Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You just do

You just do перевод на турецкий

23,774 параллельный перевод
What did you just do?
Ne yaptın sen?
You know, you just don't care about anybody, do you?
Kimseyi umursadığın yok, değil mi?
Boy, what did you just do?
- Çocuk, ne yaptın sen?
All you have to do is just open the stupid vault for Alex, and you're well, you're done.
Tek yapman gereken Alex için şu aptal mahzeni açmak ve sonra her şey yoluna girecek..
Uh, you do realize by forcing her hand, you've just dashed any hope of Bonnie ever absolving you?
Bonnie'yi bunu yapmaya zorlayarak, kendini temize çıkarma şansının kalmadığını biliyorsun değil mi?
Be mad all you want, just do it while you're looking at these.
Şunlara göz atarken istediğin kadar sinirlenebilirsin.
You just- - just do exactly what they say, okay?
Sadece ne söylüyorlarsa onu yap, tamam mı?
Do you know who I just saw?
Biraz önce kimi gördüm, biliyor musun?
Diana? Oh god do you really think That i just all of a sudden decided
Tanrım, geçekten dünyadaki en çekici adam olduğunu ve bu yüzden birdenbire üstümdekileri çıkarıp seninle yatağa girmek istediğimi mi düşündün?
Okay, how do we even know that you're really Chuck and not just some crazy spell or manifest... ation.
Tamam, sen gerçek Chuck mısın yoksa acayip bir büyü ya da görüntü müsün onu bile bilmiyoruz.
Okay, look, we - - we're not asking you to believe that this is true, just act like you do.
Bak senden inanmanı beklemiyoruz. Doğru olan bu sadece böyle davran.
What do you do, you just sit around all day and think these things up?
Ya sen, bütün gün burada oturup bunları mı düşünüyorsun?
Do you think the world will just bow down to you, simply because you have their holy texts?
Sence dünyan sana boyun eğecek mi, Çünkü onların kutsal metinleri var mı?
So, what do you say just like the old days you and me run it together... Huh, partner?
Eski günlerdeki gibi bu işin peşine birlikte düşmeye ne dersin ortak?
Yeah, you know, I was mostly there just to do research.
- Aslında sadece araştırma yapmaya gittim.
I just don't want you to do anything you don't want to do.
Yapmak istemediğin bir şeyi yapmanı istemiyorum.
How do I know you just won't blackmail me, too?
Nereden bileyim senin de bana şantaj yapmayacağını?
You sure you shouldn't just do this?
Senin yapmak istemediğinden emin misin?
And I just want to do the same for you.
Beni koruyorsun.
Do you just hate us all?
Hepimizden mi nefret ediyorsun?
Do you really just want to wait for him to show up?
Cidden ortaya çıkana kadar beklememizi mi istiyorsun?
Well, you... I mean, you can't just say you won't do it.
Öyle yapmayacağım diyemezsin ki.
All right. - Hey, guys, do you mind if I just take the rest of the night off?
Gecenin kalanında izin yapsam sorun olur mu?
Can you just promise me you'll do everything in your power to prevent me from doing anything stupid, like going out with him?
Bütün gücünle aptalca bir şey yapmama engel olacağını söz verir misin? Onunla çıkmak gibi bir şey.
Before you say we just do this or do that, building an engine, any engine, is a massive undertaking.
Şunu yaparız bunu yaparız demeden önce bir motor üretmek, herhangi bir motor büyük bir girişim.
Okay, Sherlock and I just helped you out with a really big problem ; the least you could do is tell me how long you've known I exist.
Tamam, Sherlock ve ben büyük bir probleminde yardım ettik, en azından ne zamandır benden haberdar olduğunu söyle.
I mean, do you honestly think two different police departments in two different states, including the one we work in, are just gonna sprinkle DNA around whenever they need to close a case?
Yani eyaletin iki farklı yakasındaki, biri bizim de çalıştığımız polis departmanı sırf davayı kapatmak için ortalığa DNA yayıyor mu diyorsun?
