Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You got to remember

You got to remember перевод на турецкий

484 параллельный перевод
You got to remember, that's all.
Hatırlamalısın, hepsi bu.
You got to remember that.
Hatırlasana.
There's one thing you got to remember.
Bir şeyi hatırda tutun.
Charley, you got to remember that the suspect has got certain rights. No -
- Charley şunu unutma... şüpheli kişinin bazı hakları vardır.
I mean, you got to remember one thing, that's a great shock.
Yani, bir şeyi unutmamalısın, büyük şoku.
Look, you've just got to do this just this once, because remember, this is for Jim.
Dine sadece bir kereliğine, Çünkü hatırlarsın, söz konusu Jim.
Remember, I did make a home for you once, and I'll do it again... only you've got to let me have my fling now... because you're simply rushing at old age, Sam.
Unutma, senin için bir kez yuva kurmuştum, ve bunu yeniden yapacağım. Sadece bu küçük kaçamağı yapmama müsaade etmek zorundasın çünkü yaşlılığa adeta kucak açıyorsun Sam.
I know, but you've got to believe and remember...
Bana inanman ve sözlerimi unutmaman gerek.
They remember what you say because it's got sense to it.
Mantıklı olduğu için söylediklerini unutmuyorlar.
But you've got to remember that nice guys leave when ladies ask them to.
Ama hanımlar gitmelerini isteyince iyi adamların gittiğini unutma.
You've got to remember, Fay, we're having a tough time lining up a vehicle for you.
Şunu unutma ki Fay, senin için iyi gösteriler bulma konusunda sıkıntı yaşıyoruz.
I want you to remember that whatever you do, and wherever you are, you've always got a home here... and, whatever you shoot, there's always room for them here, too.
Unutma ki, her ne yaparsan yap ve nerede olursan ol burası daima senin evin. Ayrıca her ne avlarsan avla, onlar için de daima yerim var.
Remember when we all laughed when he said "How do you know you've got ten years to live?"
"Yaşayacak 10 yılın olduğunu nereden biliyorsun" dediğinde hepimizin nasıl kahkahalara boğulduğunu hatırlamıyor musun?
Remember when you first got on the boat, you said, you used to work in the, uh — the packing house section in Chicago?
Filikaya bindiğinde Chicago'da bir mezbahada çalıştığını söylemiştin hatırlar mısın?
But you have got to remember, coherently, exactly what happened.
- Eğer bu şekilde mahkemede de konuşursan 20 yıl yersin. Fakat, neler olduğunu, tutarlı bir şekilde hatırlamak zorundasın.
Now remember, Dickie, you've got to win me that cup.
Sakın unutma, Dickie, O kupayı kazanmalısın.
But, darling, you've got to remember it's Tony's job.
Ama hayatım unutma, Tony'nin işi bu.
But remember this, you've got to face losing as well as winning and if you can do that you'll be alright.
Fakat şunu unutma. Kaybettiğin zamanki yüz ifaden, kazandığında da,... hep aynı olursa,... hiçbir sorun çıkmaz.
You see, we're used to men getting shot... and the boys just haven't stopped to remember... that this is your grandfather and the only one you've got.
Biliyorsun biz ateşi kesmek istiyoruz... ve çocuklar unutmaması lazım ki... Büyükbabanın sahip olduğu tek şey sensin.
You've got to remember this one thing.
Bir şeyi aklından çıkarma.
But remember, to put me in prison you've got to let me land.
Ama hapse atmak için inmeme izin vermeniz gerekir.
There's one thing you've got to remember.
Almanlar karanlıkta gezinen insanları sevmezler.
Remember, Wilson, you got to make this look right to Grafton.
Unutma Wilson, bunu Grafton'a haklı göstermelisin.
But what you've got to remember is not to mention it to anyone.
Öncelikle kimseye bundan söz etmeyeceksin.
You've got to remember my father's a general, honey.
Unutmaman gereken bir şey var. Benim babam bir general, tatlım.
You got to New Year's Eve. And remember :
Yeni yıl arifesine kadar vaktin var.
You got to eat, honey. it's more than just yourself you're eating for, remember?
