Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / The best part is

The best part is перевод на турецкий

803 параллельный перевод
The best part is guests could gather together.
Önemli olan buraya grupları kanalize etmek, o zaman işler.
And the best part is, they didn't forget.
Ve en hoş olan yanı ise, onlar bunu unutmadı.
The best part is, we get it so cheap.
Bu işin en iyi yanı çok ucuza kiralamış olmamız.
The best part is its versatility.
En iyi kısmı çok yönlülüğü.
The best part is opening it.
Paketleri açmak en iyi kısmı.
The best part is there's five of us, and 479 of them.
Bu iyi taraflarından sadece bir tanesi. En iyi tarafı ise bizden beş, ve onlardan 479 tane olması.
The best part is, I think I'm over my menopausal depression.
Ama en iyisi sanırım menopoz bunalımından kurtuldum.
But the best part is, it's in the United States.
Ama en iyi tarafı, Amerika'da bulunması.
And the best part is, it's only $ 8 a night.
Ve en güzel yanı da geceliği sadece 8 dolar.
And the best part is... We're taking the family car.
Ve en iyi olan tarafı ise aile arabasını götüreceğiz.
I like it, I think the best part is that of the woman.
Seviyorum, kadının en güzel yönü.
The best part is for $ 50,000 down payment I get the whole building and open up my cineplex.
İşin en iyi tarafı 50.000 dolar peşinat karşılığı tüm binayı alıp sinema kompleksimi açabilecek olmam.
The best part is she suggested it herself.
- En hoşu da, kendisinin teklif etmesi oldu.
The best part is they work for peanuts.
İşin en iyi yanı, fıstık karşılığı çalışıyorlar.
And the best part is, I've never been caught.
En güzeli de hiç yakalanmadım.
And the best part is, it's called Home Free.
En iyi tarafı, adı Evsizlik.
But the part I like best is the night...
Fakat en sevdiğim yanı ise geceler...
But the part I like best of all is where he wants to kill a deer.
Ama en hoşuma giden bir geyiği öldürmek istediği yer.
Sure. The best part of it is, he's so near-sighted, he can't recognize us.
İşin en iyi yanı, yakını görüyor ama ne olduğunu anlamıyor.
I don't know why playing caddy is the best part.
Neden sopa taşıyıcılığı en iyi rol, anlamıyorum. Topa vurma fırsatım hiç olmuyor.
This is the Darrow Strip, best part ofthe Furies.
Burası Darrow Şeridi, The Furies'in en iyi yeri.
And here is the best part
# En iyi kısmı da şu ki
Now, the best part of the leaf is called wrapper.
İşte yaprağın en yeni yeri burasıdır.
The best part about quarreling is making up.
Kavgaların en güzel yanı barışmaktır.
But best of all, the best part of it is men and women will learn to be happy with each other as they are.
Ama en iyisi, en güzeli kadınlar ve erkekler oldukları gibi mutlu olmayı öğrenecek.
Personally, the best part of war is the victory parade.
Savaşın en iyi tarafı, zafer yürüyüşüdür.
Dun goo-dily doo-dily doo-dily dun. This is the best part.
Ho-kus-Po-kus-Ti-ki-To-kus En iyi tarafı bu.
This is the best part.
Bu en iyi kısmı.
The worst part of you is the best thing you have and will always be mine.
En kötü yanın sahip olduğun en iyi şey, ve her zaman benim olacak.
This is the part I like best : feeding time.
İşte en sevdiğim kısım : Beslenme zamanı.
For me, the best part of the book... is when Bertrand Morane talks about his childhood... and his relationship with his mother.
Bence kitabın en güzel yeri Bertrand Morane'ın çocukluğundan ve annesiyle ilişkisinden bahsettiği kısım.
You know the best part of our job is?
Önceki işler böyle değildi.
What is the best part of himself? - You'd have to know him a long time to know that.
Neymiş onun en iyi yönü?
This is the best part.
Bu en iyi sahne.
But the head is the best part.
Ama baş en iyi parça.
Oh, and this is the best part.
Oh, ve bu en iyi kısmı.
This is the best part of all.
En iyi bölümü de bu.
This is the best part.
Bu en iyi yeri.
Now, the best part about drugs is that while you're doing that, the person sitting next to you is going, "Hey, man, pass that over."
Uyuşturucunun en iyi tarafıysa şu. Yanında oturan kuş, sana dönüp "Adamım buraya da gönder," diyor.
A young, promising actress is offered the best part in the world.
Genç, gelecek vadeden bir oyuncuya dünyanın en iyi rolü teklif ediliyor.
Wait. This is the best part.
Bekle bak, en güzel yanıda şu ;
And this is the best part : I never get tired of it.
Ama en heyecanlı yanı, hiç sıkılmıyor olmam.
Maybe the best part of your life is over and you dont wanna get up and start the bad part
Belki de hayatının en iyi kısmı bitti ve sen kötü kısmına başlamak istemiyorsun.
[Woman screams] This is the best part.
- Bu en güzel kısmı.
I listen to the same music as Marissa Cooper I think I have to kill myself and the best part is taking a band that wouldn't necessarily get a chance like this on a TV show or on MTV or on radio
Şarkıyı duyunca karakterlerin aklından neler geçtiğini anlayabilmem gerekiyordu. Neden? Sen ne seversin?
This is the best part.
İşin en harika yanı.
This is the trip, the best part I really like
# İşte trip, hem de en güzel yeri. # # Bayağı beğendim. #
I don't remember the first kiss, which is the best part.
En önemli anı, ilk öpücüğü hatırlamıyorum.
As Francis and I were getting ready to leave, the mayor asked if we would do the priest the honor of accepting the best part of the caribou that is usually reserved for him, the heart.
Ben ve Francis tam oradan ayrılmaya hazırlanırken kabile reisi, eğer istersek normalde rahip için ayrılan karibunun en güzel parçası olan kalbini kabul etme onuruna erişebileceğimizi söyledi.
This is the best part.
Burası en iyi kısmı.
This is the best part coming up here.
En güzel yeri geliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]