kanı akıttığını sanmayasın.
Is it true that when blood has been washed off anything... a policeman can still find if it's there?
Temizlense bile herhangi bir şeye bulaşmış kanı polis yine de bulabilir mi?
The same is true of blood and bleeding.
Aynı şey kan ve kanama için de geçerlidir.
Yes, it's true, she's flesh and blood!
O gerçek, Baciu.
We've run a number of blood tests on Mr. Spock. It isn't true Vulcan blood either.
Mr. Spock'ın kanı gerçek Vulcan kanı bile değil.
- Prince, as thou art true, for blood of ours shed blood of Montague!
- Prens. madem ki adilsiniz. kanımız için Montague kanı isteriz!
And swear to be true to each other, of one blood all their lives.
Ve hayatları boyunca dürüst olacaklarına yemin ederlermiş.
You must by no means prevail with yourself... that these giants you speak of... were ever real men of this world... and true substantial flesh and blood.
Katiyen, konuştuğunuz bu devlerin bu dünyanın gerçek ete kemiğe bürünmüş insanları olduğuna kanmayın.
He's the one and only true heir of the Yagyu. Your blood is in his veins.
Damarlarında sizin kanınız aksa da o bir gerçek Yagyu varisidir.
I am the true defender of the faithful the blood of the prophet runs in me and I am but a servant of his will.
Müminlerin savunucusu Peygamberin soyundanım sadece onun iradesinin hizmetindeyim.
Thus I became the true defender of the faithful for the blood of the prophet runs in me, and I am but an instrument of his will.
Böyle başladım inananları savunmaya. Peygamberin kanını taşıyorum, onun iradesinin bir aracıyım.
More true flesh and blood than a niece.
Bir yeğenden daha yakını.
Some time ago, it looked likely it would come true, when people in a cinema turned into blood-thirsty monsters and brought disease and death wherever they went.
Yeryüzünde şeytanların yumurtladığı bir dönem. Bir sinema salonunda ki seyirciler kana susamış yaratıklara dönüştüler.
It managed, if her story is true, to kill the baby in the bassinet, drag it from the basket, shake her head vigorously at the entrance to the tent, then carry her off in such a way that left virtually no clues in the tent in the way of blood or hairs or anything else.
Hikâyesi doğruysa, bebeği beşikte öldürdü sepetinden sürükledi, çadırın girişinde sertçe başını salladı ve sonra çadırda hemen hemen hiç kan, tüy ya da herhangi bir ipucu bırakmadan dışarı taşıdı.
Mr Velka, isn't it true that you clique with La Onda... a group whose motto is "Blood in, blood out"... meaning you have to kill someone in order to become a member?
Bay Velka, sloganı "Kana Kan" olan La Onda grubu ile... olan bağınız, bir grup üyesi olmak için birilerini öldürmeniz... gerektiği anlamında, doğru değil mi?
If my profile of the previous cases holds true, they've been living in the city and working near blood products for the past month.
Eğer önceki olaylarla ilgili profilim doğruysa,... bir aydır kan bankalarının civarlarında çalışıyorlar.
It's true, it took their blood money.
Bu doğru, onların kanlı paralarını aldı.
That drop of blood that's calm proclaims me bastard cries cuckold to my father brands the harlot even here between the chaste unsmirched brow of my true mother.
Soğukkanlı ol, Laertes. Kanımın kalan son damlası benim piç olduğumu ilan eder babama deyyus der. Orospu damgası vurur, annemin tertemiz temiz alnına.
True, but if your Klingon blood wasn't so thin you'd know that once battle has begun there can be no turning back.
Gerçek şu, Şayet Klingon kanın ince değilse geri dönüşü olmayan savaşın başladığını anlarsın.
NO PINK. TRUE PIGEON-BLOOD RUBIES FROM BURMA.
Burma'dan gelme lâl rengi.
I could've, that much is true. The river of blood, that happened.
Ağır bir kanama geçirdim.
Arthur is our true king... by blood and right.
Arthur gerçek kralımızdır kanıyla ve hakkıyla.
Savior Lord, holy and true, how long would it be before you judge and avenge our blood on the inhabitants of the Earth?
