Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You left her

You left her перевод на турецкий

2,054 параллельный перевод
You left her at the altar. Humiliated her.
Kızı düğün günü terk edip onu küçük düşürdün.
You left her in there, didn't you?
İçeride onu bir başına bıraktın, değil mi?
- You left her in there. Answer me.
- İçeride onu bir başına bıraktın.
I imagine she's right where you left her.
Sanırım bıraktığın yerde.
You left her there?
Onu orada mı bıraktın?
Julia, I went to look for you. You left her place an hour ago.
Julia, sana bakmaya gittim, ama oradan bir saat önce ayrılmışsın.
Have you left her yet?
Onu henüz unutamadın mı?
You left her at the end of the driveway.
Yolun sonunda bırakmışsın.
I hope you left her that spoon collection.
Kaşık takımına göz koymasaydın bari kadının.
You were with her for two years, she left you for Steve and now it looks like you're trying to pin this killing on him.
2 yıldır onunla birlikteydin, sonra seni Steve için terk etti ve şimdi de öyle görünüyor ki bu cinayeti onun üstüne yıkmaya çalışıyorsun.
Well, it must have been hard for her though. And you. After your daddy left.
Onun için de, senin için de çok zor olmuş olmalı... babanın sizi bırakıp gitmesi.
Tasha's statement said you two left the homecoming dance, stole your mom's car and confronted Valerie Gilbert at her home.
Tasha'nın ifadesine göre siz ikiniz partiyi terk ettiniz annenin arabasını çaldınız ve Valerie Gilbert'un evine gittiniz.
You should have left well enough alone.
Her şeyi olduğu gibi bırakmalıydın.
You left it all up to me!
Her şeyi benim üstüme yıktın.
After you left, I buried her.
Siz gittikten sonra onu gömdüm.
If that were true, you would've left her to the state, or on the street where you found her.
Bu doğru olsaydı onu ya devlete verirdin ya da bulduğun sokakta bırakırdın.
You know, I don't have much left of her now, thanks to Agent Duram.
Artık ondan geriye pek bir şey kalmadı. Ajan Duram sağ olsun.
You are all of her that I have left.
Sen ondan geriye kalan her şeysin. Yani, lütfen...
- Told you we should have Left her.
Size onu getirmeyelim demiştim.
You mean you just left her there?
Onu o halde bıraktığını mı söylüyorsun?
So, your mother, she left me, and when I saw her again, a year later, she was already pregnant with you.
Bu yüzden, annen benden ayrıldı ve bir yıl sonra onu görünce sana çoktan hamileydi.
Well, at any rate, what you're left with casualty-wise is just the 50th worst air disaster.
Yani, her durumda kayıp sayısına bakarsak anca 50. en kötü uçak kazası olur.
Is it then that Lesley Ferrier, the crooked solicitor's clerk contacts you and tells you of the news so terrible that your aunt has disinherited both you and your children... of neither of whom she is fond and left everything to Olga Seminoff.
Sonra, avukatın sahtekâr katibi Lesley Ferrier sizi aradı ve halanızın sizi ve hiç hoşlanmadığı çocuklarınızı mirasından çıkararak her şeyini Olga Seminoff'a bıraktığına ilişkin kötü haberi verdi.
Yeah, so... You're saying that you think, while Lisa Donovan died for a moment, her... what, her spirit somehow left her body and floated over Andrew Rusk while he was in the process of telling somebody else those secret launch codes.
Evet, o halde diyorsun ki sana göre, Lisa Donovan bir anlığına öldüğünde, ruhu bir şekilde bedenini terketti ve süzülerek Andrev Rusk tam da birilerine gizli kodları başka birine söylerken yanına geldi.
What about her? You left a threatening message on her answering machine recently.
Onu arayıp, telefonda tehdit ettin değil mi?
And they ran again, you know, Just left everything behind.
Tekrar kaçmışlardı her şeyi bırakmışlardı.
And if you would've left her with us 16 years ago, I mean, how can you not leave her with us now?
Onu 16 yıl önce bize nasıl bıraktıysanız, şimdi neden bırakamayasınız ki?
- You left her alone in a wrecked car?
