Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You met her

You met her перевод на турецкий

1,501 параллельный перевод
You met her at the Full Moon Celebration...
Onunla dolunay kutlamalarında tanışmıştın.
When you met her, she was still a cool person, right?
Onunla tanıştığında hâlâ sevilen biriydi, değil mi?
I know you met her last night.
Dün gece onunla buluştuğunu biliyorum.
CARRIE. YOU MET HER.
Onunla tanıştın.
You met her in a hot tub, right?
Onunla jakuzide tanışmıştın, değil mi?
But you met her?
Ama onunla tanıştınız değil mi?
You met her and hardly looked at her.
Karşılaştınız ama ona dikkat bile etmedin zaten.
You met her.
Sen tanıştın onunla.
You met her.
Onunla tanışmıştın.
And then right after you met her, you brought her to our millenium 2k party.
Tanıştıktan sonra bizim Milenyum partimize de getirmiştin.
- Have you met her family? - No.
- Ailesiyle tanıştın mı?
You met her that one time.
Onunla bir kez tanışmıştın.
Have you met her yet?
- Onunla tanıştın mı?
Okay, you met her, you can scram now.
Tamam, onunla tanıştın, şimdi ikileyebilirsin.
Have you met her?
Tanıştınız mı?
Ah, you met her? When?
Onunla tanıştın demek?
You met her at the Mahjong match.
Mahjong maçında tanıştığın kız.
I mean, I had a crush on her long before I met you.
Seninle tanışmadan önce ondan hoşIanıyordum.
You just met her end of the bargain.
Benimle pazarlık ettiğinden daha yeni haberin oluyor.
When I started with her, she used to call, let him know she was with somebody. And you never met him before?
Onunla ilk birlikte olmaya başladığımda, o adamı arayıp birisiyle birlikte olduğunu haber veriyordu.
- Tell her you met me here.
- Beni burada gördüğünü söyle.
You've never met her.
Onunla tanışmadın bile.
You're the most hideous fucking CHUD I've ever met, and you always have a pair of girls fighting over you.
Sen şimdiye kadar tanıdığım en çirkin akılsızsın ve her zaman da senin için kavga eden bir çift kıza sahipsin.
You know, when we first met Paula, when we hired her, I... I didn't want you to go.
Paula ile ilk tanıştığımızda... onu kiraladığımızda, ben... gitmeni istememiştim.
Well, I've never met her, but I gotta say, I agree with you.
Şey, onunla hiç tanışmadım, ama doğruyu söylemek gerekirse sana katılıyorum.
You may remember her curtsy the first time you met. It could best be described as shallow.
İlk tanıştığınızda yaptığı reveransı hatırlarsınız.
- Why? You've met her before.
Daha önce kaç kere gördün onu.
Reminds me of when I first met you, driving around, trying to get her to sleep in the back.
Seni tanıdığım ilk günleri hatırladım. Öylesine dolaşıyor, onu arka koltukta uyutmaya çalışıyorduk.
Besides, you can't stay at home every night, pining for someone you've never even met!
Ayrıca her gece, daha tanışmadığın birini özleyerek evde kalamazsın.
Ivin g here at the house with me... i  s nice to have your company... watchin'the Met games and all, but... don't you think i  s time?
Burada benimle yaşamandan, bana her konuda yardım etmenden. - Ama artık zamanı geldi.
It's because until I met you, everything was like a prison to me.
Çünkü... seni tanıyana kadar, her şey benim için bir hapishane gibiydi.
- You've never even met her!
- Daha tanımıyorsun bile!
Did you forget the first time we met her, she said she was working for the FBI?
İlk tanıştığınızda FBI için çalıştığını söylediğini unuttun mu?
Your mother has met another dolphin, but it will be great because this way you'll always have a dad around when the other sleeps with Mommy. "
"Annen kendine başka bir yunus buldu, ama her şey çok güzel olacak çünkü bu şekilde, diğeri annenle uyurken senin yanında her zaman bir baban olacak".
Charlie, here's a nifty stat for you - for a guy that knows everything, to get a job in a call centre you have to be, bar none, the biggest loser I have ever met in my life.
Dinle Charlie sana her şey hakkında her şeyi bildiği için çağrı merkezinde iş bulan biri hakkında iyi bir istatistik sonucu vereceğim çok eminim ; ki hayat karşısında senden daha mağlup biri daha yok.
Still, it would've been better for you not to have met with her at all.
Yinede, onunla hiç buluşmamak daha iyi olurdu.
You see, what's impressive is that it's been nearly an hour since we met her
Etkileyici olan ; onunla tanışalı neredeyse bir saat oldu ve ben hala "sana bunu söylemiştim" demedim.
I've loved you every second of every single day since I met you at the hospital. And whatever happened before,
Seni hastanede gördüğüm günden beri her an, her dakika sevdim.
You've never even met her.
Onunla hiç karşılaşmadın bile.
Can you explain to me how your brother can be in a serious relationship and not only have I not met the woman he hasn't even bothered to tell me her name?
Nasıl oluyor da ağabeyin ciddi bir ilişkide oluyor ve ben kadınla tanışmadığım gibi Charlie bana onun adını bile söyleme zahmetine katlanmıyor, bana açıklar mısın?
- You met with her face to face? - Yes.
- Onunla yüz yüze görüştün mü?
- You met with her face to face?
- Onunla yüzyüze görüştün mü? - Evet.
Uh, Dr. Andrews, the, the night before Cristin Morehouse died, the night she called you and had you come and pick up Jessie, was that the first time you'd ever met her?
Christin Morehouse ölmeden bir gece önce, Jessie'yi almanız için sizi arayıp çağırdığında, bu onu ilk görüşünüz müydü?
Okay, you may be the single most brilliant woman that I've ever met.
Tamam, belki de sen şimdiye kadar tanıştığım tek en göz alcı kadınsın. ( ben dahil her erkek böle der ) : D
Patient doesn't want a black doctor, people think I know the score to every NBA game, and I told you what happened last week when the new board member met the surgical staff.
Hastalar zenci doktor istemiyor, insanlar her NBA maçının skorunu bildiğimi sanıyor ve yeni yönetim kurulu üyesinin, geçen hafta cerrahi takımıyla tanıştığında ne yaptığını anlattım.
Didn't you just tell me you met her ten minutes ago?
Onunla on dakika önce tanıştığını söylemedin mi?
Hey, Steve, I know everything got really crazy, but I just wanted you to know that when we first met, I wasn't lying.
Steve, her şey çok tuhaflaştı ama bilmeni isterim ki ilk tanıştığımızda, yalan söylemedim.
I met her before you.
Senden önce tanışmıştım.
You still haven't met her...
Onunla tanışmadın, Yola.
You just met her.
Onunla yeni tanıştın.
I wish you could have met her.
Keşke onunla tanışabilseydin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]