You must come перевод на турецкий
1,756 параллельный перевод
- You must come with us.
- Bizimle gelmeniz gerekiyor.
- You must come quick!
- Çabuk gelin!
You must come as one or do not come at all. "
Hepiniz gelmezseniz hiçbiriniz gelmeyin. "
You must come some time.
Mutlaka gelmelisiniz.
You must come and watch...
Gelip izlemelisin. Seveceksin!
So, you must come
O zaman, gelmelisiniz.
Of course you must come, you must.
Tabii ki gelmelisin, gelmelisin.
You must come home!
Eve gelmelisiniz!
You must come to lunch tomorrow. Oh, yes!
- Yarın öğlen yemeğine de gelin.
If the militia come, you must come up here as quick as you can.
Eğer milisler gelirse, mümkün olduğunca çabuk buraya çıkmalısın.
- You must come up here, Tatiana.
- Buraya çıkmalısınız, Tatiana.
You must come back.
Geri dönmelisin.
" You must come to the reception, sir.
" Resepsiyona gelmelisiniz, efendim.
Tarik Bey, you must come to the morgue with us.
Tarı k Bey, bizimle morga gelmeniz gerekiyor.
But you must come to see it, Mr Clement.
Yakında gelip görseniz iyi olur, Bay Clement.
You must come and visit me in Metropolis.
Metropolis'te ziyaretime gelmelisin.
- You must come with us now.
- Bizimle gelmelisin şimdi! - Bunu yapamam.
Jack. you must come and visit me soon.
Jack. en kısa zamanda beni ziyaret etmelisin.
You must come back!
Geri dönmelisin!
" On the 1 st of February, you must come to the factory gates at 1 0 a. m. sharp.
" 1 Şubat saat tam 10 : 00'da fabrika kapısında hazır bulunmalısınız.
You and Anne, you must come over here now.
Anne'le birlikte buraya gelmelisiniz.
Come, you must be tired.
Gelin, yorulmuşsundur.
You must never come back to the villages of men.
Asla insanların köylerine geri dönmemelisin.
You must all come sailing with me. Catalina.
Benimle Catalina'ya yelken yapmaya gelsenize.
You must believe you'll come to love Norman.
Norman'a aşık olacağına inanmalısın.
The florist will come to you, show you a lot of pictures... you must decide on something only after considering the budget, okay?
Çiçekçi size gelip katalogları gösterecek. Bütçeye en uygun olanlarını seçin.
Come in if you must. Yeah.
İstiyorsan gelebilirsin.
You see, before their dream can come true... our three heroes must learn the real meaning... of the musketeer creed...
Onların düşü gerçekleşebilirdi... Bizim üç kahraman önce silahşör olmanın temel kuralını... öğrenmelilerdi...
Roisin, you must be wondering why I've asked to... well, I've come to see you, I suppose.
Roisin seni neden görmeye geldiğimi merak etmişsindir sanırım.
- You must leave. Come on!
- Gitmen gerekiyor.
Santa must've come early this year... because you were first on my Christmas list.
Noel baba bu yıl erken gelmeli çünkü noel listemde ilk sıradasın.
English is a must. How come you don't know?
nasıl bilmezsin ya?
If we don't come back, you must live to defend Burgund.
Eğer geri dönmezsek, Burgund'u ve kız kardeşini savunmak için yaşamalısın.
You must leave from here and come back here.
Buradan hareket etmeli ve tekrar buraya dönmelisin.
I'm willing to share, of course, but I must ask that you surrender your weapon... before any more of my apparently overpaid associates... come to an untimely end.
Bildiklerimi paylaşmak isterim ama önce silahını indirmeni rica etmek durumundayım. Yoksa paralarını hak etmediğini düşünmeye başladığım çalışanlarımın vadeleri erken dolacak.
# Wish me Luck... # 0ne of the things I said to them was, Some of us are not going to come back. " You must all realise that.
Onlara söylediğim şeylerden biri de, " Bazılarımız geri dönemeyecek hepiniz bunun bilincinde olun.
If you've taken the trouble to come all the way here.. .. then it must be something important.
Eğer zahmet edip buraya kadar geldiysen mutlaka önemli bir şey olmalı...
I must ask you to come with me to White Chapel to look at the body of a young girl.
Benimle Whitechapel'e gelip genç bir kızın cesedine bakmanızı istemek zorundayım.
Whenever I call you, you must leave your family and come over to me!
Ne diyeyim ki, bana, aileni bırak bana gel dedi.
I'll tell you what step you must now take. Come with me jai!
Şimdi ne yapman gerektiğini söyleyeceğim.
But nothing means more to me than Anjali's happiness and thus I, an elderly woman, appeal to you... you must surely come there and tie the wedding necklace around her neck.
Ama hiçbir şey Anjali'nin mutluluğundan daha önemli değil. Ve ben bir yaşlı kadın olarak, size geldim. Düğünde onun boynuna gerdanlığı senin bağlaman gerekir.
This must be a bit of a come-down for you.
- Bu iş sizin için de düş kırıklığı olmalı.
She must have, to have come see you.
İçmiş miydi?
It must have come as a shock to you.
Bu seni çok şaşırtmış olmalı.
- You must go on alone. - Come on.
- Bensiz gitmek zorundasınız.
This must be important for you to have come all this way.
Tüm bu yolu geldiğinize göre konu sizin için önemli olmalı.
But with it, you must wait for your enemies to come to you.
Fakat onu kullanmak için düşmanlarınızın size gelmesini beklemelisiniz.
If you've come this far, then you must know what my objective is.
Buraya kadar geldiğine göre neyin peşinde olduğumu biliyor olmalısın.
Your station is different from hers, and so you must not come in contact with her.
Genç Efendi, o bir çiftçi kızı.
You must sense what I have come to suspect.
Neden şüphelendiğimi hissediyor olmalısın.
And now I must leave you, I believe my father's men have unlocked the gate so now everybody can come and go as they please
Artık gitmeliyim. Sanırım babamın adamları kapıların kilidini açtılar. Artık herkes canının istediği gibi girip çıkabilecek.
you must come with me 28
you must be tired 132
you mustn't 153
you mustn't worry 18
you must be joking 157
you must be careful 40
you must be proud 26
you must be busy 17
you must have 63
you must be kidding 67
you must be tired 132
you mustn't 153
you mustn't worry 18
you must be joking 157
you must be careful 40
you must be proud 26
you must be busy 17
you must have 63
you must be kidding 67
you must understand 119
you must be hungry 125
you must eat 53
you must be mad 34
you must go 150
you must be new here 18
you must be so proud 34
you mustn't do that 20
you must be very happy 17
you must be very proud 55
you must be hungry 125
you must eat 53
you must be mad 34
you must go 150
you must be new here 18
you must be so proud 34
you mustn't do that 20
you must be very happy 17
you must be very proud 55