I was just wondering... what if you do find someone?
Birini bulursan ne olur acaba diye merak ediyorum?
Yeah, I was going to actually do this to myself at some point, so you just saved me a bunch of time.
Aslında ben de buna benzer bir saç modeli yapmayı düşünüyordum. Yani beni büyük bir zaman kaybından kurtardın.
If you're just gonna lie there, I can do this myself.
Eğer yalan söyleyeceksen kendim de yaparım.
I mean... you do, I just follow your lead.
Her zaman. Yani, sen yapıyorsun, ben sadece seni takip ediyorum.
So, you're saying a monkey could do what we just did?
Yani sen bizim yaptığımızı bir maymun da yapabilir diyorsun?
I just got this pinky to clip. Do you mind if I...?
- Serçe parmağımın yarısı kaldı da, sakıncası yoksa...
Just speak from your heart. Can you do that?
Bunu yapabilir misin?
- Look, all I'm saying is, maybe... just maybe... When we get to the Union Army, you let me do the talking.
Tek dediğim, belki de, sadece belki de Birlik Ordusu'na varınca benim konuşmama izin versen iyi olur.
Just do what they did... in those zombie movies... that you never had the courage to watch.
Şu hiçbir zaman izlemeye cesaret edemediğin zombi filmlerindekilerin yaptıklarını yap.
Are you just gonna take a do-over every time you make a mistake? Or will you live with them and move forward?
Her hatanda her şeyi başa mı saracaksın yoksa sonuçlarına katlanıp, yoluna devam mı edeceksin?
It's something that's been forged in fire, sometimes literally, so maybe you should just step back and observe, see what we do here, how we operate.
Ateşle dövülmüş bir mesele hatta bazen gerçek anlamda, yani belki de geri çekilip ne yaptığımızı ve nasıl çalıştığımızı izlemelisin. Anlatabildim mi?
We just don't want you to not do things because of us.
Bizim yüzümüzden bir şeylerden mahrum kalmanı istemiyoruz.
How do I know you're not just telling me what I want to hear?
Bana sadece duymak istediklerimi söylemediğin ne malum?
I think that you need to just trust the fact that he will not kill you and trust that he may be able to see things clearer than you do and know that this wasn't your fault.
Bence, onun seni öldürmeyeceği gerçeğine güvenmeli, aynı zamanda bazı şeyleri senden daha berrak gördüğüne ve aynı zamanda bunun senin hatan olmadığı inanmalısın.
Well, do you know anyone besides Sampson who can get shot by security guards and then just shrug off the bullets?
Sampson dışında güvenlik tarafından vurulup mermileri çıkarabilecek birini tanıyor musun?
Do what you want to me. Just leave him alone!
Bana ne istiyorsan yap.
I was gonna do something cooler, but then I was just like, "Go with what you feel."
Daha havalı bir şey yapacaktım. Sonra da dedim ki "İçinden geldiği gibi konuş".
Do you remember when you said just a fraction of the cesium in the reactor was melted down 30 years ago?
30 sene önce üreteçteki sezyumun sadece ufak bir kısmı eridi demiştin hatırladın mı?
I'm just curious, how do you think of something like that anyway?
Merakımdan soruyorum, böyle bir şey aklına nasıl geldi?
Do you really think he might have arranged a triple murder just to get rid of a spy in his office?
Sadece ofisindeki bir casustan kurtulmak için üçlü bir cinayet ayarlayabileceğini düşünüyor musun?
It has nothing to do with you or us or the other day. I just...
Bunun ne seninle ne bizimle ne de geçen günle bir ilgisi var.
Your mom is just trying to do what's best for you, all right?
Annen sadece senin için en iyisini yapmaya çalışıyor, tamam mı?
♪ And I just watched you ♪ Okay, well, I have work to do.
Tamam, benim yapacak işlerim var.
Look, just do what you need to do.
Bak, yapman gerekeni yap sadece.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]