You're something перевод на турецкий
11,956 параллельный перевод
You're like Shakespeare or something.
Shakespeare gibi görünüyorsun.
You're right about something else, too.
Bir konuda daha haklısın.
The name seems like you're promoting something.
Ad bir şey teşvik ettiğinize benziyor.
But you gotta acknowledge that at least we're trying to do something.
Ama kabul etmelisin En azından bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.
Whatever you're gonna do with Lydia, you need to do something else first.
Lydia'ya napacaksan, önce başka birşey yapman lazım.
You're worried you've got something, but actually there's nothing wrong.
Bir şeylerden endişe duyuyorsun, ama bu yanlış bir şey değil.
You're not dumb enough to do something like that.
Böyle bir şey yapacak kadar aptal değilsin.
And now I got a chance to do something, and you're not supporting me, you're sitting here in bed.
Ve şimdi bir şeyler yapmak için bir şansım var, Ve bana destek vermiyorsun, burada yatıyorsun.
You know you're going to need something damn sizable substantial if you really want to rough up with me.
Eğer elindekiyle beni indirmeyi planlıyorsan çokça mermiye ihtiyacın var.
What're you... Taking pictures of the cemetery or something?
Onunla mezarlıkta fotoğraf falan mı çekiyordun?
You know, Mike, you're gonna have to explain something to me.
Bu yüzden bana bir şeyi açıklamak zorundasın.
When you're on the road most of your life, you need something to get some shit out.
Hayatını yoluna soktuğunda, birşeyler yapmak zorunda olduğunun farkına varmalısın.
I got something you're gonna love.
Bayılacağın bir şey aldım.
I mean, you're always running in and out of here, you're cooking something, you're volunteering somewhere.
Yani her zaman bir yerlere koşuşturuyorsun... bir şeyler pişiriyor, bir yerlere gönüllü oluyorsun.
You're asking me to do something impossible.
Benden imkansýz bir ţey yapmamý istiyorsun.
I wouldn't have even brought this up. You asked me what do I have to hide, that's something you're not telling me.
Bana ne saklaman gerektiğini sordun işte bana söylemediğin bir şey.
You're really something.
Sen gerçekten bir şeysin
Now bite your lip like this... like you're concentrating on something, I don't know, like a piece of your music.
Şimdi dudaklarını işte böyle bir şeylere odaklanıyormuşsun gibi ısır. Ne bileyim, bir müzik parçasına falan işte.
- You got to look like you're giving them something.
- Onlara bir şey veriyormuş gibi görünmen gerekiyor.
I hope you're not trying to prove something.
Umarım bir şeyleri kanıtlamaya çalışmıyorsundur.
- I think you're onto something.
Galiba bir şey fark ettin.
Gotta act like you're onto something, like you've been working hard.
Bir şeylerin üzerinde çok çalışıyormuş gibi davranmanız gerek.
And you're gonna bring us something, yeah?
Ve bize bir şey getireceksin, değil mi?
The circumstances, fact you're young, that'll count for something.
Şartlar ve genç olman göz önünde bulundurulursa biraz hafifleyebilir.
Out of fear that something may happen to them if the government finds out you're still alive?
Hükümet hala yaşadığını öğrenirse onlara ne olur korkusu?
You're here because you think he had something to do with it.
Buraya geldiniz çünkü oğlumun olanlarla ilgisi olduğunu düşünüyorsunuz.
I think you're trying to tell me something.
Bana bir şeyler söylemeye çalıştığını biliyorum.
If you're up for it, I'd like to... I'd like to try something.
Eğer gerçekten yardım etmek istiyorsan, yapabileceğim bir şeyler var.
This is your body, and — and that's where your brain is, and that's where you're going to remember something.
Bu senin bedenin ve burası da beyninin olduğu yer. Yani bir şeyleri hatırlayacağın yer.
Well what I think you're looking for is something they call urge and it's new and from what I hear it's very very different.
De ne ı aradığınız düşünüyorum. Onlar teşvik diyoruz şeydir. Çok ne ı duymak ve o yeni ve geliyor.
Ma'am, ma'am, ma'am, you're not listening to me, there's something happening in this town- - sir, shut the fuck up!
Bayan, bayan, bayan, beni dinlemiyorsun, Bu town - oluyor bir şey var Efendim, kapa çeneni!
If something goes wrong and you're to blame...
İşler ters giderse bu onların suçu değil.
What, you think we're some drug dealers or something, Ma?
Sence biz torbacı falan mıyız tatlım?
You're supposed to bring a lasagna or something like that.
Lazanya ya da öyle bir şey getirmen gerekir.
You're forgetting something, Mr. Stokes.
Bir şey unutuyorsunuz Bay Stokes.
See something. You're changing.
Fark ettim de, değişiyorsun.
You're about to do something stupid.
Aptalca bir şey yapmak üzeresin.
- Because you say : "Say something about children," and I love fat babies - because it means they're eating well.
- Sen dedin ki "Çocuğunuzla ilgili bir şey söyleyin." ben de tombiş bebeklere bayılırım çünkü iştahlarının iyi olduğunu gösterir.
Of course you're gonna take it like I'm doing something personal to you, and I'm not.
Üzerine alınıyor ve sana cephe almışım gibi düşünüyorsun ama inan öyle değil.
But perhaps you're onto something, Marcus.
Belki de şunun farkındasındır, Marcus.
Something that happened out of sequence... You're trying to make it happen in real time, give it a certain kind of analysis.
Olağanın dışında gerçekleşmekte olan bir şeyi, gerçek hayata indirgeyip, uygun bir şekilde analiz etmek gerekir.
I know you're looking for something.
Bir şeyler aradığını biliyorum.
And certainly you're getting something out of this.
Tabi bundan bir kazancın olacaktır.
You're the one who told me to do something good with my life.
Hayatım için güzel bir şey yapmamı istemiştin benden.
You're just gonna have to do something awful to throw the election.
Seçimi kaybetmek için rezalet ötesi bir şey yapman lazım.
Oh, so, if you stick with something or someone you're basically not adventurous?
Yani işine veya birisine uzun süre sadık kalınca sıkıcı biri mi oluyorsun?
Chloe's gone missing and you're worrying about something that happened 15 years ago.
Chloe kayboldu ve sen şimdi 15 yıl önce gerçekleşen bir olayı merak ediyorsun.
She thinks you're hiding something from her.
Ondan bir şeyler sakladığını düşünüyor.
But I'm gonna tell you something right now... If you don't give me something... You're gonna be sorry.
Ama şimdi sana bir şey söyleyeceğim ve eğer bana bir şeyler vermezsen üzülürsün.
You might need something a little stronger if you're gonna get that stain out.
Lekeyi çıkarmak istiyorsan daha güçlü bir şeye ihtiyacın olabilir.
And you're just like sitting out in the driveway or something?
Ve sende yolda onu beklerken oturuyor musun?
you're something else 41
something went wrong 81
something 1990
something came up 177
something happened 421
something's happening 161
something like that 1529
something's not right 271
something on your mind 83
something special 67
something went wrong 81
something 1990
something came up 177
something happened 421
something's happening 161
something like that 1529
something's not right 271
something on your mind 83
something special 67
something bad happens 16
something's wrong 881
something is wrong 141
something's wrong here 34
something wrong 855
something's coming 64
something bad 90
something's bothering you 28
something to eat 69
something else 372
something's wrong 881
something is wrong 141
something's wrong here 34
something wrong 855
something's coming 64
something bad 90
something's bothering you 28
something to eat 69
something else 372