Yemeğini yemelisin tatlım. Unutma artık yalnız kendin için yemiyorsun.
Remember, you've got to do much better if you're going to get into Yale in the fall.
Yale'e gitmek için daha fazla çaba göstermen gerekir.
Oh, Jim, it was so sweet of you to remember my birthday. I got you cigars.
Jim, doğum günümü hatırlaman ne büyük bir incelik.
You've got a gun, use it if you have to but remember, I want the boy taken alive.
Silahın var, eğer gerekirse kullan onu ama unutma, adamı sağ istiyorum.
You've got 15 minutes to remember.
- Hatırlamanız için 15 dakikanız var.
But you've got to remember that he's the man, see?
Ama onun bir numara olduğunu aklından çıkarma.
Remember, you've only got ten points to hit from five minutes before 12 until five minutes after 12.
Unutma, vurmak için sadece on saniyen var. 12 den önce beş dakikadan 12den sonra beş dakikaya kadar...
And remember, you've got... what almost every middle-aged man in America would like to have :
Ve unutmayın ki, neredeyse tüm Amerikalı orta yaş erkeklerin sahip olmak istediği şeye sahipsiniz :
- You've got to try to remember.
- Hatırlamaya çalış.
Remember you just got over the flu. Took a long sea voyage to get away from it all.
Unutma, gripten daha yeni kurtuldun ve hastalığı atlatmak için uzun bir gemi yolculuğuna çıktın.
- Scotty, you've got to remember. - Jim.
Hatırlamalısın.
So take these words of advice, and remember you heard them from a poor sinner, who's got no more cause to lie'cause he's going to meet his Maker and now he's ready.
Bu sözlerimi bir nasihat olarak alın ve hatırlayın ki bunları artık daha yalan söylemesine gerek olmayan biçare bir günahkârdan duydunuz Çünkü o yaradana gidiyor ve o şimdi hazır.
You've got to remember that these children are like skilled and trained, highly-bred horses
Şunu hatırlamalısınız ki ; Bu çocuklar yetenekli ve eğitimli safkan atlar gibiler.
I tell you, I envy you that. I got to the point where I can't remember my telephone number.
- Bunu kıskandığımı söylemeliyim Ben telefon numarımı bile hatırlayamam
Remember, you've got 15 seconds To summarize proust in their entirety Starting from... now!
Unutmayın, Proust'u bütünüyle özetlemek için 15 saniyeniz var.
Well, maybe it don't matter so much what's in front of you if you've got some good things behind you to remember.
Belki de arkanda hatırlanacak iyi şeyler bıraktıysan karşına ne çıkacağı önemli değildir.
You got to think, Bruce... think and remember.
Düşünmelisin, Bruce... Düşün ve hatırla.
You remember the day when we were in the vault and I kept saying if somebody got locked in, there'd be no way to get out?
Mahzende bulunduğumuz günü anımsarsın, sürekli, biri burada kilitli kalırsa, dışarı çıkması mümkün değil, deyip durdum.
Well, would you remember A man six foot nine inches high 40-ish, and he's got a scar from here to here And absolutely no nose?
- 2 metre boyunda 40'lı yaşlarda, şuradan şuraya yara izi olan, burunsuz birini çıkarır mıydınız?
"Marry my daughter." You've got to remember these are just simple farmers.
"Sana kızımı vereyim." Bunların basit çiftçiler olduğunu unutma.
Supposing you don't remember how you got on that plane. But you have to remember how you got out of it.
Hadi diyelim uçağa nasıl bindiğini hatırlamıyorsun nasıl indiğini hatırlaman gerekir.
Now remember when things look bad, and it looks like you won't make it then you got to get mean.
Simdi unutmayin isler kötü giderse, yitirecegimizi anlarsaniz acimasiz olmalisiniz.
I do remember, but what does he got to do with you?
Hatırlıyorum, ama onun sizinle ne işi var?
Remember, you got to tangle up with Dao first.
Unutma, Dao ile önce sen çarpış!
When a horse starts outta that gate, you've got to remember this.
Bir at bu kapıdan çıktığı zaman, şunu unutmamalısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]