You deserve the best перевод на турецкий
60 параллельный перевод
You deserve the best in life, Lizzy.
Sen bu hayatta, en iyilere layıksın Lizzy.
You deserve the best.
- Gördün mü?
- You deserve the best, baby.
En iyisini hak ediyor, bebeğim.
You deserve the best.
En iyisini hak ediyorsun.
I feel you deserve the best, Shel, straight across the board, and the best means having a man with a proper high school education.
İşin aslı, her konuda her şeyin en iyisine layıksın Shel. En iyi demek de lise eğitimi almış bir erkeğe sahip olmak demek.
You deserve the best.
Sen en iyisine layıksın.
As for lunch... you deserve the best of delicacies!
Ve öğle yemeğiyle ilgili olarak... Öğle yemeğine çok dikkat etmelisin!
You deserve the best, and I think you found it.
Sen en iyisini hak ediyorsun ve bence onu buldun.
and you deserve the best.
... sen en iyisine layıksın.
And I knew that if I got you this stuff, your world would come together and would, and would make your life better and... you deserve the best life in the world.
Ve biliyorum ki sana bunları alırsam... Dünyan bir araya gelicek ve hayatını kolaylaştırcak ve... Sen dünyadaki en iyi hayatı hak ediyorsun.
Olly, you deserve the best,
- Bu bir oyun değil. Bu gerçek. Sen en iyisin hak ediyorsun ve Sarah en iyisi.
You deserve the best.
Sen en iyisini hak ediyorsun.
Because you're a high-caliber player, and you deserve the best.
Çünkü yüksek ayarda bir oyuncusun ve en iyisini hak ediyorsun.
- You deserve the best thing, affection.
- Sen her şeyin en iyisini hak ediyorsun, bebeğim.
You deserve the best there is, even if you don't know it yet.
Henüz farkında olmasan da, her şeyin en iyisini hak ediyorsun.
You're the best, so you deserve the best.
Sen en iyisisin, o yüzden en iyiyi hak ediyorsun.
- You deserve the best.
- Siz en iyisini hak ediyorsunuz.
Emma, you deserve the best.
Emma, sen en iyisini hak ediyorsun.
And you deserve the best life.
Ve en güzel hayatı yaşamayı hak ediyorsun.
You deserve the best.
En iyiyi hak ediyorsun.
You deserve the best of everything.
Sen her şeyin en iyisine lâyıksın.
You deserve the best water possible.
Siz en iyi suyu hak ediyorsunuz...
Leslie, you deserve the best, and you found it.
Leslie, en iyisini hakkediyorsun ve onu buldun.
And you deserve the best, Melanie.
Sen de ne iyisini hak ediyorsun Melanie.
'Cause you deserve the best.
Ah, şey, o sesi ben çıkartıyordum.
Well, you deserve the best of everything, including your cookies.
Her şeyin en iyisini hak ediyorsun, kurabiyelerin değil.
Make the best of what we offer you and you will suffer less than you deserve.
Sizden istediklerimizi en iyi şekilde yapın böylece hakettiğinizden daha az acı çekersiniz.
Make the best of what we offer you and you will suffer less than you deserve. Dismissed.
Sizden istediğimiz şeyleri en iyi şekilde yapın böylece hakkettiğinizden daha az acı çekersiniz.
You deserve nothin but the best.
Sen her şeyin en iyisine layıksın.
- [Crowd Shouting] - Don't you deserve better than the best?
İyinin de iyisini hak etmiyor musunuz?
She... she thought I was a real good guy, you know? And that I did not deserve a wife and a best friend to do me the way you two did.
Benim çok iyi biri olduğumu ve karımla en iyi arkadaşımın yaptıklarını hak etmediğimi düşündü.
You deserve only the best, Anna.
Sen en iyisine layıksın Anna.
Somebody thinks you deserve all the best stories, eh?
Birisi en iyi öykülere senin layık olduğunu düşünüyor olmalı.
You stay because you don't think you deserve any better. 'Cause you think it's the best you can do.
Yanımdasın, çünkü daha iyisini hak ettiğine inanmıyorsun çünkü yapabileceğinin en iyisinin bu olduğuna inanıyorsun.
You guys deserve the best and that's what you're gonna get from now on, okay?
Sizler en iyisini hak ediyorsunuz. Bundan sonra böyle, tamam mı?
You deserve the best.
Elbette ki, en iyisini hak ediyorsun.