Onu o arabanın içinde yalnız mı bıraktın?
And as always, I have left it to you, my civilian journalists to come up with something on will Gardner.
Ve her zamanki gibi size güvenmiştim sivil gazetecilerim, Will Gardner hakkında bir şeyler bulmanız için. Tamam işte, elinde büyük bir megafon var.
Things were barely normal before you left, Jimmy.
Sen gitmeden önce de her şey normal değildi, Jimmy.
Left it pretty bad with her, didn't you?
Kötü ayrılmıştınız, değil mi?
No, Lily, we can't. You know, while she's packing her stuff, maybe I'll go grab what's left of my own.
Hatta o kendi eşyalarını toplarken belki de ben de kendi kalan eşyalarımı toplamalıyım.
And if she wants to clear his name, whatever is left of it, why won't you let her?
Eğer ondan geri kalanlardan bu ismi tamizlemek istiyorsa, neden ona izin vermiyorsunuz?
Reform health care all you want. My patients are always gonna be left out.
- Siz sağlık hizmetlerini yeniliyorsunuz ama hastalarım her zaman kapsam dışı kalıyor!
I can't tell you how many times I left her sitting at home alone, waiting for me to show up...
Onu kaç defa evde tek başına oturup beni beklerken bırakmışımdır, söyleyemem bile.
I'll be back for you when I've left her in the car.
Şunu arabaya bir atayım, senin için de geleceğim.
I'm sorry you're dead, Bob, but I swear to whatever is left of you, they will be sorrier.
Öldüğün için üzgünüm Bob ama Senden kalan her neyse, söz veriyorum, onlar daha üzgün olacaklar.
Well, about that, O'Hara's mom died and left her some money and she wanted me to ask you about setting something up for the girls.
Laf açılmışken ; O'Hara'nın annesi öldü ve ona bir miktar para bırakmış. O da kızlara bir şeyler yapmak için sana sormamı istedi.
You've left a trail of corpses in your search for the Stone, and yet you continue to kill, knowing that every soul you send to the Keeper makes him more powerful.
Taş'ı ararken ardında birçok ceset bıraktın ve Gardiyan'a gönderdiğin her ruhun onu daha da güçlendirdiğini bilmene rağmen öldürmeye devam ettin.
Um, in the bar, you'd said you'd left her.
Barda onu terk ettiğini söyledin.
Now I'm no expert, but perhaps it would help if you told her why you left.
Ben bu konuda pek uzman sayılmam. Ama neden terk ettiğini ona anlatırsan bir faydası olabilir.
Did you really think that the contact details I left you were from her?
Gerçekten de sana yazdıklarımın annenden olduğunu mu düşünmüştün?
And when you leave, and everyone always leaves, I will be left once more with an empty heart and no hope.
Ve sen gittiğinde ve herkes her zaman gider,... bir kez daha boş bir kalp ve hiç umudum olmadan terk edileceğim
she left you, and you write to her : " This is my last message.
Bıraktı seni Mesaj atıyorsun ; " Bu sana attığım son sms daha da yazmayacağım sana.
When you've ruled everything else out, you have to accept what's left.
Her şeyin üzerini çizdiğinde geri kalanı kabullenmen gerekir.
- She left with... - You don't need to worry about her.
Onun için endişelenmenize gerek yok.
You've left her alone?
Ne? Onu yalnız mı bıraktın?
You take away racquel, you take away harmony, And our daughter is left without her best friend.
Racquel'i hayatımızdan çıkarırsan Harmony'yi de çıkarırsın.
I should have left you with her.
Sizi onunla birlikte bırakmam gerekirdi.
Anyway, I'm just hurting real bad since Chelsea left, I was kinda of hoping that maybe you could take away some of that pain.
Her neyse, Chelsea gittiğinden beri çok canım yanıyor ve umuyordum ki, bu acının bir bölümünü sen yok edebilirsin.
Dad for the last 24 years you have left for work at 7 ; 30 every morning and have never returned before 9 ; 30 at night.
Baba, 24 senedir her sabah saat 7 : 30 da iş'e gittin ve asla 9 : 30'dan aşağı gelmezdin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]