Gerçek ve kutsal olan Yüce Tanrım. Yeryüzünde yaşayan insanları ne zaman yargılayıp dökülen kanlarımızın intikamını alacaksınız?
I'm telling you, Mr. Nappa, and I'm not prone to hyperbole... but this may be the greatest true-crime book since In Cold Blood.
Siz söylüyorum Bay Nappa mübalağa yapmayı sevmem... ama bu "Cold Blood" dan bu yana yazılmış en iyi gerçek suç kitabı.
I'll always be true and loyal to my blood brother Dum, the Black Tiger,... who saved my life.
Hayatımı kurtaran, kan kardeşim Kara Kaplan Dum'a her zaman,... sadık ve vefalı olacağım.
If the legend is true Escaflowne will seek blood.
Efsane doğruysa Escaflowne kan isteyecektir.
The same holds true for the full-blood Jew with a German wife or husband.
Alman eşi olan safkan Yahudiler için aynı şey geçerlidir.
Is it true you were found with heroin in your blood?
- Kanınızda eroin bulunduğu doğru mu?
Do you know now? Do you serve the Buddha, or with your spear draw blood? Which is the true Inshun?
Şimdi anlıyorsun Buda'ya hizmet etmek mızrağını kanla boyamak Inshun'un gerçek dileği nedir?
Hood my unmanned blood, bating in my cheeks, till strange love grow bold, Think true love acted simple modesty.
Deli kan yanaklarımda dolaşırken ürkek aşkı taşırır aşkın masumiyetini yaşarken.
And you know that if the news gets a hold of this, it'll look like there's blood on your hands, and we know that's not true.
Olay medyanın kulağına giderse elini kana bulamış gibi görüneceksin. Bunun doğru olmadığını biliyoruz.
I have been true to my brothers since I first spilled blood.
İlk kan döktüğümden beri kardeşlerime karşı dürüst oldum.
"Sons of the Republic, the blood of our forefathers " calls you to honour the memory and emulate the deeds "of Porcius Cato, the last true Roman."
"Cumhuriyetin evlatları, atalarımızın kanları sizleri son gerçek Romalı Porcius Cato'nun anısını onurlandırmaya ve yaptıklarının benzerini yapmaya çağırıyor."
Blood is being spilled because true Christian values lie in ruins.
Gerçek Hristiyan değerleri ayaklar altında kaldığı için kan dökülüyor!
And only then did his blood reveal its true power to me.
Ve ancak o zaman kanı, bana gerçek gücünü gösterdi.
Not a flying fuck if it's true or how fucking soaked in blood.
Doğruluğu ya da ne kadar kanlı olduğu umurunda bile değildir.
And it was true, he almost made their blood so cold... like a wacky psycho who didn't tell reality from films.
Halletmemiz gereken küçük bir şey kaldı sadece. Evet, küçük bir şey daha var.
If that's true, there should be a lot more blood on that ship.
Eğer bu doğruysa, etrafta daha fazla kan olmalıydı.
The same is true for her heart rate, her breathing, her blood pressure.
Aynı şey kalp seviyesi... solunumu ve tansiyonu için geçerli.
What is true is that there's no trace of prograf in Celia's blood, and that alone can disqualify her.
Doğru olan Celia'nın kanıyla uyuşan hiçbir örneğin elimizde olmadığı. Ve bu yüzden o elenebilir.
When the awakened four symbols find their place, it will use the blood of the True Descendant as a key to bring down the power of Heaven.
Dört kutsal sembol bulunup uyandırıldıktan sonra, Cennet'in gücünü indirebilmek için cennetin kanından gelen kullanılacaktır.
'Tis true, sir, love can still inspire The blood to pound, the heart leap higher
Doğru, aşk ilham verir kana aksın diye Kalbe çarpsın diye
How often do two kings get to do battle one-on-one... getting to taste the blood of one's true enemy?
Kaç tane kral bir diğeriyle birebir savaşıp gerçek düşmanının kanını tatmıştır?
As long as that same blood still exists in another person, he will only become a shadow of his true self.
Aynı kan başka bir kişide de var olduğu müddetçe..... başlıbaşına kendisinin bir gölgesi olmaktan öteye geçemez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]