And I just want to show you the best possible time that you can have in Paris because you deserve it.
Paris'te sana harika vakit geçirtmek istiyorum. Çünkü bunu hak ediyorsun.
Anyway, you will always be the best thing that ever happened to me, and, well, I hope you find the happiness you deserve.
Herneyse, sen başıma gelen en iyi şey olarak kalacaksın ve umarım hakettiğin mutluluğu bulursun.
Anyway, you will always be the best thing that ever happened to me, and, well, I hope you find the happiness you deserve.
Herneyse, sen başıma gelen en iyi şey olarak kalacaksın ve umarım hakettiğin mutluluğu bulursun.
You've come hundreds of miles from your little village where you're the best swordsman in town and you think you deserve to learn from the master.
En iyi silahşoru olduğun küçük köyünden yüzlerce mil seyahat ettin ve Usta'dan öğrenmeyi hak ettiğini düşünüyorsun.
Look, Ted, your design was the best, and you deserve it.
Bak Ted, senin tasarımın en iyisiydi. Ve bunu hak ettin.
You deserve the best.
Biliyorum, bebeğim. En iyisini hak ediyorsun.
that I would continue to show favor to the Lady Mary. and do my best to deserve the title of peace-maker you so gallantly have given me.
Leydi Mary'nin durumunun düzelmesi ve bana bu kadar nazik bir şekilde yakıştırdığınız arabulucu sıfatını hak edebilmek için elimden geleni yapacağım.
Listen, I'm your best friend, dude, or at least I used to be, and I deserve to know what - no, I demand to know what the hell is going on with you lately.
Dinle, ben senin en iyi arkadaşınım, ya da eskiden öyleydim. Olup biteni bilmeyi hak ediyorum... Hayır, son zamanlarda sana ne haltlar olduğunu bilmek istiyorum.
- And mom, you really deserve the best.
- Anne, gerçekten de en iyisini hak ediyorsun.
See, I'm still hoping that we'll be together someday, so I'm just gonna take this time I got here and I'm gonna become the best version of myself that I possibly can be because well, you deserve that.
Bir gün ikimizin birlikte olacağımızı umuyorum. Bu yüzden olabileceğimin en iyi hali olmaya çalışarak kullanacağım zamanımı. Çünkü bunu hak ediyorsun.
I swear to God... mindy, you deserve the best! [Sighs]
Mindy, sen en iyisini hak ediyorsun.
You know what? One day, I'm gonna meet someone else, someone who will love me the way I deserve to be loved, and you will realize how stupid you were to let me go because I am the best thing that ever happened to you.
Bir gün, beni hak ettiğim gibi sevecek birini bulacağım ve sen de beni bırakmakla aptallık ettiğini anlayacaksın çünkü başına gelen en güzel şey benim.
You deserve the best of everything.
En iyisine sahiptim.
You're the best person for the job, and you deserve it.
Ayrıca Buz Kasabası'nı unutturursun insanlara.
And I really think we deserve, as the other countries, your attention, because if you keep this way of thinking, that you are the best and you know everything, it won't work.
Ve gerçekten inanıyorum ki, diğer ülkeler gibi ilginizi hak ediyoruz çünkü böyle düşünmeye devam ederseniz en iyi olduğunuzu, her şeyi bildiğinizi düşünmeye devam ederseniz size bir yararı olmaz.
you deserve it 387
you deserve better 120
you deserve to be happy 53
you deserve more 23
you deserve to die 21
you deserve this 69
you deserve that 33
you deserved it 55
the best is yet to come 22
the best 484
you deserve better 120
you deserve to be happy 53
you deserve more 23
you deserve to die 21
you deserve this 69
you deserve that 33
you deserved it 55
the best is yet to come 22
the best 484
the best man 19
the best of the best 22
the best part 21
the best part is 19
you don't want to talk to me 24
you did 4907
you don 159
you don't 4631
you do 5232
you did it 1578
the best of the best 22
the best part 21
the best part is 19
you don't want to talk to me 24
you did 4907
you don 159
you don't 4631
you do 5232
you did it 1578
you don't understand me 29
you don't have to worry 197
you don't have to 1176
you don't understand 2732
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't know anything 267
you don't mean that 235
you don't have to worry 197
you don't have to 1176
you don't understand 2732
you don't know me 657
you don't remember me 206
you don't know nothing 35
you don't believe me 569
you don't know anything 267
you don't mean that 235